Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Gençlerin dini hayattan uzaklaşmasının sebepleri -3-

Gençlerin dini hayattan uzaklaşmasının sebepleri -3-

Anne ve babalar küçük yaştan temel dîni esasları, çocuğun anlayacağı tarzda sevecen bir dille, bol misaller vererek anlatmalıdır. Önce ana temel kâideler işlenmeli, detaylar sonra yavaş yavaş öğretilmelidir. Ebeveynler bilhassa, iman ve inanç esaslarını evlatlarına bilinçle yerleştirmelidir. Bu konu için emek sarf etmelidir. Emeksiz, rahmet tecelli etmez. Bilinsin ki, yanlışlar çabucak yerleşirken, doğrular için uğraşmak gerekiyor. Çocukların küçük yaşlarında aldıkları mânevî eğitim, yâni inanç birikimleri onun hayâtındaki en önemli birikimlerdir. Bu okul tahsilinden daha ehemmiyetlidir. Zira çocuk, yetişkin birey olup da karşılaştığı olumlu-olumsuz her türlü hâdiseye, temelde âilesinden aldığı imâni düsturlarla göğüs gererek, tahammül gösterecektir.

İman öyle bir hazinedir ki, hayâtın tüm zorlukları iman ile aşılır. İman, bir hazinedir. Bu hazinenin verilmediği gençler, çok çabuk intihar derekelerine sürüklenebiliyorlar. Hayat, maddi tahsil ile değil, imanla kıymet kazanır. Tabi burada mânevi tahsilin önemi çıkıyor meydana. Orası ayrı bir mevzu, oraya girmiyoruz. Ama şunu söyleyelim ki, ebeveynler, çocuklarının hem kendilerine saygılı-sevgili olmalarını hem de dînini-vatanını, bayrağını seven kişiler olmasını istiyorlarsa, çocuklarını dîni yönden şuurlu yetişmeleri adına alın teri dökmeli, emek etmeliler. Aksi hüsrandır, üzüntülü bir âkıbettir.

Bugün genç, nasıl bir âilenin içine doğmuşsa ister istemez onun kabulleri, kendi kabulleri oluyor. Eğer âilenin dînî eğitimde menfî yaklaşımları olmuşsa, genç, âile dışında kendisine sunulan seçeneklere kayarak, yanlışlıkların kucağına düşebiliyor. Bilinmeli ki, her insan farklı bir dünyâdır. Çocuklar ebeveynlerinin aynısı olmuyor, ana-baba yalnızca aynalık yapıyor. İnsanların çoğu tarafından kabul görmeyen davranışların gerisinde, o davranışı oluşturucu etmenler vardır. Bu sebeple, çocuğun yanlış davranışları olduğunda, ebeveyn önce dönüp kendine bakmalıdır. Gençler genellikle, geleneklerden gelen taklitçi yâhut dayatılarak, zorla benimsetilmeye çalışılan dinî ritüellerden çok, kendi irâdeleriyle seçtiklerini tercih ediyorlar. Tabi bunun tersi olarak, mantıklı açıklamalarla, sevdirerek, samimi bir şekilde benimsetilen iman tezâhürlerinde zâten problem çıkmaz.

Âilenin yanı sıra, okullarda verilen din eğitiminin yeterliliği, vasfı, kalitesi de çok önemlidir. Eğitim kurumlarında verilen din eğitimi, çocuğun kafasındaki sorulara cevap oluyor mu? Adı Milli olan Milli eğitim, din eğitiminde ne kadar başarılı? Zira yetişen nesil ortada ve alarm veriyor. Hafta bir-iki saatlik din kültürü dersleri, neslimize ne kadar hitap ediyor? Öğretmenler bu konuda ne kadar samimi? Buralar ayrı bir problem…

Memleketimizde âilelerin yetişme düzeyi bellidir. Gençlerin dînî hayattan uzaklaşmasında, hem âilevî hem kurumsal bazda önemli sebepleri vardır. Ülkemizin eğitim sistemindeki inanç konusu senelerdir ihmaldir, ne yazık ki din derslerine, maddi dersler gibi ehemmiyet verilmemektedir. Okullara yalnızca din kültürü dersinin konmasıyla, bu iş bitmez,  bitirilemez. Neslimize eğitimin temel basamağı olan anaokullarından başlayarak, ilk-orta-lise hatta üniversite tahsil hayâtında tamâmiyle inancı esas alan bilgilerle, dersler verilmelidir. Biyoloji dersinden, matematiğe kadar, tüm yollar Allah Teâlâ’ya çıkmalı ki, gencin kafasında inancına dâir hiçbir şüphe ve tereddütte mahal kalmasın. Böyle olursa, gençler inançları bütün olarak yetişir. İnancı sağlam olan, hayâtın zorluklarının üstesinden azimle gelir. Kimse gençlerin, hayattaki en önemli yaşam enerjisi olan, imanlı ve inançlı olmasından korkmasın, ürkmesin, çekinmesin. Bunun sağlanması adına âcil çalışmaların yapılması elzemdir.

Sonuç olarak şunları diyelim; bu iç acıtıcı problemlerin bitirilmesi, bahsettiğimiz iç ve dış sebeplerin giderilmesiyle mümkündür. Bunun için de, en baş basamaktan başlayarak, son eğitim basamağına kadar şuurla, büyük bir idrakle, en ince detaylarına kadar düşünülmüş bir eğitim seferberliğiyle gençler dîne tekrar yaklaşabilirler. Dolayısıyla âilesinden, milli eğitimine, sivil toplum kuruluşlarına kadar çok yoğun çaba ve emek sarf edilmesi gerekiyor. Tabi bu çalışmalar, kısa sürede cevap alınacak şeyler değildir. Ancak hem kısa süreli hem uzun vâdede çözüm odaklı çalışılması şarttır.

Gerek âile gerekse okullarda inanç eğitiminin verilmesi, neslimiz ve dahi gençlerimiz için hayâtî öneme hâiz çalışmadır. Bilinçle, sevdirerek, nefret ettirmeden verilmesi, verilenlerin muhatapların yaş seviyesine indirgenmesi, kalıcı olması gibi faktörler, bu hayâtî çalışmada ehemmiyet arz eder. İnsan duygularıyla değerlidir. İnanç eğitimi duyguya hitap ettiği için çok kıymetlidir. Üzerine ne kadar çok düşülse yeridir. Gençlerin dîni değerlerden uzak yetiştirilmesi, onların geleceğini olumsuz etkiler. En ufacık bir olumsuzlukta –bugün olduğu gibi- hayâta küsmeye, cana kıymaya kadar işi götürür. İnanç, zorluklar karşısında insanın, yaşama tutunmasını temin eder. Birey, hayâtı ve karşılaştıklarını, o zamana kadar inandığı değerler doğrultusunda değerlendirir. Gençleri dinle barıştırmanın yolu, eğitimsel alanda mutlaka bulunmalı ve onlara ulaşılmalıdır. Hızla dijitalleşen çağda geleceğimizin teminâtı gençlerimizi, kaybetme gibi bir lüksümüz yoktur vesselam.

Hayırlı Cumâlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi