Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Peri Deyneği

Peri Deyneği

Azîm bir belâ atlattığımız 15 Temmuz sonrası; meydanların coşkusu, kiminde bizzat katıldığım, kiminde izlediğim kadarıyla gerçekten güzel ve anlamlıydı.
Birlik beraberlik duygusunu, bu millî bayram atmosferini, ruhani havayı ne kadar da özlemişiz.
15 Temmuz’un gücünü kimse inkâr edemez ve küçümseyemez. Canını hiçe sayarak, en sevdiklerini bir kenara bırakarak, çılgın bir ruhla, tankların altına yatmak, büyük bir tehlikeyi durdurmak için ne pahasına olursa olsun silahsız dosdoğru gözüpek yürümek hakikaten yiğitlik işidir.
Fakat gerçek direnişi ilk günlerde; siviliyle, askeri, polisiyle az sayıda insan yapmıştır. Ve Nene Hatun olmak, Ömer Halisdemir, Hasan Tahsin olmak o devirde de, bu devirde de zordur.
İstiklal, mukavemet, uyanış, Çanakkale ruhu büyülü kavram ve kelimeler... Birbirimize sürekli kahramanlık türküleri söylemeye devam edebiliriz yine. Ama ayaklarımız artık yere değmelidir.
Ne düşmanlarımız bitmiştir, ne sorunlarımız bir çırpıda halledilmiştir.  Aşılacak dağlar, geçilecek dünya sıratları hiç kesilmemiştir.
Dizi şeklindeki biteviye aldanmalardan, dindarlar dâhil her kesimdeki yozlaşmadan, umumî tereddiden, ahlaki zafiyetten, eğitimdeki aksaklıklardan, gittikçe tırmanan şehit sayısından, terör nevilerinden (PKK, İşid’e Fetö’ de eklendi şimdi) değerlerin altüst edilmesinden, manevî bir nizamda çöküş yaşanmasından, daha yakın zamana kadar hepimiz şikâyet etmiyor muyduk? Birbirimizi, karşı tarafı, delilli delilsiz ithamlarımız ne kadar çoğalmıştı.
Şimdi bunları yok mu sayacağız. Birkaç günde, sihirli bir değnek değmişçesine, yaralarımız mı kabuk bağladı, ıstıraplarımız mı dindi, her yer her şey güllük gülistanlık mı kesildi.
En azından kahramanlık destanlarımız kadar, çıplak acı hakikatlerimiz var.  Bunları da görmeli, unutmamalıyız.
Tüm şehitlerimizi saygıyla minnetle anarken; büyük bir moralle, enerjiyle yeniden yükselmenin, şahlanışın çözüm yollarını bulmalıyız.
Direniş hâlle, topyekûn şerre muhalefetle devam etmelidir. Bilinç açıklığında, millî şuur yaygınlaştığında mânâ kazanacaktır.
Muhasebeye, tefekküre, sağlam inanca şiddetle ihtiyacımız bulunuyor. Siyasete şahsî menfaatlere göre şekillenmemiş, salt dünyaya göre eğilip bükülmemiş iman ve gönül adamlarına, münevverlere. Bukalemun, çakal türlerine değil.
En azından ilimde, düşüncede, sanatta, gerçek hayatta sahih, içini doldurduğumuz hakikî eylemlere, sırf gösteride surette veya arkası gelmeyip boşlukta kalan değil, net ve sarih fiillere, zaman mekân üstü akılcı seslere muhtacız.
Sözde değil, öze geçmiş, gerçek tesanütü, barışı, demokrasi ve hürriyeti içeren, işaretleyen…
Kim kalkınmayı, nurlu ufukları, şanla yazılmış tarihleri, parlak bir geleceği istemez.
Bu beraberlik dayanışma ruhunun, artık problem çözmeye yönelmesi lâzım.
Gelinen olumlu nokta; masal ve ninni havasına, sakin mırıltılara, romantik sayıklamalara, atalet ve gizli bir uykuya dönüşmemeli.
Vatana sahip çıkma, Türk milletinin bütün sorunlarına karşı hassasiyetinde, dirilik ve donanımla göğüslemesinde yatıyor.
Önümüzdeki günlerde, ilerde muhtemelen girilecek seçim, referandum v.s.  atmosferinde de, büyük gerilimlerden bölünmelerden uzak müspet vaziyetin değişmemesini umuyorum.
Asgarî müştereklerde birleşmeyi, keskin geri dönüşler, devasa zikzaklar çizilmemesini (bunlar toplum vicdanında onulmaz yaralar açıyor); sadece kutlamalar taçlandırmalar değil, yönetenler başta herkesin payına sorumluluğuna göre icap eden öz eleştiriyi ve eylemi gerçekleştirmesini diliyorum.
Nene Hatun’luğun miyarı, kıstası, destanların sağlamlığı; istikbaldeki sınanmalarda, muhtemel tehlikelere karşı duruşta, atılım kuvvetinde, hayatiyetin devamında, ferdî ve toplumsal şahsiyetimizin haysiyetli çizgilerinde, onur ve istikamette kendini gösterecek.
Huzura, sükûna, mutluluğa her zamankinden fazla açız.
Bilumum darbelere karşı uyanıklık, feraset, basiret, aydınlık akıl ve kalpler diliyorum.
Gerekirse “Son Kale düşmesin” diye yine destan yazarız.
El ele, hep birlikte Türkü söyler çalarız.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR