Yaprak kıpırdamaz derken, ne çamlar devrildi!
Ziya Paşa, ''Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz'' demiş.
Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın ABD'nin PYD'ye yaptığı silah yardımları ile alakalı açıklamalarını duyunca hemen aklıma bu meşhur söz geldi nedense!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'nin PYD'ye silah yardımına önce, ''izin vermeyiz'' derken, Obama ile telefon görüşmesi ardından bir de bakıyoruz ki, ABD gözümüzün içine baka baka PYD'ye silah yardımında bulunmuş. Dünya Lideri (!) de silah yardımının akabinde ABD'ye göstermelik bir kaç veryansın ederek böylelikle halkımızın gazı alınıvermiş oldu.
Hem ABD'nin PYD'ye silah yardımını eleştireceksiniz, hem de Peşmergelerin Kobani’ye geçiş koridorunu (Türkiye'den) ben önerdim diyeceksiniz! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Erdoğan öyle söylemişse nasılsa bir bildiği var diyen halk asla sorgulama gereği duymuyor maalesef.
Çok kişinin dikkatinden kaçtı sanırım geçenlerde Cumhurbaşkanı, ''çözüm süreci'' ile alakalı olarak neye mâl olursa olsun süreç için canını dahi ortaya koyduğunu ifade etmişti. Bu ifade bize yıllar önce Mesut Yılmaz'ın ''Siyasi hayatıma mâl olursa da İHL kapatacağım'' sözlerini hatıra getirdi.
Erdoğan çözüm konusunda kararlı olmasına karşın, sürecin işleyişine bakınca çözümün neler getireceğinden ziyade, neleri götüreceği hakkında ciddi endişelerimiz var. Sürecin nasıl çözüleceği hususunda Erdoğan bizlere epey ip ucu vermedi değil hani. Bunlardan biri malum 17 Aralık vak'ası.
Paralel Yapıyla ilgili çıkan gümbürtünün arkasında bilindiği gibi (her ne kadar sivil darbe teşebbüsü dense de dershaneler meselesi vardı.
Türkiye de dershane pastasında F. Gülen Cemaati’nin payı % 25 civarı olarak bildiriliyor. Oysa PKK Doğu ve Güneydoğu’da pek çok dershaneye hakim konumda. 17 Aralık olayından bir kaç ay önce TRT 2’de Hükumet Yetkililerince Ana Dilde Eğitime Devlet Okullarında izin verilmeyeceğini, fakat Özel Okullarda buna izin verileceği açıklanmıştı. Bunu şundan ifade ediyoruz dershaneler özel okula dönüşürken Devlet, ayrıca maddi destekte sağlayacak. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Doğu ve Güneydoğu’da dershanelerin çoğu PKK'nın elinde.
Aslına bakılırsa uzmanlarca Kürdistan'ın çoktan kurulduğu, lakin bir kaç eksikliğin kaldığı bunlardan birinin 'eğitim' diğerinin de 'asker/ordu' meselesi olduğu ifade ediliyor. Anlayacağınız 17 Aralık hadisesi her ne kadar Gülen Cemaatine yönelik gibi olsa da arkasında özel okullar var ve bu bir nevi cambaza bak dercesine gözlerden kaçırılıyor.
İkinci meseleye gelirsek Kürdistan'ın Ordusu(!) demiştik. İlk yazımızda Suriyeli Muhaliflerin Türkiye’de eğitileceğinden bahsetmiştik. Hakikaten eğitilecek kişiler Suriyeli Muhalifler mi olacak dersiniz? Bunu nasıl ayırt edeceğiz peki? Kaç kişi bu eğitime tabii tutulacak? vd. Sorular sorular... Kaldı ki ister Suriyeli Muhalifler olsun ister başka kimseler ülkemizce eğitilmesi ne kadar doğru? Bir de şimdi Kobani meselesi bahanesi ile peşmergelerin (yabancı askerler) Ülkemizden geçmesi söz konusu olunca eksik parçalar yerine oturuyor ve biz Erdoğan'ın ne demek istediğini o zaman anlıyorsunuz işte.
ABD'nin Irak’ı işgali sırasında peşmergeler ABD ile koalisyon güçlerine yardım etmiş ve bugün Irak üçe bölünmüş durumda. 2 Ekim’de onaylanan tezkere de "Yabancı askerlerin Türkiye’de bulundurulması" maddesinde ki 'yabancı askerler' illa ABD veya NATO askeri olması gerekmiyordur herhalde. Tezkereye göre gerekirse peşmergeler elini kolunu sallaya sallaya ülkemize girebilecek demek ki! Ayrıca tezkereye göre ABD askerlerine de ne kadar hayır diyebileceğiz!
ABD'yi eleştirmek başka şey ABD'nin her emrini yapmak başka. Sayın Cumhurbaşkanı ifadelerinde sık sık ABD'yi anlamadığını, samimi olmadığını vurguluyor, eğer kendisi samimi ise tekrar hatırlatıyoruz (ve hatırlatacağız) o halde neden hâlâ BOP eşbaşkanı kalmaya devam ediyor?
Erdoğan'ın canını ortaya koyduğu ''çözüm süreci'' yıllardır dillerde pelesenk olmasına rağmen, halkın kaçta kaçı olayın içeriğini biliyor? Halka bu konuda detaylı bilgi verilse de madem Cumhurbaşkanı canını ortaya koymasa! Zaten halk Cumhurbaşkanının ardında değil mi, bu konu hakkında halk niçin bilinçlendirilmiyor?
Ortadoğu'da bizden habersiz yaprak kımıldar mı? Bilemeyiz, lakin Doğu ve Güneydoğumuzda PKK'dan habersiz ve izinsiz yaprak kımıldamadığı kesin!
Bayramda et dağıtan 16 yaşındaki gencimiz hunharca parçalanıyor, öncesinde polis aranıyor ama polis oraya giremeyeceğini ifade ediyor! Yine esnaf günlerce bu bölgelerde kepenk kapatmak zorunda kalıyor. Hadi geçtik Doğu’yu, Güneydoğu’yu Türkiye'nin her tarafında ve İstanbul'un bir çok ilçesine polisin girememesi, Sultangazi, Esenyurd vd. İlçelere birkaç hafta Belediye Otobüsleri bile alınmaması ve ancak Emniyetin helikopter ile biber gazlı müdahalede bulunabilmesi neyin nesi?!
Şimdi bir de Öcalan'a sekretarya verilmesi gündeme geldi ki artık tadından yenmez (!)
Erdoğan'ın Öcalan'a yönelik yumuşak çıkışının ardından pazar akşamı Ülke Tv’de Ö. Vehbi Hatipoğlu, Öcalan'ı yere göğe sığdıramadı. Sanki terörist başından değil de bir süper kahramandan bahsediyor zannettik. Dikkat edin bundan sonra AKP’liler ve eskiden Milli Görüşçü olduğunu iddia edenler, Öcalan'a methiyeler düzecekler! Halkın Milli Görüşe güveni bilindiği için Milli Görüşçüleri değil onun imitasyonunu ekranlara taşıyıp Öcalan sempatizanlığı yaptıracaklar! Bunu izleyip göreceğiz!
Dünya Lideri! olduğu sürece Ortadoğu’da haberimiz yokken ''sözde'' yaprak kıpırdamazken!.. Memlekette öyle çamlar devrildi ki..!
Selam ve dua ile...
Not: Ziya Paşa Tanzimat Dönemi Devlet Adamı, şair ve yazarlarındandır. Batılılaşma yanlısı olsa da, ''Doğru söz Müslümanın yitik malıdır.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.