Zihin İşgali
Günümüzde İslâm’ın, dînin, şeriatın ne demek olduğunu bilmeyen insanlar, kendi kafalarına göre bir din anlayışı geliştirmişler. Her şeyi kendi zihinlerinde şekillendirdikleri algı ve yanılgılara göre değerlendiriyorlar. Bu durum bizim memleketimizde neredeyse bir zihni hastalık hâline geldi ve insanlar bunun farkında bile değiller. Bu hal hakikaten üzücü, düşündürücü bir husustur.
Ülkemizde herkes, gerek medya gerekse kişilerin çevrelerinde kim varsa onların önlerine koydukları hazırlarla, zihni yapılarını oluşturuyorlar. İnsanlar kendi bulundukları ortamın halleriyle halleniyorlar. İyi hal üzere olanların kişilikleri, olumlu olarak gelişiyor.
Menfi ortamlarda bulunanlar ise düşmanlık, saldırganlık ve kin üzerinden hâdiselere hep negatif olarak bakıyor ve olayları ona göre değerlendiriyorlar. Bu halleriyle bu tip kişiler etraflarına menfîlik ve olumsuzluk yayıyorlar.
Dînin, İslâm’ın, şeriatın daha ne demek olduğunu bilmeyen insanlar, içinde bulundukları ortam gereği o zamana kadar din adına geliştirdiği algılarla, uzaktan, el yordamıyla değerlendirmelerde bulunuyorlar. Halbuki İslam, din, şeriat onların algıladıkları gibi değil, gerçekler onların anladıklarından çok farklı. Ve bu insanlar ülkenin güya ilmi olarak ileri gelenlerinden profesör, bilim adamı. Kariyeri öyle fakat İslam hakkında zerre bilgileri yok, ama insanlar onu, ‘hocam’ diye dinliyorlar, sözlerine itibar ediyorlar. Oysaki anlattıkları, sâdece tâbiri câizse; ‘saçmalardan seçmeler.’den ibâret.
Böylelerinin konuştuklarına itibar edilemez. İnsanların çoğu da, dîni doğru dürüst bilmediklerinden; ‘koskoca profesör olmuş, bilmez mi hiç?’ diye düşünerek, o yalan-yanlış anlatılanlara itimat ediyor, güveniyor. Halbuki konuşulanlar büyük aymazlık!
Bilinsin ki, Allah Teâlâ herkesi güvendiğine bırakır. Bilgisine güveneni bilgisine, aklına güveneni aklına, makam-mevkîsine güveneni makam ve rütbesine, parasına güveneni parasına, Rabb’ine güveneni de Rabb’ine bırakır. İşte insan yanlışa düşmemek için araştırmacı olacak. Her önüne konan bilgiye güvenmeyecek, mantıklı gibi görünen ama aslında yanlış aklın ürünü olan, sinsice zihni tahrip eden yorumlara, imânı zayıflatan duygu erozyonlarına aldanmayacak. Kaçıncı asırda yaşıyoruz. Hani deniyor ya; ‘hayatı sorgula, her söylenen inanma’, biz de her söylenene hemen itimat etmeyeceğiz.
Ülke ekranlarda boy gösteren, zihinleri ifsat eden sözüm ona (!) bilgi diye sunulan bilgisizlikler, emin olun yalnızca vakit doldurmak için icra edilen boş lakırdılardır, bunu artık idrak edelim.
Şerefli kitâbımız Kur’ân’ı Kerim’in dışında hiçbir şey ‘kendisinde şüphe bulunmayan’ değildir. Televizyon ekranlarından, sosyal medya mecralarından duyduklarımızı, okuduklarımızı, seyrettiklerimizi hemen akıl dağarcığımıza almayalım.
Evvela onları bir zihinsel doğruluk süzgecinden geçirip, imânımızın olurunu alalım. Vicdânımız kabul ediyorsa sonra davranışa geçirelim. Bunu yapalım lütfen, her gösterilene inanmayalım. İsmin başında yazan Prof, Doç, Dr. unvanlarına kanmayalım. Nice din câhili ama ahkam kesen kariyeri anlı-şanlı kişiler mevcut maalesef medya piyasasında. Kim bilir kime hizmet ediyor, kimin aparatı olarak kullanılıyorlar?
Bugün medya piyasası böylelerinden geçilmiyor ne yazık ki. Hangi saçma, uçuk fikir ortaya atıp da meşhur olsalar, fikrinde olan çok.
Zaman insanoğlu için çok ama çok kıymetlidir. Ömür takvimini zaman işletir. Kişi Müslüman olarak ömür takvimini dâima hayırlı işlerle değerlendirmeye bakmalıdır. Gün gün takdir edilen sona doğru yaklaşan insan neyi seyredeceğini, kimleri dinlemenin kendini huzur vereceğini tespit edip ona yönelmelidir.
Yine ekran başındayken, hangi kanallarda kalmalı, hangi sosyal mecra ortamlarında gezinmeli, bunu bilmeli ve bu tespiti yapabilmelidir. Bu daha akıllıcadır. Zira ömür orda-burada boş gevezeliklere harcanmayacak kadar değerlidir.
Tabi bu akıllı olduğunu iddia eden kişilerin davranışıdır. Ömrün her ânı kıymetliyken, onu en değerli olanlara sarf etmemiz gerekirken, boşa nefes tüketmek –af buyurun- ahmaklığın ta kendisidir.
Ancak bugün ne yazık ki zihinler işgal altındadır ve ülkemizde uzun yıllardır zihin sömürüsü vardır. Bizi dıştan kuşatamayan, işgal edemeyen din düşmanları, Kurtuluş savaşında başaramadıklarını, seneler içinde iç âlemimizi bozarak, ruhsal hayâtımızı alt-üst ederek, dînimize olan güvenimizi sarsarak zihinlerimizi işgal etmiştir.
Dünya menfaatlerinin, makam-rütbe isteklerinin bugünkü tâbirle kariyer meraklarının, heva ve heveslerin ön plana çıkmasıyla insanlar aslı vazifelerinden uzaklaştırılmıştır. Moda, eğlence, medya dünyâsı ve ismini sayamayacağımız daha pek çok fantezi meşguliyetlerle zihinler doldurulmuştur. Gerçekleri dahi yanlış algılarla çarpıtanların peşinden sürüklenen milyonlar var bugün. Velhasıl zihinler işgal altındır. Artık bunun farkında olalım ve gerekeni yapalım inşaALLAH.
Cumânız hayr olsun efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.