Başörtüsü ve Toplumsal Uzlaşı
Uzun süredir siz değerli okuyucularıma aktaracağım bilgiler öyle yoğunlaştı ki hangi konuyu ne zaman yetiştireceğim diye hayıflanıyorum. Şu kısa sürede sizlere aktarmam gereken kadınlara ait birçok faaliyet oldu. Duyurmakta zamanlama açısından zorlandım doğrusu. Bu arada bayram tatili girdi. Gazete o sürede yayınlanmıyor, biliyorsunuz. Bir de benim mail’de bir problem vardı. Bayram öncesi birçok yazım yayınlanamadı. İnşaallah bundan sonra bir aksaklık olmaz. Bu sebeple bazı haberleri biraz geç duyacaksınız, ne yapalım. Şimdiden affola.
Efendim geçen haftalarda; Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) tarafından Metropoll Araştırma Şirketi’ne ‘Başörtüsü ve Toplumsal Uzlaşı’ bağlamında, ‘Başörtüsü yasağının Kadınların Eğitim ve İş Hayâtına Etkisi’ konusunda bir anket düzenlendi. Başkanlığını Prof. Dr. İhsan DAĞI, Prof. Dr. Özer SENCAR, Dr. Sıtkı YILDIZ, Dr. Vahap COŞKUN’un yaptığı anket sonuçları, düzenlenen bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.
Anket sonuçlarına göre; Başörtüsü toplumda bir sorun teşkil etmiyor. Asıl sorunun siyâsetten kaynaklandığı belirtiliyor. Hatta bu konunun siyâsi çevrelerce rahatlıkla kullanıldığının herkesin farkında olması gerektiğine dâir fikirlere, Prof. Dr. Doğu ERGİL; ‘Başörtüsü meselesi siyâsilerce cephane olarak kullanılmamalı’ diye de ikazda bulunurken, ‘Kentte okumak, çalışmak isteyen kadına getirilen kısıtlamalar aslında laik toplum beklentisine ihânettir.’ Diyor haklı olarak.
TİKAD Başkanı Sayın Nilüfer BULUT’sa toplantıda yaptığı konuşmada; ‘Kadın sorununun Başörtüsü parantezine sıkıştırılmasının, hatalı bir yaklaşım olarak gördüklerini’ belirtirken ‘Başörtülü olsun olmasın kadınların birbirleriyle sorunları olmadığını’ vurguladı. ‘Sorun Başörtüsünde değil. Başörtüsü üzerinden kendilerine dindar ya da gelenekçi denenlerle, laik-modern olarak nitelendirilenlerin arasındaki iktidar micâdelesidir.’ Açıklamalarında bulundu. Devamla; ‘Cumhûriyet kadınını, hak ettiği noktaya taşımak istiyorsak, Başörtüsünden dolayı asla ve asla kadınlarımızı eve hapsedip onları ötekileştirmeden toplumda ve iş hayâtında varlık göstermelerini sağlamalıyız.’ Dedi ve ‘Konunun çözümü noktasında tüm siyâsi parti liderlerini ziyâret ederek görüş alışverişlerinde bulunacaklarını’ belirtti.
Bu faydalı anketin sonucunda; halkımızın Başörtü hususunda, yaygın bir uzlaşı ve geniş bir hoşgörü içinde olduğu ortaya çıkmış oldu. Ayni zamanda, Başı örtülü olmayanların eğitim müesseselerinde ve kamusal alanda Başörtülü kesime bir ayrıcalık yapılmasını uygun bulmadıkları gerçeği, çok net olarak açıklandı. Geleneksel olarak başlarını örtenlerle toplumun zâten bir sorunu yok. Asıl sorun bilinçli olarak inançları gereği başlarını örtenler, problem konusu. Onlarda toplumu değil bazı çıkar çevrelerini ve aşırı laik çevreleri rahatsız ediyor. Bu konuya Prof. İhsan Dağı’nın şu yorumu ışık tutar mâhiyette, Sayın DAĞI diyor ki; ‘Evdeki, fabrikadaki başörtülünün bir sorunu yok. Sorun kentli, eğitimli, meslek sâhibi yâni başörtülü modern kesimin sorunu.’
Araştırma bulguları, kadınların büyük bir kısmının aile, eş veya çevre baskısı sebebiyle başlarını örttüklerini yalanlıyor. Kadınların % 77’si başörtüsünün kendi tercihleri olduğunu belirtiyor. Başını örtenlerin % 85’i örtülerini ‘Türban’ değil ‘Başörtüsü’ olarak nitelendiriyor. % 70 örtünme kararını, kendilerinin verdiklerini söylüyor. Başını örtenlerin % 55’i yasaktan dolayı kısıtlandığını düşünüyor. Ankette, baş örtmenin eğitim ve iş hayâtındaki olumsuz etkileri de araştırılmış. Buna göre hâlen memur olarak çalışıp dışarıda başlarını örtenlerin % 92,5’i, Başörtülü üniversite mezunlarının ise % 83’ü yasaktan dolayı haksızlığa uğramışlar. Başörtülülerin % 87’si mevcut kıyâfetleriyle devlette çalışmak istiyor.Özel sektörde Başörtülü bayanların çalışmasından rahatsızlık duymayacaklarını söyleyenler % 92’yi oluşturuyor. Yine toplumun % 73’ü bazı özel işyerlerinde uygulanan yasağı doğru bulmuyor ve toplumun % 75’si kamuda çalışan kadınların isterlerse örtünebileceklerini ifâde ediyorlar. Başı açık kadınların % 87’si başörtülülerin kariyer sâhibi olmasından şikâyetçi olmadıklarını ve yine başı açık olanların % 88’i başörtülü kadınların kendileriyle eşit vatandaşlar olduklarını düşünüyor.
Anketin bir diğer sonuçları ise şöyle: Üniversitelerde Başörtüsü yasaklansın mı? Sorusuna % 78,2 ‘Serbest olmalı’ cevâbını veriyor. Devamla, Üniversitelerde Başörtüsü yasağının kalkması, başı açıklar üzerinde bir baskı oluşturur mu? Sorusuna başı açık öğrencilerin değerlendirmelerinde; ‘Hayır, benim üzerimde onların örtünmesi bir baskı oluşturmaz.’ Diyenlerin oranı % 70,3. Yine kamuda çalışan Başörtülüler için ne dersiniz? Sorusuna: % 74,7 ‘İsteyen örtebilir’, diyor.
Ankete katılan katılımcıların % 78’i, Kadınların örtünüp örtünmeme meselesinin kendi tercihlerine bırakılması gerektiği düşüncesindeler. Anketin en ilginç bölümününse şu yüzdeler oluşturuyor: Eşleri Başörtülü olan erkeklerin % 53’ü eşinin başını açarak çalışmasına izin verebileceğini söylüyor. Erkeklerin % 70’i başlarını örten kadınların eğitimlerini bırakmasından üzüntü duyduklarını ifâde ediyorlar.
TİKAD’ın 26 ilde 3 bin 52 birey ile gerçekleştirdiği bu araştırma sonucu toplumda olmayan veya suni bir şekilde olması için zemin hazırlanan ‘Başörtü Düşmanlığı’nın bulunmadığını açıkça göstermiştir. Özetlersek, Başörtüsü toplumda bir sorun teşkil etmiyor. Başı açık kadınlar eğitim ve kamuda ‘Başörtüsü’ne sıcak bakıyor. Başörtülülerin toplumda ayrımcılığa tâbi tutulmasına ve toplumdan dışlanmasına başı açıklar râzı değil. Onlarda başörtülülerin kendileri gibi eşit vatandaş olarak görülmelerini istiyorlar. Bundan daha doğal ne olabilir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.