Yeni virüs derken, kastımız sadece virüs değil elbette.

Maksadımız virüsten önce hazırlanan ve içeriği belli olmayan aşılar, yeni yeni aşı tedavi protokolleri, yeni kapanmalar yeni yan etkilerin hepsini kastediyoruz.

9 Eylülde Yeni Delhi yapılacak G-20 Liderler zirvesine, Klaus ve kuklası Tedros da katılacakmış.

Tek Dünya, Tek Devlet dedikleri küresel Yeni Dünya düzeni, için yeni emirlerini toplantıya katılan liderler aracılığıyla halklara uygulanması için dikte edecekler muhtemelen.

Diğer taraftan DSÖ ve ABD, eylül ayında yeni bir "pandemi hikâyesi" ile dünyayı tekrar kapatmaya hazırlanıyor.

Sokağa çıkma kısıtlaması, karantina, maske ve tabi ki yeni PCR protokolleri ile.

Bu defa muhtemelen daha katı kararlar alınacak.

Küresel emperyalizm, insan nüfusunun azaltılması bahanesi ile sağlık adı altında sürekli bir soykırım yapmaya çalışıyor.

Ülkemiz bu defa tuzağa asla düşmemeli ve milletimiz DSÖ'nün soykırım politikalarına kurban edilmemelidir.

Türkiye’nin pandemi döneminde olduğu gibi tekrar kapanması gerek ekonomik, gerek ise sosyal açıdan tamir edilmesi mümkün olmayan büyük sorunlara neden olacaktır.

DSÖ nün bir sağlık örgütü değil, adeta insanlığı hedef almış bir terör örgütü gibi hareket ettiği göz önüne alınarak, DSÖ ile yapılan tüm protokoller iptal edilmeli, büroları kapatılmalı ve bu soykırım örgütü derhal ülkemizden gönderilmelidir.

Bu arada geçen dönemde günlerce televizyon ekranlarında olan bilim kurulu üyelerine de birkaç sözümüz ve sorumuz var.

Bilim kurulu üyeleri, tek tek veya topluca bir neden bugüne kadar ortalarda hiç görünmediniz?

Neden virüsü izole etmek gibi, millete güven verecek bir çalışma içinde olmadınız?

Neden herhangi bir farklı tedavi protokolü üzerinde çalıştığınızı duymadık?

Bizimkiler bunların cevabını veredursun bir kez daha tekrarlayalım:

WEF, DSÖ ve diğerleri insanlığın başına bela olmaya hazırlanıyorlar.

Birisi Dünya nüfusunun azaltılması için nüfus planlaması ve nüfus artışının kontrol altına alınması için birden fazla aşı mecburiyeti ile diğeri ise nakitsiz ve parasız ödeme sistemi, tek dünya merkez bankası ve tek dünya ordusu ile bağımsızlığın sonunu getirmeye hazırlanıyor.

Kısacası kısa adı YDD olan yeni dünya düzenine geçiş için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar.

Şimdilerde Covid 19 versiyonu palavrasına, küresel ısınma ve iklim değişikliği yalanını ekleyen DSÖ denen terör örgütü, ülkemizden kovulmadığı sürece suçluyu dışarıda aramayalım.

DSÖ'yü kim kovacak derseniz, cevabımız bu millet olur.

Çünkü yeni dünya düzeni denilen şeytani küresel sistemde yer almak için üzerimize ne düşüyorsa yapmakta kararlıyız diyen siyasetçiler kovamaz.

Paris İklim Anlaşmasını imzalayarak bakanlığının adı değiştirip İklim Bakanlığı yapan bakanlar da kovamaz.

Toplantılarda yaptığı konuşmalarda eski adı “Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı” olan GAVİ'nin yöneticilerini selamlayan liderlerde kovalayamaz.

Şeytani küresel güçlere teslim olunmuş bir kere ve bundan kurtuluş yok deme hakkımız yok.

Geçen sefer pandemide yaşadıklarımızı unutmadık, aşılarla ilgili olarak dünya ayağa kalktı ama halâ bizde bir açıklama yok, dolayısıyla umudu kestim demek de yok.

Devletleri kuran da, kurtaran da milletlerdir. Devlet adına, millet adına ve siyaset adına can ve mal güvenliğimizi tehdit edebilecek kararlara imza atılmaması için her şeyi yapmalıyız.

Siyasilerin 3 yıl önceki verdikleri hatalı kararların nelere mal olduğunu milletçe gördük, yaşadık.

Tekrarına asla tahammülüz yok.

Millete yaptırım uygulamaya kalkışacak olanlar da, bundan böyle ayağını denk almalı artık.

Görünüşte Türk bilim adamlarının buldu dedikleri içeriği belirsiz bir sıvı ile herkesi aşıladılar. Ne genetiğimiz kaldı ne de güvenimiz. Olumsuz sonuç ve yan etkilerini artık önümüzdeki 10-15 yılda göreceğiz.

FARKINDA MIYIZ?

Aşı sahtekârlarına itibar edenler için ikinci pandemi zokasını, muhtemelen küresel ısınma ve karbon ayak izi üzerinden yutturmaya çalışacaklar.

Eğer bu şeytani sisteme şimdi karşı çıkmaz ve sessiz kalmaya devam edersek, geri dönüşü olmayan çok tehlikeli bir yola girmiş olacak insanlık

Ve maalesef bu şeytani sisteme bizi çok güvendiğimiz liderler, hocalar ve akademisyenler eliyle sokacaklar.