Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Söz değirmeni

Söz değirmeni

Söz düelloları, karmakarışık sesler, bir hengâme, ağılı bir ortam. Sözle nice adamlar yıkıldı, hançerlendi, itibarlar zedelendi. Manevî kanlar döküldü.

Bir söz tufanında seçimler yapıldı. Her zamankinden çok, silahşor kelimeler ortaya döküldü saçıldı.

Kendimizi, ruhumuzu koruma, özel bir limana sığınma ihtiyacı belki günden güne arttı. Bazen kulağımızı, gözümüzü kapamak, örtünmek bürümek, toprağı ve semayı hatırlamak gerekti.

Şimdi sonuçları göreceğiz. Acaba iri ama diri mi belli olmayan lâflar yerine getirilecek mi, ilerde tutulamayan vaatlerin hesabı verilecek mi; vatandaş hakkını arayabilecek mi?

 Yoksa demokrasi oyunu, yinelenen seçimlerde, söz bombardımanları altında seçe(!) seçe(!) devam mı edecek.

Siz bu yazıyı okuduğunuzda neticeler belli olacak. Ama tercihlerimizin hayatîliği ve seçme sorunlarımız muhtemelen sürecek.

Herhangi bir partiye oy verdiniz nasılsa. Düşünmemiz gereken konu, politikacıların sözleri; yitirilen, boşaltılan anlamlar. Değersizlik ve bizim de esasen günübirlik anlayışlarımız.

Söz uçucudur ama herhalde hiç bu devirdeki kadar buharlaşmamıştı. O kadar rahat rol, kalıp, kimlik değiştiriyoruz ki. Oysa “sözler” kaderimizi tayin ediyor.

Filozof Jacques Ellul; Sözün düşüşünden bahsettiği kıymetli kitabında; mühim noktalara temas eder, biri de “basit düşünce yoksulluğunu, aldatıcı laf kalabalığı altında gizleyen” insanlardır:

“Konuşucunun hatası ‘söyleyeceği bir şey olmamasından kaynaklanır; öyle ki bu durumda o hiçbir şey söylemez(…) sadece konuşmaya, konuşmaya ve tekrar konuşmaya devam eder. Anlam ve hakikatten mahrum konuşma ifratı karşısındayızdır. Tıka basa seçimlerle, siyasetle ilgili konuşmalarla (kesinlikle hiçbir şey söylemediğinden emin olduğumuz konuşmalarla), yanlış söyleşilerle, bedeli sözle ödenen kitaplarla (bazıları kitap yazmayı zorunlu bulur ve böylece ticari yolla yazarlar haline gelirler!) dolup taşarız. Söyleyecek herhangi bir şeyden yoksun bulunmasına rağmen konuşucu, rüzgârla çalışan söz değirmeniymişçesine konuşmaya devam eder.”

Ayrıca mevcut olumsuz duruma aydınların payına, katkısına yer verir filozof: “(…) Bu söz devalüasyonu (sözün değerini kaybedişi), aynı zamanda bize günümüzde bu tür kullanımların örneklerini veren entelektüellerin hatası olabilir.” (Sf. 198)

Jacques Ellul’un şu sözlerine çoğumuz katılırız herhalde.

Bazen “Sözler sadece esintidir. Onlar geçip giderler ve hiçbir önemleri yoktur; insan, konuştuğu sözün arkasına bütün bir hayatın anlamını yerleştirmediği sürece bir ifadeyi diğerinden nasıl daha fazla ciddiye alabiliriz?

Konuşucu ile konuşucunun sözleri arasındaki kopma, kesin bir kopuştur. Eğer bir kişi sözünün arkasında değilse, sözü yalnızca gürültüdür felsefi ve politik ifadelerdeki hakikatin ağırlığı ile ilgili bu meselenin (onları söyleyen kişiden bağımsız olarak) uzun bir geçmişi vardır. Korkak, yalancı ve ikiyüzlü olarak yaşayan birini, söylediği sözler çok güzel olduğu için nasıl severim! (..) Söz kendisinden bütünüyle boşaltıldığında, her ne türden olursa olsun fark etmeksizin, bir yapının hizmetinde bir slogan haline gelir sadece. Propagandaya dönüşür ve yanlışlığa hizmet eder.” ( Jacques Ellul, Sözün Düşüşü, Paradigma Yay, sf. 200-201)

Ama siyaset; bazı ilgililerinin doğruyu söylemediğini ve yanlış istikamette olduğunu bildiğimiz halde; sempati, menfaat veya vatanseverlik,  bulaştırdığımız kutsal gibi çeşitli soslar ekleyerek, türlü saiklerle göz göre hatalı seçimlerde tercihlerde bulunmayı,  icbar eden bir saha. Veya ehven olana boyun eğmeyi, yarın muhtemelen tutarsız, keskin dönüşler yapacak olanlara.

İşin kötüsü ise, bizlerin artık bu vaziyeti hiç önemsememesi ve yanlışların süre gitmesi.

Biraz da güzel işlere, değerli eylemlere vakit ayırsak ve “sözünün eri” olanları takip etsek, ezildiğimiz söz tufanlarından ziyade.

Hayırlı olsun efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR