Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Sarımsaklı kek

Sarımsaklı kek

Annemarie Schimmel; İranlı mutasavvıf ve şair Molla Câmî’nin, Silsiletü’z-Zehep  (Altın Silsile) isimli eserindeki bir sahneye değinir. 

Câmî “Dışarıdan sufi görünüp, aslında dinî hassasiyetleri olmayan, sadece zahirî görünüşü, başarıyı ve tatmini arzulayan insanları, içi sarımsakla dolu bademli keklere benzetmektedir:

“Bir keresinde, bademli kek yapan bir fırıncı

Sarımsakla doldurdu tüm kekleri

Dile geldi kek: ‘Cüret dahi etme!-

Ne yapacağım ben bu sarımsak kokusu ile?”

Kekin içindeki sarımsak tadı ve kokusu

‘Bak, işte budur kekin asıl zübdesi! ” (Annemarie Schimmel, Tasavvuf Notları, Sufi Kitap, sf. 100)

İçi başka, dışı başka insanlar, maskeli yüzler, çağdaş dünyanın alametifarikasıdır belki. Sadece sahte sufilere has bir şey değildir bu olgu. Her kesimde görülüyor.

Geçenlerde bir siyasînin, yaklaşan seçimlerle ilgili sözleri oldukça şaşırttı. Filanca belediye başkan adayına vereceğimiz oy, bizim “ruzi mahşerde(kıyamet gününde) berat(kurtuluş belgelerinden) biri olacaktı”. Görüşünün doğal sonucunda; farklı bir partinin adayını desteklemekse, sanırım cezalandırılma, belaya uğrama gerekçelerimizdendi. 

Hadise çok düşündürücü. Siyaset adına bu seferberlik nedendir.

Ülkenin kurucu liderlerini, geçmişteki kutsama çabaları, bir ölçüde belki anlaşılabilir; savaştan çıkılmış, büyük bir badire atlatılmıştır. Zaten bazılarına göre; dinle ilişkilendirilmezler, üzerlerine pek çok olumsuz sıfat yapıştırılır v.s. Yakış(tırıl)ır diyelim. 

Fakat dini bütün yöneticilerimizin, parti(li)yi yüceltme kararlılıklarını, fani olacak derecede adanışlarını, konuyla ilgili birbiriyle yarışlarını ve halkı yoğun teşvik,  motive etme çalışmalarını anlamakta güçlük çekiyorum. 

Neticede parti, hem dünya hem ukba saadetini sağlamış oluyor. Acaba yetki, böylesi bir iktidar, ayarlama becerisi, manevî kuvvet nereden alınıyor. 

Sırf kendini değil, âdeta “Öte dünya hâkimi” gibi davranmakla Tanrı’yı da aşıyoruz herhâlde.

Yalnızca Yüce Allah’ın emri altındaki Peygamberler bile “havf ve reca (korku ile ümit) arası” yaşar ve tavsiye ederken; bu taşkın umut ötesi beyan, benzerleri çeşitli ağızlardan sıkça tekrarlandığı için artık “kesinlik” kazanmış kutsal belirleme, ahiret denetimi ve nöbeti hevesi, hangi sebeplerden meydana geliyor.  Safî ümidin ötesinde, artık icra makamına da mı geçmişiz.

Bu emniyet, özgüven, istikrar(!) hedefleri, gayba, kıyamet gününe, Sırata, Cennet Cehenneme, partisel müdahale iradesi, şaşmaz sapmaz planlar; diğer tarafı da ikna süreci, nüfuz, hangi üst akıldan kaynaklanıyor. 

Politik vaatler, siyasetin “yanmaz kefen” garantisi mi?

Başkan adayları, sahabe midir, âlim diye mi geçinir, “gavsul âzam mıdır, müçtehit midir; imtiyazları, bize bırakın dünyayı, ahireti de kazandıracak seçkinlikleri, hususiyetleri nelerdir. 

Bir gün parti değiştirirseler halimiz nicedir. Yoksa melekler, göksel birtakım varlıklar tarafından mı idare ve sevk edilirizdir.

Beyefendiler, hem kendi geleceklerinden, hem de milletin istikbalinden(ahiret herhalde hiç şakaya gelmez), nasıl bu kadar emindir. 

Rehberi olduklarını iddia ettikleri Peygamber Efendimiz(S.A.V.), nefsine böylesine itimat eder miydi? 

Allah’ın elçileri bile azami dikkatliyken, Cenab-ı Hakk’ın ikazları önümüzdeyken. Nasıl bir cüretle, lider tarafından bas bas bağırılmasına rağmen, ne biçim bir kibirle karşı karşıya gelirizdir.

İzah buyursunlar, bizde bilelim.

Cumhurbaşkanı, mühim bazı hataların altını çizmiş, partiye ve maziye yönelik özeleştiride bulunmuştu. Bazı politikacılar da görevden alınmıştı. 

İnsan zaaflarıyla malûl bir varlıkken; nasıl düşünce, söz ve eylemlerimizin sıhhatinden, yönelişlerimizden kuşku duymayız.

Yarın yeni bir tasarrufla, övgüsünde sınır tanınmayan adaylar, vazifeden el çektirilirse, reylerimizden dolayı cennetten uzak mı kalacağız yani. 

Feci bir gidişin sorumlusu kimler olacak. Oylarımızın selameti nasıl sağlanacak. Uğranılan zararı kim tazmin edecek. Çözüm, açılım süreci, nerelere ulaştı böyle.

Demek öte tarafta da; sadece başarılı maarif değil, seç(il)me, nakil, hesap, adalet işlerine bakıyoruz. 

Işığımızı yakalım, ortalığı aydınlatıp, keyfimize bakalım. Gelsin huriler, gitsin gılmanlar…

Gök ahalisini kıskandıracak bir salahiyet, üstünlük ve partili havariler…

Belki de en iyisi, eski kavimlerde olduğunun benzeri, sevilen eşyalarla, mesela günümüze uyarlarsak, parti rozetiyle, lider siluetli tespihlerle, iki cihan saadeti delilleriyle gömülmek.

Günümüz siyasetinden manzaralar…

Kim bilir belki de sarımsaklı kek seversiniz ve “yersiniz”.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi