Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

''Susma sustukça sıra sana gelecek''

''Susma sustukça sıra sana gelecek''

Çok garip bir süreçten geçiyoruz yine...

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasında yaşanan polemik eğer başka bir ülkede yaşanmış olsa idi çoktan her iki tarafın istifa etmesi lazım gelirdi.

Amma bizde iki taraf bulundukları makamı pişkin pişkin işgal etmeye devam ediyor maalesef.

İşin tuhafı Başbakanın iki tarafa 'susun' telkininden sonra ortalık şimdilik sütliman. Halbuki bizler ülkede demokrasi var diye sevinip duruyoruz..!

Sayın Bülent Arınç 8 Haziran’da konuşacağını ifade etmişti. Arınç hukukçu olmasına rağmen 8 Haziran’ı beklemesini anlayamadık!

Madem ortada bir suç unsuru, yolsuzluk var bir hukukçu olarak gerekenin yapılması konusunda neden hiç bir adım atmamıştır? Kendisi suç işlediğinin farkında değil herhalde! Ve üstelik kendisi Başbakan Yardımcısı!..

Ankara talan edilirken ki; sadece Ankara'nın peşkeş çekildiğini sanmıyoruz, Ülkenin pek çok yeri peşkeş çekilip, talan edilmiştir. 

Şimdi susmak Sayın Arınç'ın vicdanında eğer makes bulabiliyorsa  bu yolsuzluğun sadece Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile sınırlı kalmadığını düşündürüyor bizlere. 

Anı zamanda olayın sadece peşkeş hadisesi olmadığı ve Hazine Müsteşarlığı'nın belediyenin 642 milyon liralık borcunu sildiği ve Sayıştay'ın kamu zararlarını ilgililerden tahsil edilmesini isterken, 27 Mart’ta çıkan torba yasada borcun sıfırlanmasını isteyen madde ( Geçici 1. madde, belediyelerin 31 Aralık 2004 tarihi itibarıyla uzlaşma kapsamına girmiş borçlarının sıfırlanmasını öngörüyor) olduğu ortaya çıkıyor!

Ne hikmet ise hepsi aynı zaman diliminde gerçekleşiyor.

Bülent Arınç'ın ardından Hüseyin Çelik'in ''Erdoğan günahsız değildir.'' çıkışı herkesi şaşırtsa da bizleri pek şaşırtmadı açıkçası.

Bir Arap ata sözü ''Men dakka dukka'' der. Yani bizdeki karşılığı ''eden bulur''

Hem Sayın Arınç olsun hem de Hüseyin Çelik bu güne kadar neden hiç konuşmadılar her ikisi de AKP'nin ''Üç Dönem Kuralı”na tıkılanlar arasında. İşin ucu kendilerine dokununca konuşmak ne kadar etiktir acaba?

Bu zevat eğer üç dönem kuralına takılmasa idi bu çıkışları yapabilecekler miydi?

Hadi diyelim vicdanen rahat edemediler, neden gerisini getirmiyor ve susmaya devam ediyorlar? Ve bunca yaşananlara karşın neden partilerinden istifa etmeyi düşünmüyorlar? Memleket perişan bir hale getirildi ve birileri hâlâ susuyor. Bu suskunluğun altında domino etkisi olabilir mi? Parçanın biri devrildiği zaman tüm taşlar yerinden oynayacak endişesi olabilir elbette.

Fakat şunu hiç kimse hatırından çıkartmasın, şimdilik bu memlekette işlenen suçlar işleyenin yanına kalıyor olsa da, öyle bir zaman gelir ki herkes ettiğini bulur...

Bu sadece dünyada kalmaz ve ahiret hayatında da gerçekleşir.

Son söz Fazilet Partisi bölündüğü zaman yaşananlar AKP içinde olmayacak diye bir kural yok.

Her ne kadar süreç uzatılmaya çalışılsa da herkes ektiğini biçecek ve kaçınılmaz son hızla yaklaşılıyor.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazmiye Gülbaş Arşivi