Farklı bir duygu rengi
Mesafe, zaman, ruhun hudutları yoktur. Hızla başka dünyaları yakalamak istersiniz.
Maddî bir vasıtasınız bulunur; üzerine, içine binersiniz yahut tam aksi, o size egemendir, aslında altında kalırsınız.
Frensiz, son sürat, ne kadar da hızlı(!)âlemi geçersiniz.
Tüm gölgeler, karaltılar, boyu uzayıp, varlık sanılanlar geride kalır.
Bir an evvel nihaî noktaya erişmek istersiniz fark etmeden. Yükselme, tökezleme, yuvarlanış, düşme.
Ah bu nereye uyandığımızı bilmediğimiz hazin düşüşler; dipsiz karanlıkları, yer altını öptüğümüz rüyaların sonu ne fecidir.
Fakat bazen farklı bir duygu bize eşlik eder. Yoğundur, güçlüdür, alışageldik dünya verileriyle ondan kurtulamazsınız.
Nadirdir ama yakalar, peşinizi kolay bırakmaz.
Hiçbir ıstırabınız yoktur. Fevkalâde mutlusunuzdur.
Niyetiniz ne intihar, ne de ölüm, ne de başka bir sondur.
Duygular infilak etmiştir. Öyle bir güzellik hissi çarpar ki, garip bir sarhoşlukla mesela denizin üstünde yürüyebileceğinizi sanırsınız.
Ayırt edemez, ölçüp biçemezsiniz.
Göklerle buluşan nehirlerle sonsuza karışırsınız.
Uçurumdan atlarsanız söz gelimi, size bir şeycikler olmaz. Uçabilirsiniz, aşabilirsiniz, muktedir hâkimsiniz. Masal kahramanları gibisiniz.
Tuhaf bir durumda; hiçbir şey tarafından engellenemeyeceğiniz, durdurulamayacağınız kanaatine varırsınız.
Araç kanalıyla / kanadıyla, bazı ilaçların uyuşturması sonucuyla ya da herhangi bir spor dalının husule getirdiği hissiyat sebebinden, çok ayrı bir olgudur anlatmak istediğim.
Zannederim biraz maneviyat kaynaklı. İçine yarış, rekabet, enaniyet duygularının fazla bulaşmadığı.
Hiçbir menfi ihtimalin, tehlikenin hatıra gelmediği; aklın, kontrol noktalarının kenara itildiği; tüm mevcudiyete dâhil olma, bütünleşme, güçlü bir ortaklık iştirak veya sevme duygusu.
Kollarınız uzamıştır, evreni kucaklayabilirsiniz.
İnsan değilsinizdir belki, ne idüğü belirsiz bir varlıksınızdır.
Ya da sınırlarınız belli değildir, nerede başlar, nereye gider, nerde biter, müphemdir. Düşünmezsiniz.
Hürsünüzdür. Bu çekim, cazibe alanı neden kaynaklanır?
Sema, güneş mi çeker. Rehberiniz kimdir?
Ruhun iştiyakı, arzusudur, susuzluğudur muhtemelen.
Kurguyla gerçek; maddî ve manevî hisler birbirine dolaşır. Hasar, zarar, Hesap hatırlanmaz.
Akıl son derece iticidir, duygularsa şahane. Kendimizde değilizdir.
Böyle bir hissiyatın pençesindeyken; eyleminiz, sonuçları ne olur bilemem.
Sorumluluk ne kadardır. Delilik, sarhoşluk hangi noktalara uzanır.
Bereket uzun sürmez. Bir “Dur” diyen, mâni olan bulunur.
Akıl, dünyevî hayat görünürde ellerimizden tutar. Bizi bağrına basar.
Yer çekimi diye bir vakıa vardır. Ayaklarımız toprağa basar.
Hâlden hâle, renkten renge geçeriz şu dünyada.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.