Zeus Olmak?
Eğitimimizin öğütülmesi gözlerimizin çizgilerine ve kara noktalarına, bir zifir daha eklendi.
İlköğretim 8’nci sınıf Türkçe Ders Kitabı’nda öğrencilere hikaye adı altında Yunan Tanrısı Zeus ve diğer tanrıları tek tek tanıtılıyor olması ilgi çekici bir gündem oluşturdu. Kitapta ayrıca ruhi ve bedeni yapısı yeni gelişmekte olan çocuklara yöneltilen sorularda ise şu ilginç soru dikkat çekti.
“Hermes’in yerinde olsaydınız Pandora ve Epimetheus’a karşı tepkiniz ne olurdu? ‘Tanrılar Tanrısı Zeus’un yerinde olsaydınız' Pandora’yı sandığı açtığı için cezalandırır mıydınız?”
Hikayenin tamamın’da ki Yunan yun/mamış (kirli) tanrıların isimlerini zikredip hikayeyi burda tekrarlamanın, iç işleri bakanlığımı kanatacağını düşünerek, anlatmıyorum.
Muhteva ve içerik olarak, halen boşaltılmış eğitim sisteminin içindeki bir boşluğu görüp ifade etmek, tekraren iki kere iki’nin dört ettiğini tekrar söylemek kadar, çok söylenmiş ve dile pelesenk olmuştur.
Sadece kısa ve öz olarak şunların söylenmesi gerektiğini düşünüyorum.
- Mili Eğitim siyasetimize hâlâ Batıcılığın hâkim olduğu görülüyor.
- AB kıstasları istikametinde batılıların istediği gibi bir nesil yetiştirme hedefinde devam eden bir Milli Eğitim, Milli değil.. Pilli Eğitimdir.
- İlk konusu bir mit masalı olan bir Türkçe Eğitim’inin içine girdiğimizde sormak lazım. Dedem Korkut’a ne olmuştur. Kitaplarımızı kendi öz benliğimizin değerleri ile şekillendirebilecek kadar köklü bir tarih ve kültür birikimine sahip değilmiyiz.?
Su ezilmiştir. Biz hep milletimizi, bir çınara benzetmedik mi? Peki bu çınarın, suyu, candamarı gençlik ve yeni nesil değilmidir?
Sütü zehirli ve öğüdü zehirli bir eğitim sisteminin sonucunda ortaya çıkacak neslin, bozukluğunun ve yozlaştırılmasının temelindeki, Tek nedenin AB uyumu olduğunu görmek çok basit bir yaklaşım olur.
Bu temel ve düşünsel bir projenin adımlarıdır…? Subliminal tekniklerle yapılan bu zihin ve bilinç altında başka bir objenin içine gömülmüş olan bir işaret ya da insan algısı limitlerinin altında kalmak ve o anda farkedilmemek üzere tasarlanmış olan bu gizli mesajlarla beynin alt limitlerine kirli izler bırakmak için tasarlanmış bu sisteme, koskoca devletin Milli Eğitim Bakanlığı'nın dikkatsizliğide eklendiği zaman, büyük bir zaaf ve saflık içerisinde olduğumuz acı gerçeği ile karşı karşıya kalmış oluruz.
Yahu sizde çok uzattınız efendim. Her olayı’da gizli güçlere, derin dış etkilere bağlıyorsunuz paranoyakmısınız nesiniz.?
Değilim…!
Küreselleştirilen bir dünya’da küresel odakların, odalar arkasında, modalar, ve mide şişeren sodalar imali yapılırken.
İmanın imhasını inşaa eden bir mimari içimize sinan gibi sindirilmişken uyanık olmak ve aklımızı başımıza almak zorundayız.
Yani “Dindar nesil yetişirken.” Bu kinder süprizli çikolata kıvamındaki, söylemin içinden çıkanın Yunan Mit’leri olması biraz daha kitlelerin suskunluk kilitlerini açmaları gerektiğini ve artık.. Durmak Yok! diyen bir zihniyete… Dur Bir Dakika..! denmeli.
Yıkılan bu bilinçaltı duvarlarının altında, bir neslin kalmaması için..! İçinizdeki suskunluk küreklerini, konuşma okyanuslarına doğru çekin.!
ZEUS olmanın öğretileri ile, eğreti yetişen bir neslin..!
MUSA ve MUSAB olması gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.