“Dünyadaki her güzellik ve yücelik, insanın içindeki bir duygu ve düşünceden doğar.”
Halil Cibran.

Konya Necmeddin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker’i dinledik 26 Haziran günü, Dedeman Otel’deki basın toplantısında.
Sayın Rektör konuşmasında üniversitelerin şekillendirme ve yönlendirme, inşa etme özelliğine dikkat çekti.
İdeal bir üniversite/şehir/insan şartlarını, teşekkülünü sağlamak; bir güzellik bilinciyle hedefler çizmek, adımlar atmak; yeni arayış ve buluşların kapısını açmak; tohumları büyütmek; özellikle “nitelikli, güzel insanlar yetiştirmek” vurgusu önemliydi.
Bilhassa bazı etkili çevrelerde, eleştiri konusunda çekingen davranılan Konya’da; hür bir zeminde soru sorabilen; ancak “…toplumun tüm kesimleriyle ilişki kurabilen, eleştirel düşünme yeteneği kazanmış” faal aydınlar ve üniversiteler; kendilerinden beklenilen çıkışları, atılımları yapabilir.
 “Güçten” ziyade bilimin, ışıklı cevval bir aklın hizmetinde ses ve nüfuzunu duyurabilir, kendi medeniyetlerinden ilham ve hız alarak, cihanşümul değerleri kucaklar, muktedir olurlar.
“Sayı” değil, insan yetiştirmek… Sürü değil, sıradanlığı aşmış öncü ve liderler. Yıldız takımları, harita beyinler, yer altı servetlerinin peşine düşenler, kalp bahçelerini döşeyenler…
Dilerim hedefleri gerçekleşir. Biz de hep birlikte, Konya ve ülkem adına kazanırız.
Gülzar Haydar’ın, “Şehirlerin Ruhu” adlı kitabında düşündürücü tespitler vardır.
“Öğretmen Şehirler”, “Artık Peygamberimizin(SAV) Medine’si, Hz. Ali’nin Bağdat’ı, Hafız ve Sadi’nin Şiraz’ı yoktur” der.
“Bağdat, Kahire, Tebriz, Semerkant, Konya ve İstanbul ‘Ulema Şehirleri’ şimdi anılara mezar olmuşlar.(…) Şimdi modern şehirler modern lanetleriyle sahnede. İlim artık bu şehirlerin bir özelliği değil.”
 Üniversitelerimize, bu bağlamda büyük görevler düşüyor.
 ÇAĞDAŞ YAZARLARIMIZDAN HİKÂYELER
“İnsan söz ile var oldu, söz ile kendini buldu, yüceldi. (…) Sözün en uygun kıvamda süslenip zenginleşerek aktığı ırmağın adı ‘edebiyat’tır. Öyleyse edebî eserlerle tanışmayanlar, okumayla kitapla olan bağlarını pekiştiremezler.
Şöyle de söyleyebiliriz: hayatları boyunca güzel kitapların sadık bir okuyucusu kalabilmiş olanlar, adına ‘edebiyat’ denilen nitelikli söz sanatlarının lezzetine varabilmiş kişilerdir.
Zambak Yayınları, okuma alışkanlığını ‘edebiyat tadı’ ile perçinleyip kalıcı olmak adına yeni bir çalışma başlatmış bulunmaktadır. Bu çerçevede değerli yazarlarımızın eserlerini genç kuşaklara, bilhassa ortaöğretimde okuyan gençlerimize, daha geniş bir zeminde ulaştıracak bir ‘Çağdaş Edebiyat Serisi’ hazırlayacaktır.” deniliyor takdim yazısında.
İşte bu cümleden yola çıkılarak hayata geçirilmiş; rengârenk konularıyla, hikâye zevkini doyasıya yaşayacağınız bir edebî şölen: Çağdaş Yazarlarımızdan Hikâyeler.
Atmışdört seçme hikâyeden meydana gelen, 560 sayfalık eseri, yazar Recep Şükrü Güngör hazırlamış.
Kitapta yer alan kalemlerden bazıları:
“Abdullah Harmancı, Ali Haydar Haksal, Alim Kahraman, Cemal Şakar, Duran Çetin, Emre Miyasoğlu, Fatma Barbarosoğlu, Fatma Pekşen, Hüseyin Su, Hüzeyme Yeşim Koçak, Köksal Alver, Meral Afacan Bayrak, Mihriban İnan Karatepe.
 Murat Soyak, Mustafa Kutlu, Münire Daniş, Necati Mert, Necip Tosun, Rasim Özdenören, Recep Şükrü Güngör, Sadık Yalsızuçanlar, Selvigül Kandoğmuş Şahin, Sibel Eraslan, Yıldız Ramazanoğlu, Yılmaz Yılmaz, Yunus Develi, Zeki Bulduk.”
Kitapların olduğu gibi, galiba hikâyelerin de bir kaderi var.
Antolojiye giren “Yürekteki Kuş” ödüllü, çok okunan, sevilen hikâyelerimden biri.
Seviniyorum, “Cancan” şimdi başka yüreklere de konacak.

“Uç benim gökçe kuşum! Sonsuzluklar senin!     
Dilden dile uzan! Gönüller senin!
     Avuçtan avuca kon! Yaban eller, ırak yakın, seven eller senin!
     Ten kafesini kır! Serazat, delişmen ruhlar senin!
     Aşkla inle! Sevdayı dinle! Yüreğinle!
     Gönül kuşunu uçur! Hapsetme!
     Devletle! Sevgiyle! Muhabbetle!” (Yürekteki Kuş’tan)


Çağdaş Yazarlarımızdan Hikâyeler, Zambak Yayınları
Tel: 0212 410 50 60