Filistin, Filistin Ah Filistin
İki hafta önce Hamas’ın başlattığı ‘Aksa Tufanı Harekâtı’ neticesi, Haydut, Kâtil, Katliamcı Devlet İsrâil’in saldırılarının ardı arkası kesilmiyor. Filistin karşıtı devletlerin eline iyi bir koz geçti. Uzun süredir besledikleri dehşetli emellerini gerçekleştirmek için her türlü acımasızlığı, hukuksuzluğu âdeta meşru görüyorlar. Yapmadıkları rezâlet kalmadı, yakıyorlar, yıkıyorlar, bombalıyorlar, öldürüyorlar. Her şey meşru onlara göre. Olamaz böyle bir çarpık anlayış!!!
İşte en son Gazze’de mâsum sivil yaralıların bulunduğu hastanenin bombalanması 500’e yakın Müslümanın ki çocuklar var çoğunlukta, artık Hâin İsrâil’in yaptıklarının en ileri boyutudur. Savaş suçu işlenmiştir. Bir de utanmadan yüzlü yüzlü hem İsrâil hem ABD, Hamas’ın veya diğer örgütlerin işidir, diye yalanlar söylüyorlar. Halbuki akşam açıklama yaptı daha bu başlangıç demişti. Düşünün dünyâyı bu yalancılar idâre ediyor. Bize de 15 Temmuz kalkışması için delil yok demişlerdi. Kilolar dolusu koli koli doküman gönderildi, adamlar yüzüne bile bakmadılar. Bunlar senaryo düzmeyi, yalan-yanlış algı oluşturup o yalan algıyı dünya kamuoyuna yaymayı çok iyi bilirler. Bu konuda profesyoneller. Sen o aşağılık işi ben yapmadım diye uğraşırken, millete anlatırken, onlar –Atı alan Üsküdar’ı geçiyor- misâli yeni katliamlarına devam edecekler. Bu arada seni yoracaklar, uğraştıracaklar, enerjini bitirecekler. Böylesi düzmeceler onların en iyi yaptıkları iştir.
Filistinliler yıllardır kendi topraklarında işgal altında yaşıyorlar. İnsanlık yönüyle sinek kadar değerleri olmayan gaspçı devlet İsrâil, kendi vatanlarında azınlık durumuna düşürdüğü Filistinlilere yapmadığı zulüm kalmadı, Evlerini yıktılar, Mescidi Aksa’ya ibâdet etmek niyetiyle gidenleri tartakladılar, yerlerde sürüklediler, karşı çıkanları hapislere doldurdular. Daha geçen hafta atlı polisler Cuma namazı kılanlara saldırdı, kimyasal muhtevâlı nerdeyse nefes aldırmayan iğrenç, lağım kokulu gaz bombaları sıktılar, plastik mermi kullandılar. Her zaman orantısız güç onların elindeydi. Zulüm, zulüm, zulüm… Ne yapsın insanlar. Vatanlarını ellerinden almışsın, evlerini başlarına yıkmışsın, hapse atmışsın, işkenceler etmişsin, öldürmüşsün. Eziyetin biri bin para peki, bu insanlar direnmesin mi? Öz topraklarını savunmasınlar mı? Vatanlarını sana âdeta; ‘Buyur, ben yiyemedim, al sen ye’ diyerek, altın tepside sana mı sunsunlar? Bu olabilir mi? Ondan sonra Hamas, terörist! Olmaz kardeşim. Teröristin âlâsı sensin. İsrâil öteden beri söyleriz Haydut Devlettir. Arkasında duran ABD ve AB ülkeleri de aynen onlar gibidir. Haydutu, teröristi besleyen aynen kendisi de öyledir. İşte bakın Fransa, Almanya, Hollanda Filistin için dayanışma gösterisi yapılmasını dahi güvenlik gerekçesiyle yasakladı.
Filistinli kardeşlerimiz azınlık durumuna düşürüldükleri kendi topraklarında işgal altında yaşıyorlar. Hatta azınlık haklarından dahi yararlanamıyorlar. Filistin topraklarında yaşanan bu zulümkar durumlar târihte eşi, benzeri görülmemiş, etnik temizlik harekâtıdır. Avrupalılar yıllarca Yahudilere eziyet ettiler, horladılar, istemediler, yaktılar sonunda topraklarından kovdular, Osmanlılar ise onlara iyilik ettiler hiçbir şekilde kötülük etmediler. Himâye ettiler, inançlarında serbest bıraktılar. Neticesi bu mu olmalıydı? Avrupa’dan kovulan Yahudiler Müslümanların topraklarını işgal ettiler, gün-gün, yıl-yıl işgal ettikleri alanlarını büyüttüler. Tamam da, onların Batı’dan kovulmasının bedelini neden Müslüman Filistinliler ödesin? Haydut Devlet İsrâil’in eğitim kurumlarında, küçücük çocuklara, son Filistinlinin o topraklardan gidene ve öldürülene kadar mücâdele edilmesi gerektiği ideali aşılanıyor. Yâni düşmanlık, yâni öldürme! Bu ne utanmazlık. Hakikaten dünyâyı karıştıran ,içi fitne-fücur dolu, insâniyet yoksunu bir millet bu Yahudiler.
Neden Baş Haydut Devlet, İsrâil’e en etkili uçak gemisini gönderiyor? Nerde insan hakları? Gücü yeten, gücü yetene… Hep mağdur ve mazlum Müslümanlar… Acı bir gerçek şu ki, Müslümanlar bırakın kendileriyle ilgili ufak meselelerine sâhip çıkmayı en mühim önemli meselelerde dâhi bir birlik rûhu gösteremiyorlar. Geçtiğimiz senelerde haydut İsrâil askerleri çamurlu postallarıyla, Mescidi Aksa’ya girmişti de, hiç ses çıkmamıştı. Kutsal Kitâbımız yakıldı yine hiç ses çıkmadı. Bu ne duyarsızlık!!! Müslüman insanlarda İslam şuuru, mümin bilinci kalmamış, ölü ruhlardan ses çıkmaz. Ruh öldü mü beden yaşasa ne kıymeti olur. Her şey ruh ile değer bulur. İşte Gazze’de katliam yapılıyor, ölü ruhlar titremiyor, hislenmiyor. Duyarsızlık hat safhada… Vahşet, dehşet icra ediliyor. Bu soykırımdır. Câmilerin, ibâdet yerlerinin, binâların, hastanelerin yıkılması, alt yapının çökertilmesi, savaş değil katliamdır. Elektrik yok, su yok, gıda yok, ilaç yok ama gözyaşı var, acı var, kan var, ölüm var. Kardeşlerimiz orada her çeşit zulüm altındayken canımız yanıyor, yüreğimiz kanıyor. Ve diyoruz ki Necip Fazıl gibi; ‘Yıkılasın İsrâil, enkâzını göreyim. Sana devlet diyenin yüzüne tüküreyim.’
Geçtiğimiz günlerde, haydut İsrâil, Filistin halkına yukarıdan bildiriler attı, şu şu belirtilen güzergâh üzerinden 24 saat içinde daha güvenli olan güney tarafa gidin, diye. Tabi 1.2 milyon insanın o kadar saatte geçmesi imkansız. Fakat hâin İsrâil yüz bin kişi gibi bir gurup oraya yönelmişlerken, üzerlerine bomba yağdırdı. Onlarca kişi şehid oldu. Şimdi bunların sözüne güvenilir mi? Bu istenen ve yapılan belli ki, kapsamlı bir tehcirdir. Gazze resmen abluka altındadır. Koca dünya buna seyircidir. 2 milyonu aşkın insan soykırım tehlikesiyle karşı karşıyadır. Filistin halkı on yıllardır bu tehdit altında yaşıyor. Günlerdir Gazze’ye binlerce ton bomba yağdırıldı. Hâin İsrâil, Filistin halkını tamâmen ortadan kaldırmak istiyor. Gazze’nin etrâfı âdeta kuşatıldı. Amerika’sı, İngiltere’si orada. Kimin için? İki milyonu aşkın Filistinli için. Çoluk-çocuk, kadın-yaşlı demeden acımasızca öldürüyorlar. İnsanları kendi topraklarından dışarıya çıkarmaya, o bölgeyi boşaltmaya zorluyorlar. Bu etnik temizliktir, bu soykırımdır, bu gasptır, bu hak ihlâlidir. Neredesiniz ey hümanist dünya!!!
Eli kanlı, Haydut İsrâil, savaş suçu işlemiştir ve işlemeye de devam ediyor. Gaspçı İsrâil’in Savunma Bakanı; tüm kuralları çiğneyeceğiz, derken, ABD Dış İşleri Bakanı, ‘Ben bir Yahudi’yim’, dedi. Dolayısıyla uluslararası hukuk, adâlet, diploması söylemleri, yerle bir olmuştur. Daha bunun ötesi yok. Bütün Batı İsrâil’in arkasında, İsrâil savaş hukûkuna riâyet etmiyor. İnsânî değerler yerlerde sürünüyor. Hamas ile Deaş benzetmesi yapılıyor. Hamas kendi ülkesini savunuyor, ne yapsınlar? Hem sonra Deaş’ı kim kurdu? Haydut devletin başı elbette ayni idealleri paylaşan diğer haydut devlet sâhip çıkıyor. ABD’ye asla güvenilmez. İslam ülkelerini perişan etti. Amerika, Taliban dedi, Afganistan’a girdi, hezimete uğradı çıkmak zorunda kaldı. Çıkarken orayı Taliban’a bıraktı. O zaman niye Taliban diye, Afganistan’ı perişan ettin. Saddam dedi, kimyasal silah var dedi, Irak’a girdi, yaktı yıktı. İslâm târihinin eserlerini yok etti, hazinelerimiz bir bir hafızan silindi. Sonra yanıldık, kimyasal silah yok dedi, bölge Sünni Iraktan, Şii İran’a teslim edildi. Sonra Sûriye’ye girdi. Deaş’ı kurdu ardından teröristlerle birlikte asıl hedef, Türkiye idi. Sayısız Müslümanları yurtlarından, yuvalarından etti. Amacına burada da erişemedi, Türkiye’nin güçlü müdahalesiyle karşılaştı. Her gittiği yere ABD kan, gözyaşı ve savaş götürdü. Kendine ve insanlığa yazık etti. Zulümle kim âbâd olmuş ki, bu dünyâda? Kahrolsun İsrâil ve bütün emperyalist güçler
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.