Ramazan’a Sahabe Gibi Hazırlanmak
Kur’an-ı Kerim’i tanımak Hz. Rasululahı(sav) tanımak, Hz. Rasululahı(sav) tanımak ise, Kur’an-ı Kerim’i tanımak demektir.
Hz. Rasululahı(sav) tanımak, İslam’ın kurucu nesli Sahabe Neslini(ra) tanımak, Sahabe Neslini(ra) tanımak ise, Hz. Rasululahı(sav) tanımak demektir.
Sahabe Neslini(ra) tanımak, Hz. Rasulullah’ın(sav), yaşantısını, mücadelesini, tebliğini, davasını, yöntemini, Sahih Sünnetini, kendisinden sonraki hâdiseleri, fetihleri ve hatta Mekke'yi, Medine'yi tanımak demektir.
Kısaca Sahabe Neslini(ra) tanımak, Rabbimizi(cc), Hz. Peygamber'imizi(sav), İslam Dinini, Kuranı Kerimi ve Müslümanları tanımak demektir.
Bu nedenle Hz. Rasulullah’ın(sav) arkadaşlarını tanımak, onların hayat hikâyelerini okumak, sıradan insanların biyografilerini okumaktan çok daha farklıdır.
Bütün insanlık için Hz. Rasulullah’ın(sav) Kuranı Kerim ve Sahih Sünnet ile eğittiği bu seçkin nesil(ra) “insanlar için çıkartılmış iyiliği emreden kötülüğü yasaklayan en hayırlı topluluk” olarak örnek gösterilmiştir.
Sahabe Neslini(ra) için ise Cenabı Allah(cc), Ahzap suresinin 21. ayetinde Elçisi'(sav)ni ''en güzel örnek'' olarak göstermiştir.
Hz. Peygamberimizin(sav) hayatının her safhasında vahye şahitlik etmiş olan bu insanlığın en hayırlı neslini(ra) tanımanın en güzel yolu, Hz. Rasulullah’ın(sav) Sahih Sünnetini tıpkı onlar gibi birebir hayatımıza uygulamaktan geçmektedir.
Çünkü eğitilmiş insanlar, kendilerinden önceki bir eğitilmiş neslin eseridir.
Bu hayırlı nesil, Hz. Peygamber'imizin(sav) hayatına ve vahyin nâzil oluşuna şahit olmaları hasebiyle, İslam tarihinin yapıcısı olmakla birlikte, İslam'ın temel naslarını en güzel şekilde uygulayıp, en iyi bir şekilde muhafaza ederek, sonraki nesillere aktarma görevlerini yüklenmişlerdir.
“En hayırlı neslin(ra) Sahabe-i Kiram” olarak isimlendirilip değerlendirilmesinin sebebi, Hz. Rasulullah(sav) Efendimize mümin olarak erişen ve vefat eden kişilerden olmaları nedeniyle, Hz. Rasulullah ’tan(sav) feyz alma nimetine ve şerefine nail olmuş ve gerektiğinde bu bedeli, İslam Devletinin kuruluşunu görmeden canlarını vererek ödeyen bahtiyarlar olmalarıdır.
Sahabe Nesli(ra) Resulü Ekrem'e(sav) gösterdiği bağlılık ve teslimiyet, ona verdikleri destek, hem hayatında hem vefatından sonra İslâm'ın yayılması ve doğru anlaşılması için yaptıkları olağan üstü çalışmalar sebebiyle. bütün diğer Müslümanlardan farklı olarak dinde önemli bir yere sahip olmuşlardır.
Sahabe Neslinin(ra) sonrakilerden özellikle de bizlerden en temel farkı, Hz. Rasulullah ’tan(sav) önce imanı, sonra ise Kur’an’ı öğrenen bir nesil olmalarıydı.
Sahabe Nesli(ra) bu davranışlarıyla, imandan sonra öğrendikleri Kur’an ayetleri ile sadece Kuran bilgilerini veya ayet sayılarını değil, imanlarını artırmışlardır.
Biz ise İmandan önce Kuranı öğrendiğimiz için okuduğumuz her ayet, imanımızdan önce ezberimizdeki ayetlerin sayısını artırıyor.
Sahabe Neslinin(ra) bizlerden bir diğer farkı, kendilerini Kuran’ın tamamına muhatap saydıkları için her ayete; “Rabbim bana bu ayetle ne demek istiyor ve benden ne yapmamı bekliyor?” sorusu ile yaklaşmış olmalarıdır.
Biz ise okuduğumuz ayeti kerimelerde konulmuş olan hükümler ve yapılması emredilenenleri, kendimizden önce başkaları için okuyup, anlıyor ve anlatıyoruz.
Sahabe Nesli(ra), Kuran ayetlerini ve Sahih Sünneti bilgi öncelikli değil, amel öncelikli bir anlayışla öğrenirlerken, bizler amelden ziyade bilgimizi artırma öncelikli olarak öğreniyoruz.
Sahabe Nesli(ra), Kur’an’ı derinlemesine anlamaya çalıştıkları için ayetleri, zamanlarını boşa geçirmeye sebep olacak şekilde ve ameli değeri olmayan tabir caiz ise, kendilerine vahiyle veya Hz. Rasulullah’ın(sav) fiili veya sözlü açıklaması ya da uygulaması ile açıklanmayan ayrıntılara yani müteşabihlere girmeden okurlardı.
Biz ise herhangi bir eğitimden geçmemiş olmamıza ve Arapçanın ana dilimiz olmamasına rağmen okuduğumuz her ayette, Hz. Allah(cc) bize ne diyor ve ne istiyor, Hz. Rasulullah(sav) bu ayeti nasıl anlamış ve uygulamış diye araştırmadan, ben bu ayetten şunu anlıyorum diyerek ahkâm kesmek yolunu tutturuyoruz.
Sahabe Nesli(ra), Kur’an’la iletişimlerini, Kuran ayetleri her seferinde kendilerine yeniden nazil oluyormuş gibi diri tutmuşlar, öğrenmişler, amel etmişler ve öğretmişlerdir.
FARKINDA MIYIZ?
Sahabe Nesli(ra), ayetlerin nüzul ortamlarını ve sebebi nüzullerini çok iyi bildikleri için, iki kapak arasındaki Mushaf’ı değil, hayata uygulanan bir hitap olarak ayetleri okumuşlardı.
Sahabe Nesli(ra) bu anlamda ayetleri yazılı sayfalardan değil, önlerindeki rehberleri olan Efendimiz(sav)’den öğrenmişlerdi.
Sahabe Nesli(ra), Hz. Peygamber Efendimizi(sav) Kuranı Kerimin en büyük müfessiri olduğuna inanırlar, Kur’an’ı sadece okumakla yetinmez, okudukları ayetler üzerinde kafa yorar anlamadıkları hususları Hz. Rasulullah’a(sav) sorar ve aldıkları cevapları gönüllerinde bir sıkıntı duymadan uygularlardı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.