Disiplin-3- Çocukların Dünyasına Girerek Davranış Değerlendirmesi Yapın
Kıymetli ebeveynler, anne ve babalar olarak başkasına kızıp hırsımızı çocuklardan çıkarmayalım. Bilindiği üzere bu çok yapılan yanlış bir disiplin çeşididir. Zaten çocuklar bunu çok çabuk anlayabiliyorlar. Unutmayalım, çocuklar bizim sandığımızdan daha akıllıdırlar. Onlara lütfen güzel modeller olalım. Eğer biz büyükler onlara iyi örneklikler teşkil etsek, uyarılara veya nasihatlere gerek bile kalmayacaktır.
Bunların yanı sıra ebeveynler çocuğun dünyasına girerek davranış değerlendirmesi yapmalılar. Çocuğun gözüyle hatalı davranışı değerlendirmek gerekir. Burada niyet de önemlidir. Çocuk iyi niyetle bir şey yapmak isteyipte sonuç, anne ve babasının kızabileceği bir duruma gelmiş olabilir. İstemeden olan bir şey için kızmak, azarlamak kolaycılıktır. Hem belki bu arada bir büyük olarak haksızlık da yapmış olabilirsiniz. Bunun neticesinde çocuğunuzun size olan saygısı ve güveni azalabileceği gibi saldırgan da olabilir. Belki de çocuk bütün iyi niyetiyle ortaya koyduğu o davranışı bir daha yapma cesaretini kendinde bulamayacaktır. Devamlı kızma ve azarlanma çocuğu korkak ve ürkek yapar. Bu sebeple, niyete bakmadan çocuğu hemen yargılamayalım. Anne ve babalar böyle yaparlarsa çocuğun vicdan potansiyelini geliştirmiş olurlar.
Eğer çocuğa bir uyarı yapılacaksa veya kızılacaksa çocuğun şahsına değil davranış şekline tepkimizi belirtmeliyiz. Burada önemli olan, hatalı davranışı hazırlayan sebeplere yâni asıl kaynağa inerek sıkıntıyı yok etmeye çalışmaktır. Evlatlarımıza, neyi, neden yapmamaları gerektiğinde, sebeplerini izah ederek, açıklamalarda bulunmamız daha uygun olur. Bu şekilde ki bir hareket tarzı evlatlarımızın akıllarını kullanan kişiler olmasını temin eder. Ayrıca problem teşkil eden davranıştan sonra, etkilerini göstererek çocuğu pişman olmaya yöneltmek de gerekir. Sonrada olumsuz davranışın sonucuna katlanmak durumunda olduğu bütün netliğiyle önüne konmalıdır. Zararın farkında olan çocukta, vicdânî özellik gelişir, sorumluluğunun bilincinde olarak hareket eder. Bir daha ayni hataya düşmemeye çalışır. Olursa da ne yapalım, bu hayatın sonu değildir. Hatalar yapıla yapıla doğruya ulaşılır. Her hata, çocuk için bir deneyimdir. Yeni doğrular edinmeye basamak teşkil eder. Yeter ki ebeveynler olarak sabır edelim.
Hem sonra her çocuğun bir anlama eşiği vardır. Bazı çocuklar ne söylemek istediğimizi bir bakışta anlarlar. Bazıları da kızarak veya cezâlandırarak. Burada önemli olan anlama eşiğini mümkün olduğunca düşük tutabilmektir. Ebeveynler çocuğa yaptıkları uyarıların hemen anlaşılmasını istiyorlar. Her şeye kızarak, bağırarak yaptırmak istersek çocuğun ar perdesini yırtılır. Böylece çocuğun anlama eşiğini de yükseltmiş oluruz. Neticede ailelerin hep şikâyet ettikleri laftan anlamayan çocuklar ortaya çıkmış olur. Buna sebep ana ve babaların sabırsız davranışlarıdır. Yanlış bir davranışta hemen kızıp bağıracağımıza sabırlı davranışla sonuca ulaşmak iki taraf içinde daha güzel olanıdır. Çocukların anlama eşiğini yükseltmemek için ana-babaların sabırlı olmaları şarttır.
Söylenecek şeyin zamanlaması da üzerinde durulması gereken başka bir husustur. Sıkıntılı zamanlarda problemler giderilmez. Uygun zaman ve zemini yakalayıp söylemek gerekir. Sıkıntıların konuşabilmesi için ortamın müsâit hâle gelmesi şarttır.
Disiplinde çocukların hatalarını yüzlerine vurmamak, onu başkalarının önünde hele de arkadaşlarının önünde rencide etmemek hususuna da dikkat edilmesi gereken bir konudur. Zira bütün insanlar fıtratları gereği hatalarının başkalarının yanında söylenmesinden hoşlanmazlar. Hele de hakaret etmek, lânet etmek, küfürlü sözler konuşmak hiç tasvip edilmez. Bunlardan çocuğun karakteri menfi etkilenir, dengesi ve psikolojisi bozulur. Böylesi durumlara, her çocuk tepki gösterir. Hataların çirkin sözlerle, yüze vurarak yapılması hâlinde çocukta ters etkiler oluşturur. Kimi çocuk hatayı cesâretle kasten tekrar işler. Kimi çocuk anne ve babasına olan saygısını kaybeder, çeşitli taşkın davranışlar sergiler. Siz empati yaparak çocuğun yerine kendinizi koyun, hoşlanır mısınız? Böylesi davranışlardan. Öyleyse bize hoş gelmeyen davranışı niçin biz gözümüzün nuru çocuklarımıza yapalım?
Onların hatalarını uyarırken de çok laf, söz etmeden dozajını aşmadan söylemeliyiz. Çocuğa bezginlik verecek derecede fazla söz kalabalığından kaçınarak, az, öz şeyler söylenmeli. Aksi takdirde etkisi olmaz. Hatalı davranışa öfkeliyseniz, kızgınsanız veya çocuğa kırgınsanız her ne haldeyseniz duygularınızı karşınızdakine mutlaka belirtin. Sonra kısa bir süre sessiz kalarak onu kendi hisleriyle baş başa bırakın. Bu süre sizin daha iyi anlaşılmanızı sağlayacaktır. Sessizliği bozarken, çocuğunuzun değil davranışının yanlış olduğunu söyleyin. Çünkü çocuklarımız iyidirler. Burada asıl olan çocuklarımız değil, davranışlarının hatalı olmasıdır. O zaman elbirliğiyle karşılıklı anlayış içinde o menfi davranışı düzeltmeye çalışmalıdır.
Hayırla kalın efendim.
Eğer çocuğa bir uyarı yapılacaksa veya kızılacaksa çocuğun şahsına değil davranış şekline tepkimizi belirtmeliyiz. Burada önemli olan, hatalı davranışı hazırlayan sebeplere yâni asıl kaynağa inerek sıkıntıyı yok etmeye çalışmaktır. Evlatlarımıza, neyi, neden yapmamaları gerektiğinde, sebeplerini izah ederek, açıklamalarda bulunmamız daha uygun olur. Bu şekilde ki bir hareket tarzı evlatlarımızın akıllarını kullanan kişiler olmasını temin eder. Ayrıca problem teşkil eden davranıştan sonra, etkilerini göstererek çocuğu pişman olmaya yöneltmek de gerekir. Sonrada olumsuz davranışın sonucuna katlanmak durumunda olduğu bütün netliğiyle önüne konmalıdır. Zararın farkında olan çocukta, vicdânî özellik gelişir, sorumluluğunun bilincinde olarak hareket eder. Bir daha ayni hataya düşmemeye çalışır. Olursa da ne yapalım, bu hayatın sonu değildir. Hatalar yapıla yapıla doğruya ulaşılır. Her hata, çocuk için bir deneyimdir. Yeni doğrular edinmeye basamak teşkil eder. Yeter ki ebeveynler olarak sabır edelim.
Hem sonra her çocuğun bir anlama eşiği vardır. Bazı çocuklar ne söylemek istediğimizi bir bakışta anlarlar. Bazıları da kızarak veya cezâlandırarak. Burada önemli olan anlama eşiğini mümkün olduğunca düşük tutabilmektir. Ebeveynler çocuğa yaptıkları uyarıların hemen anlaşılmasını istiyorlar. Her şeye kızarak, bağırarak yaptırmak istersek çocuğun ar perdesini yırtılır. Böylece çocuğun anlama eşiğini de yükseltmiş oluruz. Neticede ailelerin hep şikâyet ettikleri laftan anlamayan çocuklar ortaya çıkmış olur. Buna sebep ana ve babaların sabırsız davranışlarıdır. Yanlış bir davranışta hemen kızıp bağıracağımıza sabırlı davranışla sonuca ulaşmak iki taraf içinde daha güzel olanıdır. Çocukların anlama eşiğini yükseltmemek için ana-babaların sabırlı olmaları şarttır.
Söylenecek şeyin zamanlaması da üzerinde durulması gereken başka bir husustur. Sıkıntılı zamanlarda problemler giderilmez. Uygun zaman ve zemini yakalayıp söylemek gerekir. Sıkıntıların konuşabilmesi için ortamın müsâit hâle gelmesi şarttır.
Disiplinde çocukların hatalarını yüzlerine vurmamak, onu başkalarının önünde hele de arkadaşlarının önünde rencide etmemek hususuna da dikkat edilmesi gereken bir konudur. Zira bütün insanlar fıtratları gereği hatalarının başkalarının yanında söylenmesinden hoşlanmazlar. Hele de hakaret etmek, lânet etmek, küfürlü sözler konuşmak hiç tasvip edilmez. Bunlardan çocuğun karakteri menfi etkilenir, dengesi ve psikolojisi bozulur. Böylesi durumlara, her çocuk tepki gösterir. Hataların çirkin sözlerle, yüze vurarak yapılması hâlinde çocukta ters etkiler oluşturur. Kimi çocuk hatayı cesâretle kasten tekrar işler. Kimi çocuk anne ve babasına olan saygısını kaybeder, çeşitli taşkın davranışlar sergiler. Siz empati yaparak çocuğun yerine kendinizi koyun, hoşlanır mısınız? Böylesi davranışlardan. Öyleyse bize hoş gelmeyen davranışı niçin biz gözümüzün nuru çocuklarımıza yapalım?
Onların hatalarını uyarırken de çok laf, söz etmeden dozajını aşmadan söylemeliyiz. Çocuğa bezginlik verecek derecede fazla söz kalabalığından kaçınarak, az, öz şeyler söylenmeli. Aksi takdirde etkisi olmaz. Hatalı davranışa öfkeliyseniz, kızgınsanız veya çocuğa kırgınsanız her ne haldeyseniz duygularınızı karşınızdakine mutlaka belirtin. Sonra kısa bir süre sessiz kalarak onu kendi hisleriyle baş başa bırakın. Bu süre sizin daha iyi anlaşılmanızı sağlayacaktır. Sessizliği bozarken, çocuğunuzun değil davranışının yanlış olduğunu söyleyin. Çünkü çocuklarımız iyidirler. Burada asıl olan çocuklarımız değil, davranışlarının hatalı olmasıdır. O zaman elbirliğiyle karşılıklı anlayış içinde o menfi davranışı düzeltmeye çalışmalıdır.
Hayırla kalın efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.