Özgürlüğün Sınırı ve Sorumluluğu
Özgürlük, bireyin en temel haklarından biridir. Ancak bu hak, başkalarının özgürlüğüne zarar vermediği sürece anlamlıdır. Bir düşünceyi savunmak, eleştirmek, protesto etmek herkesin hakkıdır. Fakat bu hak, küfür etmek, kamu malına zarar vermek, güvenliği sağlamakla görevli askere ve polise saldırmak anlamına gelmez.
Gerçekten özgürlük isteyen bireyler, sorumluluklarının da farkında olmalıdır. Özgürlük, sadece "istediğimi yaparım" demek değil, aynı zamanda "başkalarının haklarına saygı duyarım" demektir. Ancak günümüzde özgürlük kavramını yanlış anlayan bir kesim var. Kendi düşüncelerine ters düşen herkesi baskılamaya çalışan, özgürlüğü sadece kendileri için isteyen ve bunun uğruna şiddeti meşrulaştıran bu zihniyet, özgürlüğü savunmaktan çok, kaos yaratıyor.
Bugün özgürlük adına yapılan birçok eylem, aslında özgürlüğü baltalıyor. Küfür etmek, kamu malına zarar vermek, güvenliği sağlamakla görevli insanlara saldırmak, toplumda bir şeyleri değiştirmez, aksine güven ve huzuru bozar. Özgürlüğü savunduğunu iddia edenlerin, önce özgürlüğün ahlaki ve hukuki sınırlarını anlaması gerekir.
Özgürlük şuursuzluk değildir. Özgürlük, bilinçli bireylerin haklarını ve sorumluluklarını bilerek yaşamasıdır. Eğer gerçekten özgürlüğü savunuyorsan, önce saygıyı, adaleti ve hukuku savunmalısın. Yoksa özgürlük adı altında yapılan her şuursuz hareket, toplumun genel huzuruna zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
Özgürlüğün gerçekten anlamlı olabilmesi için, bireylerin hem haklarını hem de sorumluluklarını bilmesi gerekir. Özgürlüğü sadece kendine yontan, karşıt görüşlere tahammülsüz olan, hatta düşüncelerini kabul ettirmek için şiddeti araç olarak gören bir anlayış, özgürlükten ziyade anarşiye hizmet eder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.