Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

CESARET DENİLEN DURUM

CESARET DENİLEN DURUM

Türkiye’de siyasetçilerin uçakta, Cuma namazı çıkışında veya parlamentoda yaptıkları konuşmalarla gündemi belirledikleri veya değiştirdikleri olağan şeyler olarak kabul edilirken şimdilerde mafya siyaset gazeteci videoları gündem oluşturmaya başlamıştı.

Son 2 güne kadar her şey kendi mecrasında böylece devam edip giderken 1,5 yıldır yaşadığımız virüs korkusundan daha fazla korku oluşturan ve milyonlarca kez izlenerek rekorlar kıran mafya, siyaset, ticaret ağırlıklı açıklama ve video görüntülerini bile gölgede bırakan üzerine tam anlamı ile bomba etkisi oluşturan bir video gündemi tam anlamı ile alt üst etti.

Daha düne kadar milliyetçi muhafazakâr siyasetin propaganda elemanı olarak meydanlarda mitingler düzenlediği için abi, kardeş olarak görülen bir kişinin bu günlerde mafya elemanı ve karanlık ilişkiler içindeki bir hain olarak yaftalanmasının seyredildiği bu ülkede cesaret ile ihanet tartışmaları yapılırken bir anda gündem değişiverdi.

Gündemi değiştiren ve görüldüğü kadarıyla yeni internet fenomeni olmaya aday olan kişi Şanlıurfa ili Viranşehir ilçesi Cumhuriyet Savcısı Eyüp Akbulut’tur.

Yayınladığı video da sözlerine çok iddialı bir şekilde “biliyorum ki bu açıklamamdan dolayı işimden olacağım”. Açıklaması ile başlayan savcı Akbulut hukuk adına hukukta yapılan hukuksuzluklar anlattığı ve “bu günlerde yani pandemi nedeniyle uygulanan bu yasaklar hukuka aykırıdır.” diyerek devam ettiği açıklamalarında dikkatleri en başta değiştirilme ve hatta yeniden yapılması hazırlıklarından bahsedilen bu günlerde tekrar Anayasa hükümlerine çekiyor.

Aslında savcı doğruları söylüyor ve daha önce de başkaları tarafından söylenen doğruları tekrarlıyor. 

Bu günlerde hepimizin bir şekilde rahatsızlığımız belirttiğimiz hatta zaman zaman farklı ortamlarda dillendirdiğimiz virüs pandemisi yasakları Anayasa'nın 13. maddesine aykırıdır ve genelgeyle, tebliğ ile veya sözle yasak konulamaz.

Mesela en başta Sokağa çıkma yasağı olmak üzere ülke içi seyahat yasaklamaları bir bakanlığın genelgeleriyle konulamaz, seyahat özgürlüğü böyle kısıtlanamaz. 

"Yargıda da çok büyük tuhaflıklar oluyor" diyen Viranşehir Cumhuriyet Savcısı Eyüp Akbulut’un diğer konulardaki açıklamaları da gerçek mi? 

Peki, gerçekten yargıdaki tuhaflıklar nelerdir veya yargıda gerçekten çifte standart var mı? Ya da Cumhuriyet Savcısı'nın isyanını dile getirdiği devletin ve milletin genelgelerle yönetiminin hukuktaki çifte standart olduğunu sadece Savcı Akbulut’ mu dile getirdi?

Türkiye’deki mafya, siyaset, ticaret ilişkilerini ve bunun sorgulanmasını sadece Savcı Akbulut’ mu yaptı ki bu defa geçmişten farklı olarak bu derece ses getirdi ve toplumun büyük bir kesiminde yankı buldu?

Ya da daha açık bir ifade işle görevden alınacağını yani meslekten atılacağını ifade eden Savcı Akbulut gerçekten cesur yürek birisi mi?

Yoksa hemen birilerinin saldırıya geçerek suçladığı gibi vatan millet düşmanı hain ve Fetö mensubu birisi mi?

Bütün bunları önümüzdeki süreçte yaşayarak görüp öğreneceğiz elbette.

Çünkü Türkiye’de gündem yeniden değiştirilinceye kadar daha bir müddet bu konu konuşulacak.

Biz cesaret denilen şeyin kayıtsız şartsız itaatten farklı olduğunu ifade eden bir fıkra ile bitirelim.

Dost ve müttefik bir ülkede silahlı kuvvetlerin genel tatbikatı sırasında kara birliklerinin tatbikat komutanı kendi kıtasından bir asker çağırır. Asker:

-"Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş.

Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tank komutanına da askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. Asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve tank tarafından ezilerek şehit edilmiş. 

Sonra da komutan diğer komutanlara dönerek:

-"İşte cesaret bu dur" demiş.

Sıra hava birliklerinin komutanına gelince o komutanda bir asker çağırır ve asker:

-"Emret komutanım" diyerek komutanının yanında yerini alır.

Komutan askere helikoptere binmesini emreder, askerin helikoptere binmesi ve havalanması bir olduktan sonra komutan askere helikopterden aşağıya paraşütsüz atlamasını emredince, asker de emre itaat ederek yere atlar. Paraşütü olmayan asker bir anda yere çakılmış ve can vermiştir. Havacıların komutanı da diğer komutanlara dönerek: 

-"İşte cesaret bu dur" der.

Sıra deniz birliklerinin komutanına gelmiştir.

Deniz birliklerinden sorumlu tatbikat komutanı da deniz piyadelerinden bir askerini çağırınca o asker de komutanının önünde çakı gibi hazır ola geçer ve

-"Emret komutanım" deyince komutan askere;

-"Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma" diye bir emir veriri.

Diğer birlik komutanları deniz piyadesinin önceki askerlerde olduğu gibi bu emre kayıtsız şartsız itaat etmesini beklerken beklenmedik bir şey olur ve asker komutanına;

-"Hadi lan" deyiverir.

Bunun üzerine deniz birliklerinin komutanı diğer birliklerin komutanlarına dönerek:

-"İşte asıl cesaret bu der" der.

Fıkra bu ya yine de asıl cesaretin ülkede yaşanan zulümlere, keyfi zamlara, yolsuzluklara, haksızlıklara katlanarak yavaş yavaş ölüp yok olmak değil, milletin düzenini bozup, kendi bozuk düzenlerini kurmaya çalışanlara "HADİ LAN" diyebilmek olduğuna inanıyor ve Viranşehir Cumhuriyet Savcısı Eyüp Akbulut’un açıklamalarının ilk olması sebebiyle çok önemsiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi