Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Toplumsal cinnet

Toplumsal cinnet

 

Dün gece milletin beklemediği bir zaman dilimi içinde ansızın ilan edilen sokağa çıkma yasağından sonra diğer büyükşehirlerde olduğu gibi Konya’da da tam anlamı ile bir toplumsal cinnet denebilecek olaylar yaşandı.

Dünyadaki en bilgili kişiye devam eden virüsle mücadele süreç nasıl sabote edilebilir diye sorsanız herhalde cevabı; “Süreç ancak böyle rezil edilebilirdi.” Olur.

Dün bir kere daha görüldü ki hızla yayılmakta olan virüsün hasta kişilere verdiği zarardan daha fazlasını sağlıklı olduğunu zanneden insanların psikolojilerine verdiği hatta yaptığı tahribatın hasta kişilerde oluşan tahribattan çok fazla olduğu ortaya çıkmıştır.

Adına tıp tabiriyle Obsesif Kompulsif Bozukluk, Fobik Anksiyete, Kaygı ve Depresyon veya halk tabiriyle başka bir şey de deseniz, dün toplam 2 saatlik zaman dilimi içinde tv lerin canlı yayınında ve sosyal medya da gördüklerimiz öyle kolay kolay unutulacak bir şey değildir.

Olup bitenlere şöyle bir adım geri çekilip bakıldığında maalesef görünen tablo şudur: Açlıktan midesine sıkıntılı dönemlerde taş bağlayan bir Peygamber’in(sav) ümmetinin ise geldiği nokta içler acısıdır.

Böylemi tezahür etmeliydi bizim örnek alıp uygulayacağımız Hz. Peygamberimiz ’in(sav) ahlakının bizdeki yansıması?

Önceki bir yazıda yazmıştık.  Şimdi gördük ki panik tedbirin önüne geçti bir kez daha. 

Mübarek 3 ayların ikincisi olan Şaban ayında diğer zamanlardan daha bir farklı olup Ramazan ayında kendisini saat 05 den akşam saat 20 ye kadar oruçlu kalmaya hazırlanan insanlarımızda gerçekte açlık korkusu hastalık korkusunun önüne geçmiş Allah(cc) esirgesin.

“Akıl, bir işin sonunu düşünmektir.” Sözünü yine hiç hatırlamadık.

İki saat kala sokağa çıkma yasağı ilan etmenin bu güne kadar virüse bulaşmayanların da market, fırın vb. kuyruklarında birbirlerine virüsü bulaştırabileceklerini de düşünemedik.

Hafta sonu öncesinde ani bir kararla yasağının detaylarını açıklamadan 2 saat sonra yasak başlayacak diyerek insanlarda panik oluşturabileceğini düşünemeyen yöneticilerin hatalarına dur diyemedik.

Bir kez daha görüldü ki büyükşehirlerde yaşayan insanları paniğe sevk eden husus virüs veya açlık 

değil basiretsiz yöneticilerin aldıkları hatalı kararlardır.

Şimdi birileri ortaya çıkıp asıl yanlışlık yöneticilerde değil bizdedir diyebilir.

Kimse kusura kalmasın.

Söz konusu olan halkın sağlık ve güvenliğini sağlamak ise ilan edilecek sokağa çıkma yasağının duyurulması bu şekilde olmamalı idi.

Merkezi hükümet kadar valiliklerin ve belediyelerin hatta Diyanet işleri Başkanlığının yerel teşkilatlarının da bu olanlarda vebalinin çok olduğu bir gerçektir.

28 Şubat dönemini hatırlatan merkezi ezan sistemi ile günde birkaç defa minarelerden vatandaşları uyarıcı anonsların yapıldığı şehrimizde en azından sokağa çıkma yasağı süresince alınan önleyici tedbirlerin yine aynı anons sistemi ile tekrar tekrar yapılarak insanların paniğe kapılması önlenebilirdi.

Bu defa da olmadı ve toplum olarak doğru kararlar alıp doğru uygulamaları yapmayı bir türlü öğrenemedik.

Karar doğrudur ancak açıklanma şekli ve zamanı tamamen acemice ve yanlıştır. Halk kararın açıklanma zamanı nedeni ile panik yaşamıştır ve böyle aniden sokağa çıkma yasağı ilan etmenin hiçbir psikolojik ya da sosyolojik açıklaması olamaz.

Aslında insanlarda belli bir süre sonra sokağa çıkma yasağı ilan edilebileceği gibi bir beklenti de oluşmuştu. Hatta bu açıklamanın ya sağlık bakanı ya da cumhurbaşkanı tarafından yapılacağı beklentisi de belli kaynaklarca dillendiriliyordu.

Doğrusu da bu olurdu. Ancak bu defa da olmadı.

Bir musibetin bin nasihatten iyi olduğunu bir kez daha millet olarak yaşadık.

Virüs salgını nedeniyle birbirimize en çok destek olacağımız birbirimize en çok saygıyı göstereceğimiz mübarek günlerde bize ait olduğunu övünerek anlattığımız değerlerimizi yitirmiş olduğumuzu, hatta 24 saatlik bir kısıtlamada bile bir anda nasıl ayaklar altına alabildiğimiz yüzümüze çarpıldı.

Kuru ekmek ve sirke ya da bir kaç hurma ile yetinen bir peygamberin(sav) ümmetinin genleri, hormonları ve ahlakı ile yıllardır oynandıktan sonra ne hale geldiğini esefle ve utanarak izledi bütün dünya televizyonlardan ve internet ortamlarından.

Toparlayacak olursak;

Sokağa çıkış yasağı doğrudur desek bile, yasağın ilan şekli ile ortaya çıkan fiili durum sonucu oluşan sıkıntılara karşı genel ve yerel anlamda tamamen tedbirsiz kalınması hatalıdır.

İki günlük yasağın ardından Pazartesi gününden sonra yaşanabilecek büyük riske dikkat çeken bilim kurulu üyelerinin uyarıları dikkate alınmalı ve Uzun soluklu bu mücadele günlerinde hayat devam ediyor diyeceklere sözümüz tehlike de büyüyerek devam ediyor olmalıdır.

Bir ayeti Kerime hatırlatması ile bitiriyoruz: “Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele” (Bakara: 155)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi