Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Yalnızım Efendim

Yalnızım Efendim

Düğümleniyor yüreğim, karanlık bir zifte bulanmış gibi.
Titriyor kirpiklerim, sanki gözyaşlarıyla kurşunlanmış gibi. Şimdi senden çok uzakta, seni görmeden yazmak. Ve Seni yüreğimin daracık kelime haznesinden çıkarıp bu kağıda dökmek o kadar zor ki…
Hasretinle yanıyor gönlüm, Özlemek böylesi görülmemiş bir aşktır şimdi.. Can kenarında bir yolculuk yapıyorum, ruhum bedenimden çıkmak için can atıyor..
Vakti zamanı infial, ve insanlık hüsrana adım adım giderken..
Sensizliğin ne kadar acı olduğunu, ne kadar hüzünlü olduğunu biliyor musun Efendim?
Haberin var mı Efendim?
Kanlı gülücüklerimiz var artık bizim Efendim, titremeyen yüreklerimiz. Ve sana benzemeyen hallerimiz var Efendim.
Küfür bizden daha küflüsünü görmemişti belki de Efendim..
Mecusilerin ateşinden daha büyük içimizdeki nefsin ateşi..
Save’den daha da dolu içimizdeki, o bencillik denizleri..
Kisra’nın sütunları gibiyiz Efendim, kibrimizin azameti kibrit gibi tutuşturmakta inancımızı…
Ebrehe’nin filleri şimdi biziz Efendim…
Kalbimizin Kabe’sini yıkmaya gidiyoruz..
Korkmuyoruz artık Efendim, cenneti de cehennemi de hesabı da unuttuk.
Hesapsız makinelere dönüştük Efendim, dünyada yaşıyoruz…
Kukla tiyatroları gibi Efendim, karagözlerimizde seni anmak bile gecelere günlere kaldı…
Ebu Cehil çıkıp gelse, cehaletimizi gördüğünde kendinin “Sana bizden yakın olduğunu söylerdi”
“Söylerdi eminim, eminim biliyorum Efendim.”
Sen şefkatinle bize “Ümmetim, Ümmetim” diye gözyaşı döküyordun ya Efendim.
Biz ümmetin olamadık..!
Biz zulmetin, olduk, zilletin olduk, zelil olduk Efendim..
Faiz ayaklarının altındaydı ya Efendim..
Biliyor musun, cebine sokmayan kalmadı..
Biliyor musun, faiz artık dünya gerçeği… diyebilecek kadar arsızlaştık Efendim.
Seni bile çirkef bir medya gibi, kırptık Efendim..
Hutbelerde Noeller kutluyoruz…
La İlahe İllallah diyoruz da, diyalog yapmak için Muhammeden ResulAllah demiyoruz Efendim.
Biliyor musun Efendim..
Ruhumuz öylesine perişan, öylesine mahcup ki..
Hicap etmekten kaçtık artık…
Bican düştü ümmetin, ayrılık nifak, kardeşlik yok..
Şimdi siyasal denge denen bir şeyin dengesizliğinde.
Ne Ensar’ı Ensar Bu Devrin, Ne Muhaciri Muhacir..
En iyi Müslüman mı?
En güzel Alim mi?
En Hakimi Mürşit mi?
Hepsi ziyasının karanlığında zayi Efendim.
Cenneti ayaklarının altına serdiğin, Anneler mi?
Onlar modernizm ayağında, estetik ritüellerde Efendim.
Güzelleştikçe çirkinleşiyorlar Efendim.
Seni takip etmekten çok, modayı takip ediyorlar Efendim…
Biliyor musun Efendim..?
Şimdi Moda diye Sahte bir Peygamber var..
Bizi sorma Efendim…
Kadınları emanet verdiğin, Erkekler..
İnancını korumak için, canlarıyla mallarıyla mücadele etmesi gereken bizler.
Canımızla mal kazanıyoruz, Malımızla can alıyoruz artık.
Güç kimdeyse, en doğru, en haklı ve en dürüst o oluyor artık Efendim.
Para diye bir güç var..
Biliyor musun Efendim..?
Şimdi Para diye sahte bir Peygamber var..
İçimde bir deprem ve zelzele..
Düştü artık nebevi mücadele, şimdi herkes bedevi.. şimdi herkes bedava peşinde Efendim..
Hak sürgün artık dünyadan, hukuk ve adalet Ömer’de saklı kaldı..
Ahlaksızlık diz boyu Efendim, sokaklarda kadınlar, erkekler ve ne idüğü belirsiz pespayeler..
Haya kalmadı artık dünya’da Efendim.. Ar ve Ahlak Osman’da Saklı kaldı..
Yalan en güzel doğru kabul edildi, Efendim..
Şimdi doğruluk yasta, şimdi doğrular hasta..
Sadakat, ve Dostluk Ebubekir’de Kaldı Efendim…
Gözyaşları Bahira’da kaldı…!
Ezanlar Bilal’da…
Yiğitlik ve cesaret Hamza’da kaldı Efendim..
Bize senden kalan, sünnet ve Kur'an vardı ya Efendim…!
Biliyor musun?
Onlar, rafta ve örgülü, örtülü halleriyle duvarda kaldı…
Hani diyordun ya, “Komşusu Açken Tok Yatan Bizden değildir” diye.
Şimdilerde Komşusu, Komşunun canını aldı..
Zalimlerle dost olmayın diyordun ya.
Kendimize bile dostluğumuz kalmadı..
Ey yürekleri titreten ahenk…
Ey zulmete, küfre, ahlaksızlığa ve cehalete vurulan kepenk.
Ey nur kundağında Abdullah’ın görmediği Amine’nin sevinci..
Gök kubbenin asılı duran yıldızları, karanlığımı daha karanlık bir hale getirirken. Mısralar dizmek ve yüreğimde seni bir kalemle, kağıda nakşetmek istedim bu gece.
Haddimi aştım Efendim..
Ruhumu erittim gözyaşlarımın yangınlarında..
Ben acizliğimde kayboldum.
Acizliğim bende hükümsüz bir gayba gitmekte Efendim.
Üşüyorum alev şimdi ruhumun karanlık odalarında, aşk mahzun, yürek suskun.. ten çırpınışta
Yalnızım Efendim.
Çok yalnızım Efendim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ebubekir Mücevher Arşivi