Yeni sene hoşgeldi
Efendim, yine bir sene geride kaldı. Yeni sene hoş geldi. İnşallah güzel geçirebiliriz. İnsan düşünmeli, bu seneyi nasıl geçirdik? Yeni seneye, hangi fikir ve düşüncelerle başlıyoruz? Neler hedefliyoruz? Yoksa aynı monotonlukta; ‘Nasıl geçecek, daha kötü olmasın da, geçen seneki gibi olsa, o da yeter’ mi? Diyoruz. Bu iyi bir bakış değil tabi! İnsan fıtratı, zaman akışını bu gözle değerlendirebilecek yapıdadır.
Gerçekten oturup düşünmeli insan, geçtiğimiz sene kendisini mânâ cihetiyle ihya etmek adına neler yaptı? Zira ahiret diye bir gerçek duruyor önümüzde. Hangi dostluklara ehemmiyet verdi, kimlerle dostluk kurdu? Güzel insanların dostluk boyasına, boyandı mı? Geçen sene dost ve arkadaşlarından ebediyet âlemine göçen oldu mu? Yaşamanın âhireti kazanma adına, kendisi için büyük bir fırsat olduğunu düşündü mü? Yaşanan hayâtın mânâsı ne? Acaba o mânâya uygun mu yaşıyoruz? Çevremiz nasıl? Hakk’ı ve hakikati bilenlerle mi berâberiz, yoksa tek hedefi dünya olanlarla mı birlikteyiz? Sorumluluğun gerekleri, huzûrun kaynakları neler? Zamânı, yaşantıyı, ömrü değerli kılan şeylere, ne kadar yöneliyoruz? Bu soruları, yeni senede yeni bir zihin yapısıyla tekrâren düşünmeli, zihinde ölçüp-biçmeli, tartmalı ve ona göre; ‘insan, yeni bir sene programı çizmeli’ kendine. Yeni senede, ebedi saadeti kazanmak için yeni fikirler üretmeli, yeni hamleler yapmalı.
Yeni senede her yeni gün, hayâtımıza yeni mânâ arayışları getirmeli. Zira mânâdan uzak insan, madde denizinde perişanlığa doğru sürüklenir, gider. Bugüne kadar madde ve mânâ arasında bocalayan insan, pek çok kimlik ve şahsiyet savruluşları yaşadı, artık yaşamamalı. Mümin kimliğimize, bizi biz yapan değerlerimize, kültürel ve dînî âidiyetlerimize tutunarak, insan olarak artık istikâmet üzere, müstakim yollarda yürümeli. Ama önce hedefi olmalı insanın, hedefsiz-gâyesiz şaşkınca değil, güvenle, itimatla, sâlimce yürümeli. Halbuki yoldaki işâretler belli, ölçü belli, hedef bellidir. Bu yeni senede insan, güçlü bir şahsiyet, sağlam bir kimlik, samimi bir âidiyet ortaya koymalı. Bu da yetmez! Yeni bir ruh dirilişi, coşkun akan bir iman, sarsılmaz bir mânâ dengesi olmalı insanın. Yeni seneye yeni vizyonla çıkmalı, zira zaman hiçbir şekilde geri kalmıyor, hep ilerliyor.
Kimsenin bizi bozmasına, içten yıkmasına, maddeyle beynimizi uyuşturmasına müsâde etmemeli. Bütün ‘izm’lerin üzerine zihnen çizik atmalı, kendi fikir ve değerlerimize itibar etmeli. Bugüne kadar ruh dünyâmızda yapılan tahribatlarla, bilhassa gençlerimizi ahlaksızlık ve sefâhate sürükleyerek, insanımızı köleleştirdiler. Aramızdaki sevgiyi, saygıyı, merhameti, paylaşmayı, dayanışmayı yok etmeye çalıştılar. Hak ve adâlet ölçülerini, nâmus ve iffet kavramlarımızı ayağa düşürdüler, ahlâkî kıstaslarımızla oynadılar. Devamlı Batıyı taklit ederek, edep ve hayâ muvazenemizi yıktılar, en olmayacak şeyler, rahatlıkla sokaklarda işlenir hâle geldi. Çoğunluk, bu rezilce hâle aldırmadı. Her biri bir öncekini aratır oranda işlenen zulümler ile insanların tüm hassasiyetleriyle oynandı, maalesef insanlar, en ağır durumlarda dahi duygulanmaz hâle geldi. Bu çok boyutlu tahribatlar, insanı zulümde sınır tanımaz duruma getirdi. Yazık oldu! İnsan en büyük zulmü, aslında kendine yaptı.
Hak Teâlâ’nın koyduğu sınırları aşmak, kişilerin kendilerine yaptıkları zulümdür. Nitekim Kur’ân’ı Kerim’de: “… Bunlar Allâh'ın sınırlarıdır. Kim Allâh'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.” (Talak, 1) buyurulur. İslam literatüründe, insanın yaratılış hukûku dışında iş yapması zulümken, insanın bedeni yapısına yönelik bir zorlamada bulunması (bugün yapılan döğmeler, cinsiyet değiştirme ve insanın fiziğini beğenmeme adına icra edilen her türlü operasyonlar) zulümdür. İnsanın haddini aşması zulümdür, günah işlemesi zulümdür, Cenâbı Hak dışında başka varlığa tapması, zulümdür. Başkalarının haklarına tecâvüz, zulümdür. Bunun gibi pek çok zulüm çeşitleri vardır. Bugün bunlar fazlasıyla, türlü çeşitleriyle işleniyor. O sebeple de, insanların iki yakası bir araya gelmiyor.
Dolayısıyla âhireti kazanmak adına önümüze sunulan bu yeni senede biz de deriz ki, şimdiye kadar hem kendimize hem Cenâbı Hakk’a karşı pek çok hadsizliklerimiz oldu, artık bu sene daha iyi bir Müslüman olmaya, karar verelim. Hayâtımızı yeni fikirlerle, yeni hamlelerle, yeniden daha hâlisâne tanzim etmeye, ne dersiniz?
Yeni seneniz ve cumânız hayırlı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.