Hedef Sensin
İnsanlar farklı şekillerde sürdürdükleri hayatları için, temel ihtiyaçlarını da farklı şekillerde karşılamaya çalışmışlar ve bu farklılıklardan dolayı topluluklar, kavimler, milletler ve tarihin dönemleri isimlendirilmiştir.
Günümüze kadar geçen süreçte, neredeyse tüm insanlığı etkileyen değişimler ve farklılaşmalar ile insanların yaşam biçimlerini, ekonomiyi, sosyal ve kültürel yapıyı etkileyen keşiflere göre de zamanın dönemlerini adlandırmışlardır.
Sanayi devriminin arkasından endüstri çağı adlı bilgi çağına yapılan geçiş, fabrikalarda yapılan üretimlerden daha fazla üretimi gerçekleştirecek olan bilgi konusunda, ülkeleri ve insanları rekabet edebilir konuma gelmeyi zorunlu kılmıştır.
Dünyada yaşanan değişimlerin ülkeleri ve ekonomileri etkilediğinden daha çok, toplumların sosyal ve kültürel yapısını, yani insanlar arasındaki ilişkileri ve yaşayış şekillerini değiştirmesinin sebebi, bu değişimde en son anlaşılan bir durum olmuştur.
Tarım toplumundan sanayi toplumuna ve sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşmeyi, milletlerin kendi istek ve arzuları ile yaptıklarını zannetmeleri, aldanışlarının da temeli olmuştur.
Sanayi ve teknolojilerdeki değişmelerin iş hayatında yeni iş kollarını ortaya çıkartmasının, toplumun her kesiminin gelişeceğine ve toplumda refahın artacağına inandırılan insanların, sanayi ve teknolojideki her gelişmenin, kendilerini ve içinde yaşadıkları toplumu bireyselleştirdiğini gördüklerinde, dönüşü olmayacak bir şekilde aldatıldıklarını anlamışlardır.
Toplumda en önemli olan şeyin bilgi olduğu düşüncesini öne çıkararak, ülkelerin gelişmesinde eğitimin yerinin çok önemli olduğunu ve bu sebeple teknolojiyi elde etmenin, milletlerin kalkınmasında kolaylaştırıcı bir rolü olduğunu iddia ederek, neredeyse dünya çapında bir eğitim sisteminin kurgulanmasını sevinçle karşılayanlar da, sonuçta köleleştirildiklerini farkına henüz varabilmişlerdir.
Enformasyon toplumundan endüstri sonrası bilgi toplumuna eriştikleri düşüncesiyle, yaşadıkları her gelişmede biraz daha köleleştirildiklerinin farkına varamamak ve içinde yaşadıkları toplumu, genel olarak üretim ve hizmet sektöründe çalışan ve alanında eğitimli olan bireylerin oluşturduğunu düşünmeleri insanların geç uyanmalarının sebebi olarak görülebilir.
Üstelik bu insanlar, kendilerini köle olarak vasıflandıracak gelişmeleri hazırlayan kanunları kabul eden parlamentoları, kendi oyları ile seçmişlerdir.
Dahası olan biteni, parlamentoya seçilen siyasetçileri kendilerinin seçtikleri düşüncesiyle yaptılar.
Hangi dine inanmış olurlarsa olsunlar veya hangi iktisadi sistemi desteklemiş olurlarsa olsunlar, yapılan seçimlerin kendilerince üst akıl olarak tanımlanan bir olgu tarafından düzenlenmiş olabileceğini, akıllarına bile getirmediler.
İnsanların genelde “aklına gelen başına gelir” diyerek oluşturdukları kendi küçük dünyalarında, maalesef akıllarına gelmeyenin de başlarına gelebileceğini görmüş oldular.
Kendi dünyamızdaki olaylara baktığımızda, son 50 yılda üzerlerine yüklenen ağır vergi yükü ve kuralsız ekonomik hayatın sonucu olarak yaşanan İntihar vakaları ve bu vakaların daha da artmasından başka hiçbir işe yaramayan TV’lerin aydınlatmaya(!) çalıştığı cinayetlerle büyüyen karamsarlık bile, bu insanların uyanmalarını sağlamadı.
25 yıllık sürede üzerlerinden hiç eksilmeyen kaçak göçmen yükünün ekonomi üzerindeki ağır sonuçlarının bile tam olarak görülememiş olması, başka bir olumsuzluk olmuştur.
Bilerek veya bilmeyerek yaşanan olumsuzlukların destekçisi olanların, kendileri ile birlikte kötülük olarak görülen sonuçların sebebi olanları da olan bitenden müstağni görmelerini, namazlı niyazlı olmalarının onları kurtarmayacağının da ortaya çıkmış olması, o toplum için belki iyi olan tek şey olmuştur.
Batı toplumlarını kendi kendinizi yöneteceksiniz iddiasıyla, demokratik köleler haline getiren üst akıl sahiplerinin oyunlarının hiç değişmediğini, İslam dünyasında yaptıkları ele vermiş olsa da insanlar hiç bir zaman, halk olarak kendi kendilerini yönetememelerinin sebebinin, siyonist yahudiler olduğunun idrak edememelerinin sonuçlarını acı bir şekilde yaşamaya devam etmektedirler.
FARKINDA MIYIZ?
Ülkeye yabancı sermaye getiriyorlar iddiasıyla, ticari faaliyetler yapan yabancı şirketlerin yukarıda adı geçen, birleşmiş veya birleştirilmiş güç odakları tarafından yönetiliyor olmasının farkına varmak, zarardan dönülmesinin tek yoludur.
Birleşmiş Milletleri kurmuş olmanın rahatlığıyla, ilan ettirilen pandemide istediklerini alamayanlar, şimdilerde “Maymun Çiçeği” yalanı ile askeri yöntemleri bile devreye almayı göze alarak, insanların mallarından sonra canlarına el koymak için hazırlık yapılırken, defaatle uyarılmalarına rağmen olanları, dış güçlerin işi olarak görenlerin gözlerindeki perdeyi kaldırmak deveye hendek atlatmaktan zor olmalı.
Farkında mısın? HEDEF SENSİN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.