Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Yaygara, temizlik, mezbaha

Yaygara, temizlik, mezbaha

Ortak alan, mutabakat zemininin gitgide kayması, buluşma noktalarımızın azalması belki de temel problemlerimizden.

Zannedildiğinin aksine, kutsalın da eski birleştirici gücü yok. Çünkü çok farklı anlayışlar, yorumlayışlar var. Herkesin kendine göre bir inancı ve yaşayışı mevcut.

Kopukluk, bölünme, parçalanma, kargaşa hâkim.

Dış sesler, gürültü, karmaşa gönlü tamamen hükmü altına alıyor.

Kalp sessizleşip ve yalnızlaşıyor. Kulak vermemiz gerekenler silikleşiyor. Dış sesler, siyasî örgüler her şeyi boğuyor.

Güzellikler, ruh enerjisi, hamle iştahı, tohumların çırpınışı, baş vermiş baharları.

Her nesnenin, her gösterimin boyası, süsü, renk alayişi ve birleşik kapanı mevcut. Sonra kıstırılmışlık, tutsaklık duygusu…

Dünya gündemi tarafından rehin alınma, yüklenme darbeleri…

Hızın içinde debelenirken, aslında çaresiz, şuursuz, tamamen meflûç hale geliyoruz.

Değişim olağan normal gibi gösteriliyor. Bu ortamda farfaracılar da çoğalıyor.

 Yozlaşmayla, gerilemeyi nasıl tefrik edeceğiz. Devasa yalanların yaygarasını; erdemsizliğin kötülüğün anasını, tantanasını.

Zamandan uzaklaşmak, bazen yavaşlamak gerektiğini bile düşünmeden, ruhumuzu kuru gürültüye teslim ediyoruz.

Oysa kimliği, duruşu kaybetmemek için bazen kaçışlara, DİNLE(nişlere) de ihtiyaç var.

Gönül yollarını hissetmek, vıdıvıdıcı sesleri kesmek; dedikoducu kara diyarın yerini bir başka dünyaya; kuyuların mağaraların uçurumların feryadını fark etmeye, gerçeğin haykırışını duymaya ayırmak.

Önlem almaya, bir başka hız kazanmaya, oyuncakları kırmaya; kaynaştığımız şeylerden, alışkanlık ve bağlardan bir an için kurtulmaya, sefere çıkmaya, iç işleme yorgunluklarına ihtiyacımız bulunuyor.

Zaman zaman belli bir düzeni yahut “kendini” dışarda bırakarak; içeriyi korumak… Zira çok fazla saldırıya maruz kalıyor ve süratle kirleniyoruz.

 Kir, muhtelif temizlik iddialarını ortaya getirse de, aslında kesinlikle “temizliğe” muhtacız.

“Mezbahaya giren zihin sakin kalmalı, asla daha sakin

değil,

iyice temizlenmeli, salamura edilmiş derilerinin

bakteri düşüncesi kırıntılarına sıkı sıkı sarıldığı yerler

yıkanmalı,

sersemletici çekiç darbelerini beklemeli sessizlik içinde

onu bekleyen yük hakkında hiçbir şey bilmeden” (Janet Frame, Soframda Bir Melek)

Yeni Zelandalı Yazar Janet Frame, bu şiiri, neredeyse lobotomi ameliyatı geçireceği, elektroşok tedavisi uygulanan, karanlık hastane anıları yüzünden yazmıştı.

Hâlbuki bin bir düzen içinde; egemen kuvvetlerce iyilik, güzellik, arındırma, (geleceği) şekillendirme, yüce temizlik(!) yık(a)ma adına nice manevî cinayetler işleniyor; akıllar beyinler durduruluyor.

Tepemizde yeni bir çekiç, bir kılıç; (diğer tarafta kestirilip atılan satılan değerler), bizim için yön tayin ediliyor.

Mezbahaya giden demokratik bir yolda, boynumuzu usûlet ve sühûletle uzatmamız, “Evet” dememiz bekleniyor.

Onu bekleyen yük hakkında hiçbir şey bilmeden

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi