Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Kış Hasadı veya Baldan Damlalar

Kış Hasadı veya Baldan Damlalar

Tasavvuf seçkinlerinin günümüzdeki hayatını, modern yaşantı içindeki din sunumunu, kutsal meselelere dâir yeni bakış ve yorumları dile getirmek, bazı kitapları daha çekici kılıyor.

Fotoğraf, resim, şiir, film yapımı gibi sanatın farklı dallarıyla uğraşmış ve temayüz etmiş bir şahsiyet.

 “Kuş ve kanat gibi şekilleriyle, zarif çizgileriyle ve harekeleriyle Arapça hatla her zaman ilgilenmişimdir. Bu yüzden hat ve hattın insanla ilişkisi hakkında da yazmaya başladım. 28 harfin her biri, kelimedeki konumuna göre yer değiştiriyordu. Tıpkı insanın, hayatının farklı safhalarında geçirdiği fiziksel değişiklikler gibi” diyen çok yönlü bir sanatçı.

 Sayılı her nefesinin(645 milyon nefes) hesabını verme emelindeki, uyanıklığındaki bir adam.

Shems Friedlander’in Kış Hasadı isimli eseri; işte böyle bir kişiliğin, ömür işleme ustasının hayatından kesitleri, önemli sahneleri, cezbedici noktaları biraya getiriyor. Bir dönüşümün ve yücelişin hikâyesini ortaya seriyor.

Aralarında Bob Dylan, Kutsi Erguner gibi değişik yelpazedeki müzisyenlerin yer aldığı bir okuma beslenme; “Nice farklı gelenekten çok sayıda manevî rehber”le gelişen ve Sahaflar Şeyhi Muzaffer Ozak’la nihaî durağını kıvamını bulan bir seyir, bize bir maneviyat ortamını ve değerli içsel tecrübelerin, müşahedelerin tanığı bir dervişi de, samimiyetle tanıtıyor.

 Aradığını bulmuştur. “Ruhu evine, ocağına kavuşmuştur” aşka yolculukta. Mekân Mekke, Medine, Kahire’ye kadar uzanır. Edeb ve hikmetle süslenmiş, muhabbetli bir ömürse akıp gider.

En mühim derslerden birinde, Muzaffer Ozak Hoca; balı çok seven ayının, bala ulaşma çabalarını ve çektiği eziyeti anlatmıştır:

“Kızgın arılar ayının bedenini, pençelerini ve yüzünü sokmaya başlarlar. Acıya rağmen ayı, balı almaya çalışmaya devam eder… Dünya da seni böyle sokan arılara benzer. Burada acılar yaşayacaksın. Burada sorunların olacak. Ama Allah balı için hayat arılarının sokmalarına tahammüle değmez mi?

“Akıllı ayı kovanı kaptığı gibi nehre atar. Arılar uçup gidince de kovanı alır ve balı çıkarır.” Akıllı insansa, eylemlerinin bilincindedir. “Bütün amelleriniz, bedeninizin kiracıları gibidir. Onlar bu etten kemikten kafeste yaşarlar. Buna âgâh olursanız, Sevgili Peygamberimizin getirdiği davranışlara göre yaşamaya başlarsınız. Kiracılarınız hüzün, tembellik veya hile olmasın. Vesveseler hüzün ve yalnızlık üretirler. Sonra da onlara evinizde bir oda vermek durumunda kalırsınız.”

1977’deki Muharrem ayını, bir aşure gününü ise şöyle anlatır yazar:

“Kemal Baba’yla dev kazanları yıkıyoruz, aşure için tahılları, dev ahşap kaşık ve küreklerle karıştırarak pişiriyoruz. Kemal Baba bir kazanda, ben de diğer kazanda çalışıyoruz, sanki bir kayıktayız da kürek çekiyoruz. Çay ve namaz için ara verip sonra işe geri dönüyoruz.(…)

Bu insanlarla çalışırken, namaz kılıp dua ederken, beraber yemek yerken kalbim kendini hep yuvasında hissediyor. Onlarla beraberken hiç bir iş sıradan değil. Eski dev kazanları temizliyoruz, yeri yıkıyoruz, bir kardeşe yardım ediyoruz ve bunların hepsinden kalbime sıcacık şualar yansıyor. Burada özgürüm. Böylesine sade bir varlık olan beni, Allah belki burada görecek. İnsanın hayatındaki karmaşalar onu nasıl da zincirlere vuruyor. Kâinatta, kozmosta aydınlama arıyorum ve aradığım şeyi tekkenin mutfağında buluyorum. İnsan kalbi okuyabildiğinde kelimeler lüzumsuz kalıyor. Hayat, ben varsam gerçek…” (sh. 192)

Muzaffer Efendi 1985’te göçtükten sonra, Karagümrükte’ki Âsitane’nin şeyhi olarak göreve çağırılan Safer Babanın yaptığı bir sohbet arkasından, gelişen duygularıysa şunlar. Shems Friedlander artık ileri bir safhadadır:

“Tasavvufun derin mânâlarıyla doluyorum ve kendimi büyük bir balçıktan çömlek gibi hissediyorum. O çömleğin için düşen her ilim damlasının aks-i sedasını kalbimde hissediyorum. Ne kadar az şey bildiğimi hissediyorum. Belki de, okyanusa kıyasla okyanusa daldırılmış bir iğnenin başında kalan ıslaklık kadar ilmim” (sh. 240)

Mürşitlerin yöntemleri, arınma aydınlanma demleri, fizik ötesi; ilk başta göründüğünün aksine çok renkli, ebedî hakikat sırlarıyla mücehhez bir yaşama değinerek; kâmil insana işaret etmesi, dipler ve zirvelere yönelik bir takım incelikleri göstermesi bakımından kılavuzluk yapıyor Kış Hasadı.

“Manevî amnezi” gibi benlik hastalıklarının, nefis marazlarının giderilmesi çarelerine dikkat çeken; “Allah’ın en büyük ihsanı imandır. İman kendisini giyene her zaman büyük gelen bir cübbe gibidir. Asla çekmeyen, küçülmeyen, fakat giyen kişinin tekâmül ederek içine sığması gereken bir cübbe… İman cübbesinin içine sığma sürecine de ‘Hayat’ denir” diyen, ruhu zulümden, zulmetten kurtarma peşindeki bir Üstadın cevherli kitabı.

Kış Hasadı; 74 yaşındaki Şems Baba’nın tasavvufi sohbetlerini içeren, Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına isimli kitabıyla beraber okunursa, daha ziyade istifade edileceği kanaatindeyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi