Şehitler ölmez, onlar cennettedirler
İki aydır hâin örgüt mensuplarının katlettikleri şehitlerimizin acısı yüreğimizi dağladı. Şehitlerimizin kederli ailelerine ve bütün Türkiye’ye baş sağlığı diliyoruz. Onlar Cenâb-ı Hak katında kazançlı çıkanlar safında inşaALLAH. Asıl geride kalanlar yaslı, elemli, hüzünlü. Üzüntülü mağdur eşler-nişanlılar, acısını bağrına basmış anne-babalar, mazlum, mahsun yetim çocuklar… Vatan bölünmez, şehitler ölmez, bütün Türkiye şehitlerine ağlıyor, Türkiye yasta. Bizi bu hâle getirenleri Cenâb-ı Hakk’a havâle ediyoruz.
Ancak bakıyoruz istismarcılar, şehitlik kavramının da içini boşalttılar. Bir zamanlar yok devrim şehidi yok bilmem ne şehidi denirdi, şimdilerde teröristler de şehitlik kavramı geliştirmeye başladılar. Bir kere şehitlik kavramı bölücülük mühtevâsı olmayan bir kavramdır ve içinde kutsî değerleri barındırır. Şehitlik kavramı, ideolojik kavramlar için kullanılamaz. Bugünlerde görüyoruz ki bizim şehitlerimiz geldikçe bölücü terör örgütüne mensup olan ölülere de mâlum kesim (medyadan tâkip ettiğimiz üzere) şehitlerimiz demeye başladı. Şehitlik konusu içinde ‘iman-inanç ve İslam’ kavramlarını barındırır. Ayni vatanda yaşayıp kendi kardeşine, kendi askerine, kendi polisine silah doğrultan hâinlerden şehit olmaz. Bu böyle biline…
Ancak biz konuya, tümüyle teslim olduğumuz yüce ve son din İslam dîninin geçerli kaynaklarından bakalım istiyoruz. Deniyor ki şehidlik kavramı için; “Şehid denince akla daha çok Allah yolunda öldürülen kimseler gelir. Bu bakımdan şehid, O’nun dîni uğrunda çalışırken ya da cihad ederken canını veren, bu uğurda ölen kimse demektir.
Şehidler birkaç gruba ayrılır. Çünkü hadislerde farklı şekillerde ölenlere de şehid denmiştir. 1-Hükmen şehid: İslam yolunda öldürülenler bu gruba girer. (Bakara, 154) Bunlar yıkanmaz, kefenlenmez. Bunlara dünyânın ve ahretin şehidi denir. Çünkü dünyâda Müslümanlar onlara şehid muamelesi yaparlar, ahrette ise zâten şehid kabul edilirler. 2-Ahiretin şehidi: Bunlara ahrette şehid muamelesi yapılır. Hata yoluyla ölenler, Allah yolunda yaralanıp da sonradan ölenler, çocukken ölenler, yanarak-boğularak-göçük veya çığ altında kalarak ölenler, salgın hastalıktan ölenler, malını-ırzını veya vatanını koruma yolunda ölenler (bizim bugün vefat eden şehidlerimiz bu gruba giriyor), doğum yaparken ölen kadınlar, gurbette veya ilim yolunda ölen Müslümanlar bu gruba girerler. (Bakın Müslüman tabiri var dinsiz, Marksist, ateist veya Zerdüştler demiyor) 3-Dünya Şehidi: Allah rızası dışında başka bir amaçla savaşıp ölenler. Bunlara dünyâda insanlar şehid dese bile Allah katında onlar şehid sayılmazlar. (Gâyet açık değil mi? İnsanların demesi önemli değil. Ne şehidi? Onlara ancak hâin denir.)
Şüphesiz şehidlik üstün bir makamdır. Kutsî değerler uğruna seve seve canını verenlerin karşılığı ancak cennettir. (Yâni şehidlik kavramının içinde cennet-cehennem gibi bizim dînimizin değerleri var. Marksist-Leninist ideolojik kavramlar yok)
Ancak çağımızda şehidlik kavramı da diğer diğerler gibi yıpratıldı, biraz da ucuzladı. Şehid ve şehâdetin ne olduğu bu kadar açıkken, İslâm’ın belirlediği bu esasların dışında, hayâtını kaybetmiş kimileri için de şehâdet sıfatı kullanılmaktadır. Açıktır ki övgü sıfatı İslâm’a ait bir değerdir. Hayatlarına İslâmî ilkeleri temel almayanların, İslâmî değerlere karşı olanların, kendi kutsalları uğrunda ölenlerin hakkında bu kelimeyi kullanmamaları gerekir. Kendi ölülerine başka bir isim vermeleri daha uygun olur. Böylece sağ iken önem vermedikleri İslâmî bir hükme (hatta alay ettikleri namaza) öldükten sonra da uyma dürüstlüğünü göstermiş olurlar. Zâten onlar ölülerine ne isim verirlerse versinler, Allâh’a dönen ölünün durumunu yüce Rabb’imiz herkesten çok iyi bilmektedir. Onu dünyâda iken peşinden gittiği inancına ve ameline göre hesâba çekecektir.
Sonuç olarak İslam gerçeğine samimi bir Müslüman olarak şehâdet etmeyen birisinin cenâzesine ‘şehid’ demenin bir faydası yoktur.” (1) Deniyor. Bilgiler açık ve net. Şimdi diyoruz ki ölen teröristlere ne derseniz deyiniz hâin mi, alçak mı, kalleş mi ama lütfen şehid demeyiniz. Bizim kutsallarımıza dokunmayınız. Sizinkiler sizin olsun, bizimkiler bizim. Lekum dînukum veliyedin…
---------
1) Hüseyin K. ECE, İslâm’ın Temel Kavramları, Beyan Yayınları, 2013, İst, s.631-634
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.