Düşünmek için
Yeni miladi yılın bu ilk yazısına yıllardır nasipsiz bir güruh tarafından devam ettirilmeye çalışılan sapkınlığa karşı Müslümanların Allah (cc) Rasulü’nün (sav) sahih sünnet ve hadislerine sahip çıkışlarını görmezden gelenlere rağmen bir kez daha düşünmek için hatırlatmalarda bulunalım diye yine hadisi şeriflerle başlayalım istedik.
Hz. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor:
Dünyada dört sınıf insan vardır;
1.) Allah’ın (cc) kendisine mal, rızık ve ilim verdiği bir kul ki, kul bu nimet içerisinde yolunu Rabbi vasıtasıyla bulur. Müslümanlarla ve akrabalarıyla irtibatını kesmez o verilen nimette Allah’ın (cc) hakkı ne ise onu da bilir ve gereğini yerine getirir. Bu kul Allah (cc) katında en üstün derecededir.
2.) Yine bir kul ki Allah (cc) ona ilim vermiş mal vermemiştir. Bu kulun niyeti doğrudur ve şöyle der: Eğer malım olsaydı falanın yaptığı gibi yapardım der işte o niyetine göre karşılık görür. Önceki kimse ile sevapta eşittirler.
3.) Yine bir kul ki Allah (cc) kendisine rızık vermiş fakat ilim vermemiştir. İlim ve bilgisizlik yüzünden malını dengesiz biçimde harcar, Rabbine karşı sorumluluk bilinci duymaz akrabası ve Müslümanlarla alakasını keser ve o malda Allah’ın (cc) hakkını da yerine getirmez. Bu kimse en kötü durumdadır.
4.) Yine bir kul daha vardır ki; Allah (cc) kendisine ne mal ne de ilim vermiştir. Bu kimse de şöyle der; Eğer malım olsaydı ben de falan kimse gibi o malı kötü yollarda harcardım. O da niyetine göre karşılık görür her ikisinin de günahı eşittir.
Geçen yıl geçti gitti. Şimdi önümüzde Allah (cc) ın lütfu ile yaşayacağımız bir yıl daha var.
Bu yeni yılda Hz. Rasulullah’ın (sav) yukarıdaki hadisi şerifi doğrultusunda ne göre yapmamız gerekenleri bir kez daha düşünmemiz gerekiyor.
Düşünmediğimiz için hata düşünmeye bile fırsat bulamadığımız bir hayatı yaşamaya mahkûm edildiğimiz için bu halde olduğumuzu idrak etmemiz gerekiyor.
Hâlbuki bizim inancımıza göre Müslüman zamanın şekillendirdiği bir kişi değil, zamanı ve mekânı şekillendiren kişi olmalıydı.
Şimdi dönün bakın içinde yaşadığınız hayatı daha da karmaşık hale getiren şehirlerde benim diyebileceğiniz kaç kurum var İslami anlayışta?
Müslümanlar olarak hayatın her safhasında emrolunduğumuz gibi davranan kişiler olacaktık ya.
Yani İnandığını yaşayan, yaşadığına inanan Müslümanlar olarak göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen kişiler olmalıydık.
Olduk mu veya olabildik mi?
Müslümanlar olarak inancımızın hayata yansıması olarak dostumuzu ve düşmanımızı tanıyan ve bilen kişiler olup dostuna dostlukla düşmanına adaletle davranan kişiler olacaktık ya.
Veya daha açıkçası bugün dost olduğuna yarında dost olan, bugün düşman olduğuna yarında düşman olan kişiler olarak bir duruş ortaya koymalıydık.
Koyduk mu veya koyabildik mi?
Bu sorulara evet diyenlere ne mutlu.
Yapmaya gayret ediyoruz diyenlere de Allah (cc) dostlarından Bâyezîd-i Bistâmî’nin (rha) her müminin vazifesi olduğunu açıkladığı hususları bir kez daha hatırlatıyoruz:
1) Farzları eda, nafilelere gayret.
2) Haramlardan ve şüphelilerden kaçınmak.
3) Allah (cc) için tevazu göstermek.
4) Din kardeşlerine yük olmayıp bilâkis onların yüklerini hafifletmek.
5) İyi kötü, herkese karşı dürüst davranmak, nasihat etmek.
6) Allah(cc) dan kendisi ve Ümmet-i Muhammed için mağfiret talep etmek.
7) Her hususta Allah (cc) ın rızasını istemek.
8) Öfkeyi, kibri ve haddi aşmayı terk etmek.
9) Tartışma ve kabalığı bırakıp zarif bir mümin olmak.
10) Kendi kendine; “Ölüme hazırlan” diye nasihat etmek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.