Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Son Dönem Mezuniyet Törenleri

Son Dönem Mezuniyet Törenleri

Efendim bugün sizlere son dönemlerde dikkatimizi çeken, Fakülte mezuniyet törenlerinden bahsetmek istiyoruz. Oldukça ilginç olan ilk törende, Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesinin Psikoloji Bölümü mezuniyetinde; bâzı mezun öğrencileri, Hz. Kur’an’dan bir âyeti pankart olarak taşıdılar. Aman Allâh’ım! Bu ne muhteşem bir güzellikti. Gençler uyanıyor, Kur’an’a sâhip çıkıyorlar, diye düşündük. Yine İstanbul, ‘Bezmi Âlem Vakıf Üniversitesi-Tıp Fakültesi’ Mezûniyet töreninde başı örtülü öğrenciler, yine kendileri gibi başı örtülü doçent ve profesör hanım hocalarının elinden diplomalarını aldılar. Müthiş bir sevinç idi, bu görüntüler bizler için. Zira bizler geçmişte bu işin çilekeşleri idik. Elhamdülillah, nerden nereye geldik. Daha güzel yarınlara inşallah derken, bu güzellikler tablosuna, bir gurur tablosu evlâdımız daha eklendi. O da İstanbul Hukuk Fakültesi birincisi, Muhammed Emin Ay oğlumuzun ibret dolu konuşması idi. Çok beğendim, âdeta kalbim ağladı. Sizlere de o konuşmanın metnini sunmadan edemedim. Buyurun hep birlikte okuyalım;

"Sayın bakanım, sayın dekanım, kıymetli hocalarım, değerli misafirler ve sevgili arkadaşlarım hepiniz hoş geldiniz. Bugün sizlerin karşısında bu konuşmayı yapmanın gururunu yaşıyor ve bu nedenle Allâh'a hamd ediyorum. Öncelikle öğrenimimiz boyunca bizi derinden sarsan Covid-19 pandemisi ve asrın felaketi olan depremlerde hayâtını kaybedenlere Allah'tan rahmet ve mağfiret, yakınlarına da sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

1. sınıfta bu fakülteye ilk adım attığımızda hak nedir, hukuk nedir gibi soruların cevabını ararken bugün mezun olduğumuz konumda, fazlaca karmaşık görünen meselelere nasıl çözüm üretmemiz gerektiğini dahi söyleyebilir olduk. Ancak nasıl ki, bir inşaat temelleri üzerine bina ediliyorsa, biz de tüm bilgi birikimimizi hak kavramı üzerine temellendirdik. Hak ise sizin de bildiğiniz üzere diğer bir adı da, ‘El-Adl’ olan Allâh'ın 99 isminden birisidir, dolayısıyla bizim asıl gâyemiz yeryüzünde adâleti hâkim kılmaktır. Hukûkun yoruma elvermeyen matematiksel bir tarafı olduğu muhakkaktır, ancak yorum yapabileceğimiz durumlarda, adâleti sağlamaya en elverişli yorumu yapabilmek, iyi bir hukukçu olmanın temel gereğidir.

İnsanın olduğu yerde muhakkak bir kusur vardır, dolayısıyla hiçbir norm bizim için kutsallık arz etmemektedir ve tartışılamaz değildir. Thomas Jefferson'ın da dediği gibi, mutlak değişmezlik yasağı, ölülerin yaşayanlar üzerinde egemenliğidir. Bugün mevzuatta yer alan istisnâsız her husâsun, yarın olmayabileceğini göz önünde bulundurup, daha iyi ne üretebiliriz düşüncesiyle hareket etmemiz gerekmektedir.

Kanaatimce, hukukçular olarak göz önünde bulundurmamız gereken bir diğer husussa, içinde bulunduğumuz toplumun yapı dinamikleridir. Bir hukukçu, ideolojisi ne olursa olsun hukûku içinde bulunduğu toplumun kültüründen ayrı olarak düşünmemelidir. Batı'nın evrensel olarak dayattığı birçok değerin, aslında evrensel olmadığı, hatta bunların bizim toplum yapımızla taban tabana zıtlıklar içerdiği yadsınamaz bir gerçektir. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın da söylediği gibi, bu milletin külüne üflesen altından iman çıkacaktır. İslam dini, bu aziz toprakların vazgeçilemez bir parçasıdır ve fakültemizin kapısındaki fetih müjdesi ayetleri de, bunun nişânesidir.

