Bravo AKP
Hem bilmek hem de bilmemek.
Bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayırdında olmak. Çeliştiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak.
Mantığa karşı mantığı kullanmak.
Ahlaka sahip çıktığını söylerken, ahlakı yadsımak.
Hem demokrasinin olanaksızlığına hem de Parti’nin demokrasinin koruyucusu olduğuna inanmak.
Unutulması gerekeni unutmak.
Gerekli olduğunda yeniden anımsamak.
Sonra yine yeniden unutuvermek.
Farkı ortaya koymak adına siyasete kalkışanların, çarkı ortaya koyarak öğüttükleri ve örgütlerini ayakta tuttukları sistemin adıdır.
“İkiyüzlülük, ikirciklilik, çift düşün, sisteme ayrı insana ayrı konuş.”
Kimi insanlar buna, siyasi derinlik, siyasi söylem zenginliği, ya da stratejik parti fizyolojisi diyebilir. Bunu demeleri bu söylem çeşitliliği ve çelişkileri için en güzel cevapları olur.
“Nabza göre şerbet” siyasetin ve siyasetçinin genelde takındığı tavırdır. Tahlilleri ile ihlal edip kürsüyü, sizin ihtiyaçlarınızı biliyoruz sloganlarıyla meydana çıkarlar.
Kahramanlık şiirleri ve şarkıları düzmeye başladılar.
SÜLEYMANŞAH Türbesi’ni, bir gece nakliyesi ile EŞME nahiyesine çektiler. Yandaş basının, kalem oynatıcıları, insan belleklerini lekeleyecek biçimde, bir gerçeğin üstünü kalemlerini kürek yaparak, kapatmaya başladılar.
Herkes bir noktasından, başarı ya da zafer diye tartışa dursun. Orada bulunan askerlerin tehdit altında olduğunu düşünerek, geri çekilmiş olmanın adını hadi zafer koyalım. Bu zaferde sizin olsun. Yerinde bir adım sayılsın örneğin, hükümetimizin yaptığı bu hareketi kalkıp ayakta alkışlayalım.
Ama bir kaçta soru soralım?
Kime karşı kazanıldı bu zafer?
İŞİD ya da diğer ismi ile DAİŞ isimli örgüte karşı mı?
Suriye’deki Zalim Esad rejimine karşı mı?
YPG/PYD Güçlerine mi karşı?
Bilmem nasıl cevap bulur bu sorular ama, cevabı bence şu..? Kaybedişimizin, yeniden derinliksiz sığ politikalarımızın zafersizliğinin zaferidir.
Beceriksizliğimizin, Dış Politikadaki saçmalıklarımızın, çevremizdeki meydana getirdiğimiz bütün sorunların, zaferi hatta alkışlanması gereken başarısıdır.
Başımıza çuval geçirmiş, Amerikan askerlerini görmüşken?
Sınırda tehdit altında, İŞİD’den askerlerimizi kurtarmışken..? Hangi güç bize zincir vuracakmış şaşarım, diye kükreyebilmenin zaferidir.
Ağzı yüzü kan içinde gelip, işte dövdüm diye övünen bir çocuğun şirin, dayak yemişliğinin zaferi ve başarısıdır.
HÜKÜMETİN, hüküm edemediğini, sadece ahkam kestiğini en güzel anlatabilmesinin başarısı ve zaferidir.
Şam’da öğle namazı kılmayı hayal ederken…
Aksaray’ın damından, nakliye kamyonunun yerini Alkışlayabilmenin başarısıdır.
Kısaca;
Mantığa karşı mantık oluşturarak, toplumu mantıksızlaştırabilmenin başarısı, bilinçleri köreltebilmenin başarıdır.
“Bravo AKP.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.