Kur’an’a arz hilesi
Bizim ülkemizde çok değil bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce bir insan için Hoca denildi mi ilmi ile amil olan bir kâmil insanlar akla gelirdi.
Bir şahıs için Hocaefendi denilmesini boş verin, cami imamıdır veya Kur’an kursu hocasıdır denilmesi o kişiye sadece cami cemaatinin veya kurs talebelerinin değil herkes tarafından bilgisinden dolayı hürmet edilmesi için yeterli sebepti.
Sonraları bize bir şeyler oldu.
Âlimlere saygımız kalmadığı gibi ilme de değer vermez olduk.
Âlimleri Hz. Peygamberimizin (sav) varisleri olarak görme düşüncelerimiz bizlere son yıllarda hoca veya hocaefendi diye tanıtılan kişiler yüzünden hayli erozyona uğradı.
Bu adı hoca olan ancak ilimle ve ilmin insana kazandırdığı edeple alakaları olmayan kişilerin yüzünden cami imamları ve Kur’an kursu hocalarını bir tarafa bırakın Konya’mızın tabiriyle “köşe taşı gibi” olan hocalarımıza bile güven kalmadı.
Bu sonuçta bize Hoca diye tanıtılanlar kadar hatta onlardan daha fazla bizlerin suçu olduğuna inanıyoruz.
Çünkü bize söylenenlere hemencecik inanmayı adet edindik veya kolayımıza geldiği için araştırıp soruşturma zahmetine katlanmadık.
Eline aldığı bir Kur’an mealini bize doğru kaldırıp Kur’an’da Allah (cc) böyle söylüyor diyen herkesin âlim olduğunu zannettik.
Ya da Müslümanların dünya ahiret tek önder olarak kabul ettikleri Hz. Peygamberimizin (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerinin Rasulullah’a (sav) ait sözler olmadığı yalanını gözümüzün içine baka baka söyleyenleri Peygamberimizin (sav) varisi olarak gördük.
Bu konudaki bozulma birkaç gazetenin köşe yazarı diye tanıttığı kişi ile başladı.
Bu kişilerin günler geçtikçe Müslümanların sahih itikadı olan Ehli Sünnet inancına ağız dolusu itham ve iftiralarda bulunmalarına ses çıkaramadık.
Aylar yıllar geçtikçe aynı kişilerin özellikle televizyonlara çıkıp Müslümanların temiz itikatlarını din dışı gibi göstermeleri bile bizi uykumuzdan uyandırmaya yetmedi.
Biz derin uykulara daldıkça gemi azıya alanlar çoğaldı.
Aşılmaz dediğimiz edep sınırları aşıldı.
Hz. Allah (cc) ve Hz. Rasulullah’a direkt söz söyleyemeyenler önce Sahih Hadisi şerifler üzerine söyledikleri sözlerin toplumdan yeterli aksülameli görmediğini gördükçe Kur’an-ı Kerim’in evrenselliğinden değil tarihselliğinden bahsettiler.
Tarihsellik ifadesinin belki ne anlama geldiğini bilmediğimizi zannettiler.
Toplumun olan bitene sessiz kaldığını gördükten sonra bir adım daha atarak ayeti kerimelerin hükümlerinin bu çağda uygulanamayacağını televizyonlardan ve kürsülerden milletin gözüne baka baka ifade ettiler.
Bütün bunları da Hadisleri Kur’an-ı Kerim’e arz etme hilesi adı altında kotarma yolunu seçtiler.
Aslında ilk itiraz noktamız burası olmalıydı. Ama etmedik, edemedik.
Hani tıpkı şu meşhur sarı öküzün aslanlara verilmesi hikâyesinde olduğu gibi.
Verdikçe yenisini istedikleri gibi Müslümanlar ses çıkarmadıkça onları seslerini, yükseltmeye çalıştılar.
Müslümanlara karşı her türlü hileyi barındıran bu hileli yol açılınca eline Arapça bir sözlük/lügat ile daha önce yazılmış bir iki meal alan herkesin Hoca adı altında ahkâm kesmeye başladığı görülüyor artık.
Kur’an’da Allah (cc) böyle söylüyor diyenlerin de takım takım ayrılmaları bile bizi gafletten uyandırmadı.
Bu müfteri takımının Allah (cc) Rasulü’nün (sav) örnekliğini yok saymaları bir tarafa içlerinden bazılarının daha ileri gidip namazı, orucu inkâr edecek duruma gelmeleri bile durumun kafamıza dank etmediğini gösteriyor.
Müslümanların temiz ve sahih inançlarını hurafe ve yalan olarak adlandıranlar şimdilerde kendilerini inandırıcı gösterebilmek için Mezhep imamımız İmamı Azam’ın (ra) kendileri, gibi düşündüğü yani Ebû Hanife (ra) nin de onlar gibi yapmış olduğu ve Hz. Peygamberimize (sav) ait olan Hadisleri onlarla aynı yöntemi kullanarak Kur’an’a arz etmiş olduğu yalanını yaymaya çalışmaktadırlar.
Başta Mezhep İmamımız (ra) olmak üzere Selefimiz Hanefî âlimler (Rha) Hadislerin sıhhatini tespit için Kur’an’a Arz metodunu hadis usulünde sıhhat şartlarından birisi olarak uygulamışlardır.
Şimdikiler ise Hadisleri Kur’an-ı Kerim’e değil kendi heva ve hevesleri ile oluşturdukları meallerine arz etmektedirler.
Umarım aradaki farkı anlatabilmişizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.