Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Sen Kimi Kurban Ettin?

Sen Kimi Kurban Ettin?

Geçmiş Bayramınız mübârek olsun. Kestiğiniz vâcip olan kurbanlarınız kabul olsun. Hayır adına verdiğiniz kurbanlarınız, etleriniz, derilerinizden Rabb’im hâberdar olsun. Umduğunuzdan fazla sevap ve ecirler hissenize düşsün. Ebedî saadetinize ışık olacak amelleriniz çoğalsın inşallah.
Güzel bir kurban Bayramı idrak edildi. Kurbanlar kesildi. Aile halkı, fakir fukara ete kavuştu, ete doydu. Hatta sâdece bizim memleketimizde değil bu Bayram çok uzak diyarlardaki mazlum, mağdur, kimsesiz adı sanı duyulmadık Afrika ülkelerine, Türkî memleketlerine ve diğer sahipsiz Müslüman ülkelere çeşitli yardım kuruluşlarının Bayram öncesi yaptıkları samimi ve ciddi çalışmalar sonucu kurban bağışı toplandı. Meselâ; Nijerya, Mozambik, Çad, Burkina Faso gibi ülkelere de bu sene kurban yardımları gitti ve hizmet ehli görevlilerimiz oradaki kardeşlerimizi sevince boğdular. Rabbim onlardan razı olsun. Bunlar cidden güzel şeyler! Bir uyanışın vesilesi… Hizmet göstergesi… Kardeşlik sorumluluğu… Duyarlı bir Müslüman topluluğunun yerine getirmesi gereken ödevi…
Ancak kurbanın şu boyutu da var. Kesilen kurbanlar Rabbimizden biz kullarına temsili bir mesaj niteliği taşıyor. İnsan düşünmeli; ‘Acaba benim sahibim kurban ibâdeti ile bana ne demek istiyor?’ Cenâbı Hak, en sevdiği ‘Halilim’ dediği O nazlı Nebîsinden neden kurban istedi? Neden sevgili Rab İbrâhim (A.S)’ın biricik İsmail’ini kurban etmesini istedi? İbrâhim (A.S)’in ciğer pâresi, göz nûru, dünya yongası İsmâil’ini getir ve benim için onu kurban et, dedi yüce Yaratıcı. İyi ama neden?
Bir sebebi var elbet!
İbrâhim (A.S)’de hiç tereddüt yok. Tam bir teslimiyet ve tam bir tevekkül… Ardına bakma yok tıpkı Hâcer Vâlidemizi Kâbe civârında bıraktığı an gibi. Rabb’e teslimiyet en mükemmel boyutta!
Ya İsmâil onda da en ufak bir tereddüt yok. Önce Allâh(c.c)’a sonra babaya ne itaat! Ne doğru duruş, ne râzı oluş! Ah İsmail! Nerde böylesi İsmâiller şimdi! Tam bir boyun eğiş! Hakk’a ne teslim oluş…
İşte imtihan sırrı burada çözülüyordu. Baba ve oğuldaki bu teslimiyet ve boyun eğişleri değerlendiren Rabbi Teâlâ hemen bir hediye koç indiriverdi Haliline. Âdetâ; ‘İmtihânı başarıyla tamamladınız’ deniyordu. Kurbanın gelişinin mâzisindeki gizem buydu.
İbrâhim(A.S) Rabbi için İsmâil’ini kurban ediyordu.
Yâkup(A.S) Yusuf’unu verdi imtihan sırrınca.
Eyyüb(A.S) sıhhâtini verdi sabrı sınandı.
Ya sen ey insan! Sen neyini kurban ettin Rabbin için!
Kurban kestin ama kesemediğimiz daha nelerimiz var! Hacılar Mina’da şeytanlarını taşladılar. Oda temsîlî tıpkı kurban gibi.
Doyuramadığımız hangi hislerimizi taşladık şimdiye kadar?
Hak yoluna kaç para kurban ettik bugüne kadar?
Öğündüğümüz rütbelerimizi, makam sevdâlarımızı İslâm’ın mütevâzı yaşantısı içinde nerelere yakıştıracağız!
Bir türlü düzeltemediğimiz kötü davranışlarımızı Kur’an ahlâkının hangi düstüruna sığdıracağız?
Dur diyemediğimiz istek ve arzularımızı ne zaman dizginleyeceğiz?
Evet, kurban et İslâm’a yakışmayan duygu ve düşüncelerini
Kurban et makam ve mevkîce yükselme fikirlerini…
Kurban et para pul, servet biriktirme ihtiraslarını…
Kurban et evlâdı iyal ile öğünme hastalığını…
Kurban et en değerlilerini Rabbine.
Kurban ol kâinâtın yegâne sâhibine.
Kurban et kendini Hakk’a…
Evet, kurban ol ve kurtul.
Gerçek özgürlüğe ve gerçek hürriyete kavuş. Böylece ebedî saadete yeniden doğ…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi