Mahremiyet yitiğimiz
Son yıllarda dikkat ettiyseniz Müslüman erkek ve kadınlar ayakkabılarından elbiselerine gömleklerinden kravatlarına kadar çok farklılaştılar.
Daha dün denecek kadar yakın bir zaman öncesinde giyinmek tesettür için yapılırken bu günlerde giyinmek gösteriş için yapılır oldu.
Kış mevsiminin başladığı bu günlerde Müslüman erkekler ve kadınların kendi tabirleriyle gardıroplarını mevsime göre yeniden düzenleme telaşına düştükleri görülüyor.
Yazlık giysiler, mevsimlik giysiler ve kışlık giysiler seçilirken öncelik mevsimlik renklerin neler olduğunu tespit etmeye verilirken hemen arkasından sıra mevsim rengi ile kiremit rengi veya mavinin hangi tonları ya da hangi renkler nasıl kombinlenir telaşı başlayıveriyor.
Ya da yaz sezonunda açık renkler rahat ve bol modeller giyen Müslüman kadınlar sonbahar kış sezonunda modern bir tarz oluşturmak için stil oluşturacak triko ve kazak seçimleri için moda dergilerinin sayfaları arasında kaybolup gitmekteler.
Bütün bunların Müslüman kadınların kendi evlerinde veya kadın kadına bulundukları ortamlarda yaşandığını kabul ederek ne var bunda diyebilirsiniz.
Ama bu seçimlerin evlerin dışındaki alışveriş mekânlarına yansıyan bir tarafı da olduğunu asla unutmamalısınız.
Hani şu en akıllı zannettiğiniz merhum holding yöneticisinin tabiriyle alışveriş cenneti olan avm’lerin kalabalık ve kontrol dışı mekânlarına dönük yüzünden bahsediyoruz.
Daha açıkçası iyi giyinmek ve güzel gözükmek adına mahremiyetimizi yitirdiğimiz mekânlardan söz ediyoruz.
Tesettür giyim elde edeceğim derken başörtü seçiminden tutun da tesettür abiye ve tesettürü tam olarak sağlamasa da olur dediğimiz dış giysi olarak alınan ve adına kap denen modern pardösülerin denendiği mekânlarda kaybettik mahremiyetimizi.
İslâm dininde evlenmeleri haram olan kadın ve erkeklerin yani birbirlerine namahrem olan kişilerin satıcı ve alıcı olarak rahat tavırlarla konuşup hareket ettikleri yerler.
Ya da erkek erkeğe veya kadın kadına bile olsa birbirlerinin setri avrete tabi olan vücut bölgelerini görmemeleri ve birbirlerine karşı bu bölgeleri mutlak surette gizleyen bir setr ile muhatap olmaları gerekirken kısmi bir setr ile giysilerin giyip çıkarıldığı mekânlar.
Geçmiş yıllarda anne ve baba ile çıkılan alışverişlerin şimdilerde yalnız başına veya kız ya da erkek arkadaşlar ile birlikte çıkılan alışveriş mekânlardan bahsettiğimizi anladınız.
Bütün bu davranışlarımız bizim İslami terminolojilerimizin veya en azından fıkıh terminolojimizin değiştiğini göstermektedir.
Yoksa 1000 yıllık İslami tarihimizden kaynaklanan terminolojiden kopuk bir modern mahrem tanımının arkasına sığınmaya ne gerek var?
Müslüman erkek ve kadınlar her türlü düşünce ve davranışlarında olduğu gibi giyim kuşamlarında da mahrem olan ile modern olanın birbirinden tamamen farklı iki medeniyetin kavramı olduğunu ve asla bir araya gelemeyeceğini kabul etmek zorundadırlar.
Çünkü modernlik kişiye özellikle cinsiyetsizleştirilmiş, uluslararası sınırları yıkan ve bir zamanların meşhur tabiriyle kamusala açık bir yükümlülük getirirken, mahremlik tam tersine cinsiyet farklılığı gözeten kişiye özel, kapalı bir mekân isteyen yükümlülük getirir.
Bu iki medeniyet kavramının bir araya getirilmesini veya en azından birbirine yaklaştırılmasını arzu edenler İslam tarihi boyunca din ile modernlik arasındaki uzlaşmazlığı kadını mahrem kabul edilebilecek bir kisve altında kamusal alanda çalışmaya zorlamaktadırlar.
İslam dininin erkek ve kadın ihtilatı konusundaki emir ve yasaklarını mutlak doğru olarak kabul eden herkesi bağlayan tesettür ile birbirlerine namahrem olan erkek ve kadınların birlikte çalışma ve seyahat etme yasakları maddi kaygılar sonucunda kavram kargaşasına düşürülmüş birkaç yazar ve çizerin ifade ettiği gibi sadece bireysel bir vicdan meselesi değildir.
Bir de bunlara modern zamanların hastalığı diyebileceğimiz ve internet teknolojisinin yaygınlaşmasıyla oluşan teknolojik mahrem dışı sohbet ve paylaşım mekânlarını ilave edecek olursak mahremiyetimizi kendi ellerimizle nasıl aşındırdığımız ortaya çıkar.
Maalesef modern teknoloji hepimizi evlerimizde otururken ve kadın erkek, çoluk çocuk ayırt etmeden birkaç tuşa basarak mahremimiz olan mekânları başka yabancı kişilerle özellerimizi paylaşabileceğimiz bir kamusal alana dönüştürmüştür.
İslam dininde mahremiyetin sınırı ve dışa dönük görünürlüğünün sadece bir başörtüsü olmadığını yeniden idrak etmek zorundayız.
Çünkü bu erkek olsun kadın olsun bu günkü giydiklerimiz artık tesettür falan değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.