Zâlimi sevemem ama korurum mazlumu
Bizim inancımızda; hak gasbı ve insana zulüm kesin olarak yasaklanmıştır. Yüce İslam dînî; insanların inancından, yaşantısından, fikri yapısından dolayı rencide edilmesini, hor ve hakir görülmesini, küçük düşürülmesini, aşağılanmasını, tahkir edilmesini asla uygun görmez. Ancak âdeta vatanları başlarına yıkılan mülteciler, sığındıkları Batı ülkelerinde her türlü aşağılık zulme mâruz kalıyorlar. Yaşadıkları mekanların dış kısımlarına sanki potansiyel suçlu gibi duvarlar örülüyor. Bu zuümler, ne insanlık dışı davranıştır! Yazıklar olsun!
İnsanlar olarak amel ve davranışlarımız, söz ve fiiliyatımız inandığımız temel akideye ters düşecek şekilde olmaması gerekir. İnanç niye vardır? Herhalde fantezi olsun, hayâli kurulsun diye değil! İnanç amel ile paralellik arz etmeli yoksa inanılan değerlerin ne kıymeti olur? Zâten bu durum keyfi değil bir zarûrettir. Kâinattaki en son ve en mükemmel din olan İslam dîni; kimseye zulüm etmemeyi, kimsenin hak ve hukûkunu hiçe saymamayı, söz ve tavırlarla kimseyi incitmemeyi emreder.
Allah Teâlâ Kitâbı Kerim’inde: “Zulüm ve haksızlık edenlere sakın meyletmeyin. Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur, sonra yardım da göremezsiniz.” (1) Diye insanoğlu uyarılır. İnsanın bırakın kendisinin zulmetmesini, zulmedenlere dahi meyledilmesini yasaklıyor. Zulme meyledenlerin, ona çanak tutanların âkibetini gözler önüne seriyor. Her şey çok açık ve nettir. Buradan pek tabii ki; zulmetmeyiniz, zulüm icra edenlerin yanında olmayınız mesajı çıkıyor.
Peki, zulüm kapsamına neler girer, bir de onlara bakmak gerekir: Haksız ve adâletsiz davranışlar zulümdür, verilen sözlerin tutulmaması zulümdür, suçsuz yere kişilerin suçlu muamele görmesi zulümdür, hak gasbı zulümdür, baskı-tahakküm-aşağılama zulümdür, eziyet-işkence zulümdür, insanlara yapılan her çeşit kötü muamele zulümdür.
Neredeyse tüm İslam ülkelerinde bunların hepsi Müslümanlara karşı yapıldı ve hâlâda yapılmaya devam ediliyor. Günümüzde zulmün bini bir para!
Bir Müslüman memleketi olan ülkemizde de uzun zamandan bu yana Müslümanlar inançlarından, dînî fikir ve yaşantılarından ötürü kendi vatanlarında ne çileler çektiler ne aşağılanmalara mâruz kaldılar ne eziyetler gördüler. Dindar kişiler çağdaş laikler tarafından hep ötelendiler, itelendiler, küçümsendiler. Şimdi şu 28 Şubat’ı konuşurken yapılan zulümlerden, hak gasplarından bahsetmek elbette ki hakkımız bunlardan bizler de nasiplenmiş kişiler olarak. Bu yaşananlara yine Kur’an’dan cevap aradığımızda şu âyetler karşımıza çıkıyor:
“Onlar (müminler), bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman, birbirlerine yardım ederler. Bir kötülüğün cezâsı, ona denk bir kötülüktür. Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allâh’a aittir. Elbette O, zâlimleri sevmez. Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, böyle hareket edenlerin aleyhine bir yol (mes’ûliyet) yoktur. (Onlar kınanmaz ve cezâlandırılmazlar.) Sorumluluk ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere yönelir. İşte böylelerine acı bir azap vardır. Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir. Allah kimi saptırırsa, bundan sonra artık onun hiçbir dostu yoktur. Göreceksin ki zâlimler, azâbı görecekleri zaman, ‘geri dönülecek bir yol var mı?’ diyecekler... Kesinlikle bilin ki, zâlimler sürekli bir azap içindedirler.” (2)
Yüce dînimizin önderi Peygamber aleyhisselam’da bu hususta; ‘Zulümden sakınıp kaçınınız. Çünkü zulüm, kıyâmet gününde zâlime zifiri karanlık olacaktır.’ (3) Buyuruyorlar. Bizim inancımıza göre zulmetmek yok, zâlimlerden olmak yok, zâlime yaranmak yok, onu koruyup kollamak yok. Ama mazluma yardım etmek, elinden tutmak, acısına ortak olmak, gözyaşını silmek var. İşte biz millet olarak daha vicdanlarımızı, merhametimizi yitirmedik hamdolsun. Her mazluma, mağdura sâhip çıkmak inancımız ve fikrimiz hâlâ tazeliğini koruyor elhamdülillah.
Zâlimlerden olmayalım da gerisi Allah Kerim.
------
1- Hud, 113
2- Şûra, 39-45
3- Müslim, Birr 56
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.