Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Tarımda oyun var

Tarımda oyun var

Konya da yanılmıyorsam en son Meram Ziraat Odası başkanı çiftçilerin sorunlarla baş edemez haline geldiğini ve önlerindeki her geçen gün daha da büyüyen sorunları çözecek bir muhatap bulamadıklarından şikâyet etmişti.

Yaklaşık 222 bin kadar olan Konya çiftçisinin tarımla ilgili maliyetlerin altında ezildiğini ifade eden sözler üretim yaptığı için sahipsiz bırakılan çiftçilerle ilgili açıklamalar sorunlarının halledilmediğinin bir kez daha yüksek sesle ifadesidir.

Hemen her hükümet döneminde çiftçilerin destekleneceğine ilişkin açıklamalar yapılmasına karşın bu ifadeler feryatların kesilmediğini göstermesi açısından her zamankinden daha önemlidir.

Özellikle de her ağızlarını açtıklarında verdikleri taban fiyatlarla çiftçiyi enflasyona ezdirmediklerini aksine ihya ettiklerini söyleyen bu hükümet döneminde.

Çiftçilerin bu güne kadar belki bir şeylerin düzeleceği ümidiyle belki işbaşına gelen tüm hükümetlere küsmedi ama tarımsal girdilerden tohum, gübre ve elektrik fiyatları başta olmak üzere masraflarının sürekli artması karşısında neredeyse tarlasına bile küsme aşamasına getirildiği ifade ediliyor.

Basın yayın organlarında çiftçilerin temsilcilerinin basın toplantılarıyla ilgili haberlere bakınca çiftçilerdeki olumsuz durumların sadece bölgemizle alakalı olmadığı görülüyor.

Mesela Trakya bölgesinin tarım merkezi olarak bilinen Edirne’deki ay çekirdeği ve çeltik üreticisi çiftçilerinin temsilcilerinin açıklamaları bu yönde sıkıntıların arttığını gösteriyor.

Tekstil sanayisinin ana maddesi olan Pamuğun üretim merkezi olan Çukurova bölgesinin merkezi sayılan Adana ili ziraat odası başkanının açıklaması da öyle.

Yine fındık ve Tütün üretimi bölgesi olan Kara denizin en büyük şehri Samsun ili çiftçilerinin temsilcileri de Gelirleri düşen çiftçilerin tarım politikalarından memnun olmadıklarını açıklamış durumdalar.

İç Anadolu bölgesindeki çiftçiler başta olmak üzere tüm çiftçiler tarlasına ekeceği kaliteli tohum temininde yaşadıkları zorlukların yanında daha kaliteli ve daha çok ürün almak için tarlasına atacağı gübrenin ve tarlasında sulama yaparken kullanacağı elektriğin fiyatının artması sebebiyle ya ekim yapmaktan vazgeçeceğini ya da daha az masraflı alternatif ürün ekme arayışında olduklarını söylemekteler.

Bütün bu dert yanmalara bakınca bu yıl ülke genelinde tarım için gerekli olan yağışların yeterli olmaması çiftçileri daha da zor bir döneme girdiklerini göstermektedir.

Normalde pek çok ürünün ekim ayında ekilmesi gerekirken kasım ayının yaklaştığı şu günlerde çiftçilerin feryatlarının duyulması gerekirken, mazota yapılan fahiş zamlar çiftçilerin dile getirdikleri sorunlar konusunda hiç de haksız olmadıklarının ispatı olmuştur.

Bazılarınca bütün bunlar elbette tarımın sorunları ve her dönem bu tür şikâyetler duyulur denebilir.

Ama bunlar içinde öyle bir tanesi var ki belki de Türk tarımı için en hayati konudur.

Bu mesele tohum dur.

Bu güne kadar maalesef hem çiftçi temsilcilerinin hem de iş başına gelen bütün hükümetlerin çözmek için gayret sarf etmedikleri ve çiftçinin uluslararası tohumculuk şirketlerine mahkûm edildiği tarımın en temel sorunudur.

Bu ülke maalesef yetişmiş eleman eksiği olmadığı söylenmesine rağmen tohum konusunda dışa bağımlı olmaktan bir türlü kurtarılamamıştır.

İşin en fazla ıstırap veren yönü ise Türk çiftçisinin tohumda tamamen dışa bağımlı ve tohum konusunda mahkûm olduğumuz patronun İsrail ve Amerika olduğudur.

Yıllardır hibrit ve genetiği değiştirilmiş tohumlar ile tek seferlik ekim yaptığı için kendi tohumunu kendi üretemeyen çiftçilerin uğradıkları ekonomik kayıp bir tarafa genetiği değiştirilmiş tohumların getirdiği hastalıkların tarım alanlarını verimsizleştirmesi bir diğer sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yani kısaca artık üretilen tohum tek başına satılmıyor. Tohum alana hastalığı da bedavaya almış oluyor.

Üstelik bu tohumları üretenler aynı zamanda zirai ilaçları da ürettikleri için tohumdan sonra size zirai ilaç satımını da garanti altına almış oluyorlar.

Bu ülkenin Tarım Bakanlığı'nda yaklaşık 120 bin kişi çalışmasına ve 50 adet tarım araştırma enstitüsü olması yanında yine bu ülkedeki üniversitelerin 30 tane ziraat fakültesinin bulunmasına rağmen tarımın problemleri çözülemiyorsa ortada ya bir ihanet ya da o çok sık şikâyet ettiğimiz dış güçlerin büyük bir oyunu vardır.

Her ne olursa olsun bu ülke tarımını ayağa kaldıracağı düşünülerek eğitim verilen ziraat mühendislerinden 10 bin adedi işsiz ise sorun dışta değil içte aranmalı diye düşünüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi