Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Tesettürü teşhir etmek

Tesettürü teşhir etmek

Türkiye’de ürettiğiniz bir şeyi satmak istiyorsanız medya baronlarından birinin tabiriyle millete pompalan şu üç şeyden birini mutlaka reklamlarınızda kullanacaksınız.

Ürettiğiniz malın satışını artırmak için yaptırdığınız reklamda açık açık olmasa bile subliminal mesaj olarak illaki;

  • Kadın unsurunu ön plana çıkaracaksınız.
  • Şiddet görüntüleri kullanacaksınız.
  • Dini ögeleri kullanacaksınız.

Bu tespitleri yaptıktan sonra geçen yazıda kaldığımız yerden devam edelim.

Devlet güçlerinin 28 Şubat benzeri organizasyonlarda bile her türlü davranışı baskı unsuru olarak kullanmalarına rağmen başörtüsü konusunda laiklerin bile destek olduğu günlerden bu günlere geldiğimizde tesettüre riayet konusunda insanımızın eskisi kadar dikkatli olmadığına dikkatimizi celbetmek zorundayız.

Çünkü Müslümanların giyim kuşamlarına dinimin emridir diye sahip çıktıkları günlerden Medya bezirgânları eliyle tesettürü bir moda haline getirip Müslümanlara reklamlarla Müslümanlık propagandası dayatıldığı günlere geldik.

İslam Dininin olmazsa olmazı olan tesettür mefhumundan estetikli suratları ile hoplaya zıplaya, şen-şakrak bir performansla kamera karşısında kıvrak tavır ve davetkâr bakışlarla tabir caiz ise birbirinden renkli, göz alıcı, iç açıcı tesettür giysileri reklam edilmekte.

Hem de Müslümanlık adına.

Ve adı sanı Müslüman olanlar tarafından.

Sanki daha çok satış, daha çok kazanç ve daha çok kar elde etmek için önceden üzerine titrediğimiz bazı mefhumlarımızı erozyona uğrattık.

Erozyona uğratmak bir yana silkeleyip bir kenara attık.

Bizim dinimiz dinlerin en mükemmeli olması hasebiyle emrettiği giysi şekli de insan onuruna insan haysiyetine en çok yakışan giysidir demekten benmerkezci bir beğeni odağı olmak için benim giysim en göz alıcı ve en çok beğeni toplayan giysidir düşüncesine evirildik toplum olarak.

Hatta bu da yetmedi, daha ileriye gittik ve globalleşen dünyadaki Müslüman halklara İslam’la yakından uzaktan alakası olmayan iş bilir modacılarımızın ürettiği giysileri İslami tesettür maskesi altında pazarlamaya çalıştık.

Yaz ayı gelince kızlarımız ve kadınlarımızın uzun kollu elbiselerin kollarının kısaldığı günlerden düzenlediğimiz İslami makyajlı nişan ve düğünlerimizde giydirdiğimiz abiye elbiselerde hep bir moda ve hiç kimsede olmayanı bulma arayışında olduk.

Ama gelin görün ki hayatın diğer her safhasında olduğu gibi tesettür konusunda da küresel kapitalizmin moda dayatması ile tahrik edilen ticaretimizin dinimizi hedef alan mızrağı tesettür çuvalına sığmadığı gibi delik deşik edip parçaladı.

Cumhuriyet’i kuranlar bile millete zorla dayattıkları çağdaş(!)giyim kuşamın yok etmeye kastettikleri Müslümanlar eliyle modalaştırılıp hayata geçirileceğini tahmin bile edememişlerdir.

Hele hele Müslüman iş adamlarının Türkiye sınırlarını aşacak şekilde İstanbul, Dubai, Jakarta ve Londra’da düzenlenen tesettür moda haftalarının düzenleyicisi veya ana sponsoru olacaklarını hayal bile edemezlerdi.

Tesettürü bir sezonluk heves veya belli bir zaman sonra sönen geçici bir hevesten ziyade bir büyük Pazar alanı olarak gören abdestli kapitalist diyebileceğimiz iş adamları bir zamanlar Dünyanın akışını değiştireceğiz. Mini etek dünyaya nasıl yayıldı ise aynı şekilde tesettürü bütün dünyaya yayacağız derken bir Allah’ın(cc) kulu çıkıp ta itiraz etmedi.

Çünkü Cumhuriyet kurulurken İslam Dinin diğer milletlerden ayrık ulusal bir boyutta ve devletin emrinde toplumdaki din dışı yozlaşmalara itiraz edemeyen bir kuruluş içerisine hapsetmek düşüncesinde olanlar isteklerine ulaşmış duruma gelmişlerdir.

“Dünyanın akışını değiştireceğiz. Tesettür modasını dünyada ana akım yapacağız” diyenler, İslam’ı dünyada ezilen milletlerin dini olmaktan çıkarıp ezilenleri esaret ve sefaletten kurtaran Müslümanlar olacağız diyemediler ve diyemeyecekler.

Çünkü dertleri dünyanın akışını değiştirmek değil, Müslümanların yabancı kapitalistlerin ceplerine giden paralarının akımını kendi ceplerine çevirmekti.

Bunun içinde tesettürü teşhir yoluyla Müslümanlığın içindeki tesettür ve iffet mefhumlarını yok ederek yerine kapitalizmin modasını monte etmekten çekinmediler.

Müslüman kadınların Allah’ın (cc) emri olan tesettürü yerine getirmesine yardımcı olmak gibi hayırlı(!) bir arayışın sonu tesettürün bir dini vecibe olmaktan çıkıp Müslümanlar elinde ticari bir nimet haline dönüşmesi bu millet eliyle gerçekleşmemeliydi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi