Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Fethi'nin FETHİ

Fethi'nin FETHİ

Hayatının merkezine haytalığı yerleştirmiş genç bir neslin meydana geldiği ve çoğaldığı bir dönemi yaşıyoruz bizler…


Kendi hayat anlayışlarında, yaşam tarzı adı altında “TARZAN”laşan, fenomenlerini, çizgilerini ve çizelgelerini “TARKAN”laşma planları ile, görüntülerini ve şekillerini imarda, imajsal formlarla insanlıktan kamuflaj edilmiş bir ruh yapısına bürünen nesil, meydana gelirken…
Bir tutam ot için yar’dan uçan, hayat hengamesinin tek mücadelesini, yar peşinde koşmaktan yana kullanan…
Ruhunda ki yavaşlamayı, arabaların kilometreleri, modelleri ve kadranlarında kaldığını gösteren söz dağarcıkları ile, motorlaşmış ve monotonlaşmış zihinlere sahip olan…
Takımların tahakkümüne mahkum olmuş, görsel spor faaliyetleri ile göbeklenen, sportmen olmayı, bedeninde ki baklava dilimleri ile sınırlandıran..
Bir nesli gördükçe, sesli düşünme gerekliliğim aklıma gelerek bu yazıyı kaleme almaya başlıyorum..
Umutsuzluğun penceresinden, ümit güvercinlerini seyre dalıyorum… Yüreğimin kıvrımlarına kazılmış kavramlarımı, kavgalarımı, yaralanmışlıklarımı ve kaybedişlerimin gölgesinde kazandığım şeylerin çetelesinde ufak tefek çizikler bırakıyorum..
Her şeyden öte hiçbir şeyin gölgesi vuruyor üzerime, üşüyorum…! Gözlerimle ağlamayı unutmuş olsam da, harflerimle ağlamayı ve harflerimle harpler yapmayı seviyorum…
Arsızlıklarımıza örsler indirerek, şehadet şerefiyle müşerref olan FETHİ Kardeşimizin, ardından hepimizin beynine bıraktığı siyah ÇELENK’le kendimize gelmemizi ifade edişini kaleme almak istiyorum…
Kalemi elime alıyorum, kelimeleri yerine koyamıyorum… Gözyaşlarımı döküyorum, hiçliğin boşluğuna…
Yüreğin varsa, yürekli değilsin…!
Yüreğin bir başkası için çarpmıyorsa, başkasının derdini kendi toprağına ekemiyorsan eğer..
Yürütemiyorsan, kalbindeki Bizans surlarına doğru, karadan kararlı gemiler…
İçinde viraneye dönüşmüşse, insanlık denilen köşkler…!
Kendini feda edemiyorsan, fetihler yapamazsın…
Sen FETHİ olamazsın…!

Sırra vakıf değilsen, sınırlar aşamazsın…!
Yürümüyorsan eğer, yollara yaklaşamazsın..
Yoksa bir derdin ve amacın
Birinin ayağına diken battığında, acımıyorsa ayağın..
Bencillik saraylarının burcunda dalgalanıyorsa sancağın..!
Sen FETHİ olamazsın..!
 
FETHİ OLMAK…!

Fıtratların fırtınalara tutulduğu bir zamanda…!
Elif olabilmektir… Efil Efil Esen Bir Elif…!

Ebrehe’nin filleri ve zamanın failleri saldırdığı zaman…
Cüssesinden ve cesedinden daha çok ruhunun gagasından, zulmete taşlar fırlatabilmektir..

Bir yetimin başına okşayabilmek…
Bir açın karnını doyurabilmek..
Bir insanın gözyaşına dokunabilmek..
Sıcacık yuvanı terk edip, bilmediğin diyarlara gidebilmektir…

FETHİ OLMAK..!

Firavunların karşısında dik durup
Korkusuzca Kızıl denize dalmak…
Taif’te taşlanıp..
Tarifsiz bir sabırla, insanların kurtuluşu için yalvarmak…!

Ve Sen Ey GÜZEL KARDEŞ..!

GÜL efendimize koşan, ümmet gülü…
İçimize sen olamayışın dikenlerini bıraktın…!
İçimizde tebessümünü, gözyaşları ile tefekküre bırakarak..!
İçimizdeki kütükleri ve kötülükleri yakarak… Gittin..

Şehadetin KUTLU OLSUN..!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ebubekir Mücevher Arşivi