Daha, yakın bir süre evvel ülkemiz, toplum yapısını yok sayan 28 Şubat sürecine mâruz kaldı. Öncesi ve sonrasıyla bu dönemin oluşturduğu travmaların ve bıraktığı izlerin silinmediğinin en yakın şahitlerinden olduğumu; mezuniyetin 4 ağustosta yapılacağı haberini âilemle paylaştığımda annemin, mezuniyete gelip gelemeyeceğini bana sormasıyla bir kez daha derinden hissettim. 28 Şubat sürecinin bırakmış olduğu iz nedeniyle, taşımasından onur ve gurur duyduğum çarşafından dolayı, zamanında atıldığı İstanbul Üniversitesine evlâdının mezuniyet törenine gelemeyeceğini düşünmüştü. Annem, İstanbul Üniversitesinde Fen Fakültesi biyoloji bölümü, son sınıf öğrencisiyken başörtüsü yasağı nedeniyle, okulu bırakmak mecburiyetinde kaldı. Bugün ona yarım bıraktırılan İstanbul Üniversitesinin, Hukuk Fakültesini birinci olarak bitirmenin haklı gururunu yaşıyor, bu nedenle bu konuşmamı anneme atfetmek istiyorum. Hamdu senâlar olsun ki, isminde ikna, özünde icbar olan odalar, bir daha asla açılmamak üzere kapandı. Artık bu gibi hukuksuz durumların önünde durmak bizim boynumuzun borcudur.

Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’ın hadisinde belirtildiği üzere, teşekküre iyi davranılmaya en çok layık olan kişiden başlamam icap eder. Bu vesileyle bugün burada bu konuşmayı yapmamda en büyük katkı payına sahip olan ve üzerimden dualarını hiç eksik etmeyen anneme, sabah bir operasyon geçirmesine rağmen bugün burada beni yalnız bırakmayan ve her dâim maddi manevi desteğini hissettiğim babama, sevgili kardeşlerime, 4 sene boyunca ilminden istifade ettiğim İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinin güzide hocalarına, üniversitemizde daha iyi koşullarda okuyabilmemiz için gece gündüz demeden bizler için çalışan bütün personelimize, üniversiteye girişimde ve ufkumun genişlemesinde bana katkı sunan Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi'ndeki hocalarıma ve son olarak düştüğüm zaman yanımda olan, yeri geldiğinde mentörlüğüne başvurduğum, Allah ömür verdikçe beraber nice yollar yürüyeceğim bütün arkadaşlarıma ve sevdiklerime teşekkürlerimi sunuyorum.

Zor olarak addedilen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden bu sene mezun olduk, ancak asıl zorluk bu saatten sonra başlıyor. Hukukçular olarak dâvamız zor, yükümüz ağır, yolumuz uzun, ama bunun altından kalkmak da, sırtımıza yüklenmiş bir vazife artık. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencileri olarak, ülkemizde hukûka duyulan güveni artırmaya, adâleti ve liyâkati sağlamaya var gücümüzle çalışmamız gerekmektedir. Nitekim Nisa suresi 58. Ayette: "Şüphesiz Allah size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adâletle hükmetmenizi emrediyor" buyurmaktadır.

Bizler İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunları olarak, bulunduğumuz her yerde; davranışlarımızla, sözlerimizle, duruşumuzla ve tavrımızla çevremizi etkilemeye ve insanlığa faydalı bir şeyler katmaya odaklanmalıyız. Allah, bize bahşedilen imkanları ve nimetleri onun rızâsına uygun olarak kullanabilmemizi nasip eylesin. Bütün mezunlarımızı başarılarından ötürü kutluyor, meslek hayâtımızda adâletten sapmamamızı temenni ediyorum.’

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi