Yusuf Halaçoğlu ile Tarih Gelecektir
12 Mart Cumartesi günü, Saat: 14.00… KTO Salonu hınca hınç doluydu. Salonun iki misli bir kalabalık da dışarıdaydı. Ticaret Odası’na giremeyip, çaresizlikle geri dönenler çokluktaydı. Hanımların programa teveccühleri ise olağanüstüydü.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun “Tarih Gelecektir” isimli konferansından söz ediyorum. Gösterilen alâka; konuşmacının kimliği kadar, millî manevî değerleri sahiplenenlere karşı müthiş bir özleyişten ileri geliyordu sanıyorum ve muhteşem bir ses vermeydi diye düşünüyorum.
Sayın Halaçoğlu konuşmasının temelinde; tarihi bilmenin lüzumuna değindi. Gelecek; bu mazi bilgisi ve çıkarımlarının üstüne dokunacak, inşâ edilecekti. Mesela vaktiyle Girit’i kaybetmiştik. Hâlbuki şimdi Kıbrıs’ta da benzer oyunlar sergileniyordu.
Büyük devletlerde politikalar devamlılık arz ediyordu. Bugün karşılaştığımız problemlerin çoğunun tohumları senelerce önce atılmıştı.
1989’da Almanya’da yayınlanan “Türkiye Cumhuriyeti’nde Etnik Gruplar” adlı kitaba göre, Türkiye 47 etnik guruba ayrılmıştı. Hâlihazırda benzer durumla karşı karşıyaydık. Çizilen eski ve yeni haritalarda hedefler aynıydı. Fakat biz aymazdık.
Herkesin mâl etmesi, ibret alması gereken bir tarihi ve hikâyesi vardı; fertler kadar toplumlar bazında da bu böyleydi. Oysa hayatî önemdeki konularda halkın bilgisizliği, unutkanlığı; bazı kesimlerin istediği gibi hareket etmesine, kara propagandalara, gerçeklerin ters yüz edilip, çarpıtılmasına sebep oluyordu. Kolayca yönleniyor, güdülüyor, ortak değerler mevzuunda halktan şuurlu bir destek göremiyorduk.
Hakikatleri dile getiren aydınlara, “Türk’ün Türk’e propagandasını yapıyorsunuz” diye sataşmalar oluyordu. Ermeni meselesinde, dünyadaki çeşitli arşivler incelenmiş, yüz bin sayfaya yakın belge toplanmıştı. Fakat çözüme ulaştıracak adımların atılması, büyük bir maharetle(!) engellenmişti. Vazifesini yaparken büyük zorluklarla karşılaşan Sayın Halaçoğlu, en nihayetinde dış mihrakların da baskısıyla görevden alınmıştı.
Yusuf Halaçoğlu, bize gezdiği, araştırma yaptığı ülkelerden bahsetti, oralardaki mevcut Türklük imajıyla ilgili hoş hatıralar anlattı. Ayaktaki kişilere bile saatlerce kendini dinletebildi.
Konuşmasında geçen önemli noktalardan biri; yabancı okulların olumsuz etkileriydi. Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde Fransa, İngiltere, Amerika ve Almanya toplam 1244 okul açmıştı. Bu okullarda yetişenlerden memleketimiz aleyhine faaliyet gösterenler, özellikle Robert Kolej mezunları arasında Bulgar isyanının elebaşları, Taşnak örgütünü kuranlar vardı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tarih ihtiyatsızlar için merhametsizdir” sözünü nakleden Halaçoğlu, “medeniyetler ittifakı” gibi güncel, parlak söylemler üzerinde durdu. Hâlbuki başroldeki İspanya ile hiç dostane ilişki yaşamamıştık. Endülüs Emevî Devletini yıkarak; sadece Müslüman değil Yahudileri de bırakmayarak hakikî yüzlerini göstermişlerdi. Devletimiz körü körüne değil, millî menfaatler çerçevesinde siyaset izlemeliydi.
Dış siyasetimiz, açılım politikalarının kofluğu; demokrasilerin özelliği; Ortadoğu ayaklanmaları konusunda da ilgi çekici tespitlerde bulunan tarihçi, bazı tehlikelere işaret etti. Mesela Ermeni açılımı fiyaskosu neticesinde Azerbaycan ile ilişkilerimiz büyük ölçüde zedelenmişti.
Açılım siyaset, gazeteci ve sanatçılarla değil bilim adamlarıyla istişare edilip, yürütülmeliydi. Kürdoloji Enstitüsü kurulmalıydı; gerçek devlet adamı hüviyetini taşıyanlar milleti ayırıcı değil, birleştirici yollar takip etmeli, telâfi edilemeyecek hatalardan kaçınıp, söz ve eylemlerine dikkat etmeliydiler.
Avrupa Birliği, Yusuf Hoca’nın kanaatine göre 10 sene zarfında ortadan kalkacaktı. Ve acilen Avrasya Birliği kurulmalıydı.
“Tarih gelecektir” konferansı, Yusuf Halaçoğlu gibi aydınlara ne derece ihtiyacımız olduğunu bir kere daha duyurdu.
Programı düzenleyen Konya MHP İl Teşkilatına teşekkür ediyoruz.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun “Ermeni Tehciri, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Osmanlı Kimliği ve Aşiretler, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar -6cilt, Tarih Gelecektir gibi kitapları bulunuyor.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun “Tarih Gelecektir” isimli konferansından söz ediyorum. Gösterilen alâka; konuşmacının kimliği kadar, millî manevî değerleri sahiplenenlere karşı müthiş bir özleyişten ileri geliyordu sanıyorum ve muhteşem bir ses vermeydi diye düşünüyorum.
Sayın Halaçoğlu konuşmasının temelinde; tarihi bilmenin lüzumuna değindi. Gelecek; bu mazi bilgisi ve çıkarımlarının üstüne dokunacak, inşâ edilecekti. Mesela vaktiyle Girit’i kaybetmiştik. Hâlbuki şimdi Kıbrıs’ta da benzer oyunlar sergileniyordu.
Büyük devletlerde politikalar devamlılık arz ediyordu. Bugün karşılaştığımız problemlerin çoğunun tohumları senelerce önce atılmıştı.
1989’da Almanya’da yayınlanan “Türkiye Cumhuriyeti’nde Etnik Gruplar” adlı kitaba göre, Türkiye 47 etnik guruba ayrılmıştı. Hâlihazırda benzer durumla karşı karşıyaydık. Çizilen eski ve yeni haritalarda hedefler aynıydı. Fakat biz aymazdık.
Herkesin mâl etmesi, ibret alması gereken bir tarihi ve hikâyesi vardı; fertler kadar toplumlar bazında da bu böyleydi. Oysa hayatî önemdeki konularda halkın bilgisizliği, unutkanlığı; bazı kesimlerin istediği gibi hareket etmesine, kara propagandalara, gerçeklerin ters yüz edilip, çarpıtılmasına sebep oluyordu. Kolayca yönleniyor, güdülüyor, ortak değerler mevzuunda halktan şuurlu bir destek göremiyorduk.
Hakikatleri dile getiren aydınlara, “Türk’ün Türk’e propagandasını yapıyorsunuz” diye sataşmalar oluyordu. Ermeni meselesinde, dünyadaki çeşitli arşivler incelenmiş, yüz bin sayfaya yakın belge toplanmıştı. Fakat çözüme ulaştıracak adımların atılması, büyük bir maharetle(!) engellenmişti. Vazifesini yaparken büyük zorluklarla karşılaşan Sayın Halaçoğlu, en nihayetinde dış mihrakların da baskısıyla görevden alınmıştı.
Yusuf Halaçoğlu, bize gezdiği, araştırma yaptığı ülkelerden bahsetti, oralardaki mevcut Türklük imajıyla ilgili hoş hatıralar anlattı. Ayaktaki kişilere bile saatlerce kendini dinletebildi.
Konuşmasında geçen önemli noktalardan biri; yabancı okulların olumsuz etkileriydi. Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde Fransa, İngiltere, Amerika ve Almanya toplam 1244 okul açmıştı. Bu okullarda yetişenlerden memleketimiz aleyhine faaliyet gösterenler, özellikle Robert Kolej mezunları arasında Bulgar isyanının elebaşları, Taşnak örgütünü kuranlar vardı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tarih ihtiyatsızlar için merhametsizdir” sözünü nakleden Halaçoğlu, “medeniyetler ittifakı” gibi güncel, parlak söylemler üzerinde durdu. Hâlbuki başroldeki İspanya ile hiç dostane ilişki yaşamamıştık. Endülüs Emevî Devletini yıkarak; sadece Müslüman değil Yahudileri de bırakmayarak hakikî yüzlerini göstermişlerdi. Devletimiz körü körüne değil, millî menfaatler çerçevesinde siyaset izlemeliydi.
Dış siyasetimiz, açılım politikalarının kofluğu; demokrasilerin özelliği; Ortadoğu ayaklanmaları konusunda da ilgi çekici tespitlerde bulunan tarihçi, bazı tehlikelere işaret etti. Mesela Ermeni açılımı fiyaskosu neticesinde Azerbaycan ile ilişkilerimiz büyük ölçüde zedelenmişti.
Açılım siyaset, gazeteci ve sanatçılarla değil bilim adamlarıyla istişare edilip, yürütülmeliydi. Kürdoloji Enstitüsü kurulmalıydı; gerçek devlet adamı hüviyetini taşıyanlar milleti ayırıcı değil, birleştirici yollar takip etmeli, telâfi edilemeyecek hatalardan kaçınıp, söz ve eylemlerine dikkat etmeliydiler.
Avrupa Birliği, Yusuf Hoca’nın kanaatine göre 10 sene zarfında ortadan kalkacaktı. Ve acilen Avrasya Birliği kurulmalıydı.
“Tarih gelecektir” konferansı, Yusuf Halaçoğlu gibi aydınlara ne derece ihtiyacımız olduğunu bir kere daha duyurdu.
Programı düzenleyen Konya MHP İl Teşkilatına teşekkür ediyoruz.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun “Ermeni Tehciri, Sürgünden Soykırıma Ermeni İddiaları, Osmanlı Kimliği ve Aşiretler, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar -6cilt, Tarih Gelecektir gibi kitapları bulunuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.