Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Vırrık Şefika’nın sevgilisi

Vırrık Şefika’nın sevgilisi

İnsan aşkı yalnız yaşar, tek kişiliktir belki de. Mecazi aşklarda tam örtüşme yoktur. San(r)ı vardır sadece.

Esasen üst boyuta taşınmayan duygularda, bir noktadan sonra, ne yapılırsa yapılsın mutmain olunmaz. Geçicilik zaafıyla, zarfıyla kaplıdır. Değişken karmaşık talep ve b(eklentiler), bir türlü yeterince karşılanmaz, gönül tam tekmil kuşatılmaz.

Her iki taraf da eksiklidir. Ân âna, gün güne uymaz. Bazen Sevgilide fazlaca beğendiğimiz huy; devran döner, bir lahzada tahammül edilmez hale çevrilir.

Hem kendimize hem muhatabımıza yüklediğimiz ağırlıklara; cılız bedenimiz, ruhî suretimiz katlanamaz; Âşık Maşuk çoğu defa beraberce âhenkle yürüyemez.

Hisler şiddetini, azametini, herhalde safiyetini yitirir.

Ama kime yazılırsa yazılsın, nasıl yorum katılırsa katılsın, güzeldir yine de yürekteki aşk ses(leniş)leri.

Paha biçilmez, üste çıkmış; tarihe, rüyalarımıza, zamana, sanata damgasını vurmuş; meydan okuyan nice aşklar vardır.

Küçük zannettiğimiz insanların, bilhassa yitik kadıncıkların pek garip, içli, kaybolmuş, ezik sevdaları da.

Hikâye, Ahmet Han Horasan’ın Bir Başkentten İzler kitabından alınmıştır. Yazar delileri divaneleri anlatır, kitabın bir yerinde. İçlerinden teki de kadındır:

“Hiç görmediğim ama hikâyesini duyduğumda hala çok üzüldüğüm Vırrık Şefika hanım var bir de; Rahmetli dedem Ahmet Necati Saraç Bey’in aşığı.

Sabah namazına camiye giderken yanına düşer, akşam vakti ağır bakımın servisi göründü mü sokağın başına koşarmış hemen.

ALLAH(C. C.) ın her sabahı taş camiden Sahip Ata’ya ve her akşam da Söylemez’den Akbaş Mescidi’ne kadar yanında hiç konuşmadan yürürmüş.

Bir gün zorla eve girmiş “gari biraz da ben oturuyum bu evde’ demiş anneannem teyakkuzda, bizim valide hanım ve dayı bey korku ve panik içinde; dedem önce usulünce göndermeye çalışıyor ama Şefika hanım ikna olmuyor. Sonunda ‘hadi git Şefika Hanım’ diyor başındaki örtüyü çıkarıp ağlaya ağlaya Silleliler apartmanının köşesinden kaybolup gidiyor.

Tanıdığım en delice seven deli bu kadın.” (Bir Başkentten İzler, sf. 61-62)

Bahsi geçen şahısları tanımasam da, hikâye beni çok etkiledi. Böylesine sevmek, belalı bir aşkı derin yaşamak için de, deli mi olmak lâzımdır bilemedim.

Aklından, sevdasından, kadınlığından, hayatından vazgeçmek; dünyayı terk etmek.

Deli meli, olur olmaz, mâkuliyet bir tarafa; kendinizi rezil rüsva edecek derecede âşıksınız; aldığınız cevabın şiddetine, umutlarınızın karşılığına bakınız.

Kaç kişi bu bedelleri ödemeye hazırdır razıdır?

Günümüzde şişkin bir cüzdan, lüks araba, iyi âşık tanımlamasına yeter.

Oysa Şefika’ya sevdiğiyle yolda yürümek bile kifayet eder.

Bir gün canına tak etmiş bulunsa gerek, sınırı aşmak, bu masum, çılgın yürüyüşü bitirmek ister. Amansız tutkusunun karşılığını görmeyi diler.

 Adımları onu Sevgilinin yuvasına kadar götürür. 

Doğuda kavgaları önlemek, sulh için bazen kadınlar devreye girer ve başörtülerini ortaya atarmış.

Şefika, umduğunu bulamayınca, herhalde büyük bir fedakârlığın feragatin göstergesi olarak, başörtüsünü sıyırır, çıkar gider.

Şimdi, aşk adına en pespaye şekiller mevcut.

Hiçbir şeyden imtina etmemek, alabildiğine özgür olmak, istediğini daima elde etmek.

En anormal saplantıları “aşk” diye kutsamalar, güya en sevdiklerini dâhil, yürek katletmeleri, kan işlemeleri, oymalar.

Sonuçta kimse bütün arzularına, ömür hudutları içinde kavuşamaz.

 Aşk sevgi unvan mal mülk makam. Kaç kişi elindekiyle yetiniyor, şükredip sabrediyor; hayal kırıklıklarında, şapkasını eline alıp çekip çıkıyor ki.

Bir kör döğüşü, kurtlar sofrası, pay kavgası; ‘olmak’ değil, almak yahut almamak meselesi.

Aşka ticaret hesabıyla bakanlar, bu davadan alnı açık çıkabilirler mi?

Sonuçta Vırrık Şefika, bir deli kadın, mecnun. Aşkı meşki ne bilir.

 Sen onu evlilik sayısını unutmuş Kadırgalı Seda’ya sor, günde beş sevgili(!) eskiten Bay(an)a sor.

Sevgili mi gördük biz diyen, piyasadan çatlak patlak aşk(!) toplayan, modern koleksiyonculara, oynaş bağımlısı şık şıkırdım oyunculara sor.

Biliyor musunuz bazen, Yâriyle adım adım zamanı yaran Şefika’nın iniltilerini; darbeli pareli hayatının hazin sesini işitirim. Kalbim burulur.

Fakat sonra.. onu yarı yolda asla bırakmayacak; kollarını bağrını açacak bir Ebedî Sevgiliyi artık bulduğunu düşünüp gülümserim.

Çok daha mükemmel bir Evde, Cennet Bahçelerinde gezinirken düşler sevinirim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi