Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Milli Eğitim Şûrası Kararları

Milli Eğitim Şûrası Kararları

Son yıllarda pek çok atılımıyla inançlı halk kesiminin hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi adına çok faydalı çalışmalar yapan ‘Eğitim-Bir-Sen’ bu sefer de 19.Milli Eğitim Şûrâsına bizim uzun zamandır beklediğimiz teklifleri sunarak yeni bir hamle daha yaptı. Eğitim-Bir-Sen’in toplum adına yararlı faaliyetlerindeki hızına artık biz yetişemez olduk. Biliyorsunuz geçen son üç yazımız ‘Ahlak Şûrâsı’ ile ilgili idi bu seferde ‘Eğitim-Bir-Sen’ Milli Eğitim Şûrâsına gâyet önemli teklifleri ihtiva eden bir rapor sundu. Tabi bu raporun içindekiler din karşıtı bâzı çevreleri rahatsız etti ve günlerdir raporun muhtevâsındakiler konuşuluyor. Biz de bugünkü yazımızda önemine binâen bu hususlara değinmek istiyoruz.

‘Eğitim-Bir-Sen’in, eğitim alanında gerçek mânâda birçok yeniliği içinde barındıran Milli Eğitim Şûrâsına sunduğu raporda büyük bir titizlikle, hassâsiyetle ve bilimsel becerilerle hazırlanan yüzlerce öneri bulunuyordu. Bu öneriler içerisinde İlköğretim 1, 2, 3.sınıflarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi’nin okutulması, 1, 2, 3, 4.sınıflarda seçmeli Din Eğitimi hizmetinin sunulması, Karma Eğitime son verilmesi, Liselere Osmanlıca Dersi konulması, Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinde içki ve kokteyl servisi derslerinin kaldırılması gibi teklifler vardı. İşte bu öneriler ortalığı ayağa kaldırdı. Özellikle laik çevreler; ‘Bu gidiş Arap harfleriyle eğitime doğru gidiyor. Karma eğitim zorunluluğunun kalkması ile çağdaşlığın neresinde oluruz? Ne demek Osmanlıca öğrenmek, gençler mezar taşı mı okuyacak?’ gibisinden son derece yakışıksız, hakkâniyete aykırı, ülkemizde bugün zor tesis edilen ama vâr olan demokratik anlayışın dışında, geçmişle gelecek arasında köprü kurabilme yetisinden uzak anlayışların ifâdesi.. Söz edilen fikirleri üzülerek, kalbimiz incinerek okuyor ve dinliyoruz.

Şimdi bu ön girişten sonra biz de maddeleri incelemeye müdâhil olmak istiyoruz. Birinci yazdığımız maddeden başlayalım İlköğretimin en alt kademesinden itibâren ‘Din Dersi’ okutulması husûsunda ne yanlış var? Yıllarca Batı-Batı diye peşinde koştuğumuz Batı’da ‘din’ anaokullarında dahi veriliyor hem de uygulamalı olarak. Hep yazıp durduk, anlattık. Batı’da anaokullarının bahçesinde kiliseler mevcuttur çocuklar oraya götürülür oradaki kutsal mekanlar da dualar ettirilir, çocuklar kendi ibâdetlerini yapmaya alıştırılır. Bizdeki bu ‘istemezuk’ vâveylâsı nedendir? Anlamak mümkün değil! Küçük körpe zihinlere ‘Allah’ inancı, dua etme yakarışı, herkese iyi davranma bilincinin verilmesinden daha güzel ve daha tabi ne olabilir? Bâzı veliler diyor ki; ‘Ben veririm:’ Senin verdiğin nesil işte ortada kardeşim, hani hep şikâyet ediyoruz. Bu maddeyi geçelim haksızlık, yanlışlık hat safhada.

İkinci olarak, karma eğitim dayatması bir kere en baştan halkın taleplerini hiçe sayıcı kabul edilemez bir zorbalıktı. Bugünlere kadar nesillerin fıtratlarını bozmada ve ifsat etmede çok maharetle ahlâkı yozlaştırma adına karma eğitim uygulaması gâyet etkin bir rol oynamıştır. Ben bunu yılların eğitimcisi olarak söylüyorum. Karma eğitim yeni yetişen neslin fıtratına yâni yaratılış kanunlarına ters bir uygulamadır. Bu uygulamadan Batı’da, Amerika’da vaz geçmiştir. Hem Batı’da hem A.B.D’de bu hususta veliler, çocukları için istedikleri seçenekleri kullanmakta özgürdürler. Böylece öğrencilerin okula olan konsantreleri artmakta bunun yanında başarıları yükselmekte, devamsızlıkları azalmakta ve şiddet vakasına pek rastlanmamaktadır. Bu kadar getiriye karşı çıkmak asıl bağnazlıktır.

Gelelim Liselere ‘Osmanlıca Dersi’ konması meselesine. Bu kadar mâzisinden kopuk bir nesil daha var mı acaba? Diye düşünüyorum. Nedir bu ‘eskiyi at, yeniyi düşünmeden al’ mantığı, anlaşılır değil! Bize göre, Osmanlıca ki doğrusu (=Osmanlı Türkçesi) dersinin Liselere konması doğru ve yerinde bir karardır. Gençlerimizin bizim tarih ve kültürümüzü öğrenmesinden daha tabi ne olabilir? Osmanlıcanın öğrenilmesi dilimize ayrı bir değer katar. Ülkemizin bilhassa 1930’lara kadar ki olan yıllarını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Bu durum ülkemize tarih, kültür ve dil zenginliği olarak geri dönüşür. Bugün konunun Osmanlıcadan çıkıp laiklik tartışmasına dönüşmesi artık tutmayacak bir handikaptır. Bu yaklaşımın temelinde ‘İslam düşmanlığı’ vardır. Günümüzde her ülkenin kendine göre bir alfabesi mevcuttur ve ülkeler kendi geçmişleriyle barışıktır. Meselâ, Yunanistan’ın, İsrâil’in, Rusya’nın, İran’ın geçmişleriyle bütünlük arz eden alfabeleri varken bizimki neden yok edilmiştir? Osmanlıca dersleri ile eğitim de farklı bir boyut yakalayabilirsek ne mutlu bize! Bırakalım yeni gençlik kendi kimliğini, geçmişini anlama ve sorgulama fırsatını tanımış olsun. Eskiyi-yeniyi, mâziyi-geleceği, iyiyi-kötüyü, Osmanlıcayı-İbraniceyi-Latinceyi gençler kendileri seçsinler, araştırsınlar, öğrensinler. Bizler onlara üst seviye bu imkânı sunalım, gerisi onlara kalmış.

Ayrıca konunun uzmanları; ‘Bugüne kadar milletin dili ve zihni başkalaştırıldı. Müfredata Osmanlıcanın konması, bu milletin medeniyet değerleriyle kısmen de olsa buluşmasını sağlamaya yönelik önemli adımdır.’ Diyorlar. Yine; ‘Bu konu geç kalınmış ama iyi bir başlangıçtır. Bin yıllık bütün yazılı metinlerimiz okunamaz hâle getirildi ve insanımız kültürel bir boşluk içerisine düşürüldü. Nerdeyse aradan üç nesil geçti ve bu nesiller atalarının kullandığı bu yazıyı bilmeden yetiştiler. Bu topraklarda bin yıllık kültürümüzle doğrudan tanışma yolu açılmış oldu bu husus çok memnuniyet verici bir gelişmedir.’ Deniyor.

Son olarak ismi belirtilen Liselerdeki alkol servisi dersinin kaldırılması teklifi çok ama çok isabetli bir karardır. Bilindiği gibi 18 yaşından küçüklere sigara ve alkol satmak yasakken bunu okullarda mecburi olarak hazırlatmak ve tatmak nasıl mümkün olabilir? Zararlı alışkanlıkların teşviki bir eğitim kurumunda nasıl ders olarak verilebilir? Lisede alkol servisinin yaptırılması nasıl uygun görülebilir? Bunlar hep birbiriyle çelişen konulardı inşallah uygulansın artık, içki içmeyi teşvik ve zararlı alışkanlıkların yayılması önlensin temennisiyle…

Hep daha iyiye, doğruya güzele doğru koşar adımlarla ilerlemeye.. Kim ne derse desin hayırlar feth ola, şerler def ola, yürüyelim hep birlikte gönüller şen ola…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi