Şehirden
İL KÜLTÜR ve TURİZM MÜDÜRLÜĞÜNÜN YÜRÜYÜŞÜ
Geçtiğimiz Salı günü, Selçuk Otel’de, basın toplantısındaydık. İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Mustafa Çıpan’ın sunumu; gerçekleştirdikleri, ilkeleri, geleceğe yönelik hedeflerini aktarırken ortaya koyduğu zarafet etkileyiciydi.
Gözbebeğimiz Mevlana Türbesinde önemli bir tadilat projesiyle, geniş çaplı yenileme çalışmaları yapılıyor; Konya ve çevresinde 21 yerde kültür sanat faaliyetleri icra ediliyordu.
Konyalı sanatkârlarımıza verilen destek, mesleğinde 40 yılı bitiren hattat Sayın Hüseyin Öksüz, Sadrettin Özçimi gibi nadide ebruzen ve musiki üstatlarının; Niyazi Sayın gibi dünya çapındaki kıymetlerin tanıtılması yönündeki çalışmalar; Selçuklulardan miras kalan ve unutulmaya yüz tutmuş “sim sırma” sanatının yeniden canlandırılması gibi faaliyetler, bu seçkin çalışmalardan sadece bir kaçıydı.
Uluslararası Fotoğraf Yarışması, devam edeceği söylenilen Uluslararası Şairler Buluşması, Konya Mistik Müzik Festivali, Türkçe Tiyatro Yapan Guruplar Festivali ve Konya’nın atılımı için yurt içi ve dışında çeşitli sahalarda yapılan ilerleme çabaları, daha niceleri…
Özellikle Kubad-Abad Sarayı’nın ihya edilmesine dair proje, Beyşehir Ereğli, Akşehir gibi yakın çevre ve ilçelerimizdeki tarihi eser restorasyonlarının sürmesi; müzecilik ve turizm konusunda alınan yol; Konya’nın kültürel varlığına, folkloruna, zamanın üstüne çıkan değerlerine ilişkin, yoğun bir emeğin mahsulü yüz akı yayınlar…
Ben Sayın Mustafa Çıpan’a, çalışma arkadaşlarına ve Sayın Valimiz Aydın Nezih Doğan Bey’e, üstün gayretleri için çok teşekkür ediyorum. Bizi u(mutlandırdılar).
NECDET SEVİNÇ’LE
Hergün, Bizim Anadolu, Bugün, Devlet; çeşitli dönemlerde eve giren gazetelerdendi. Çocukluğumun iz bırakan imzalarındandı. Öfkeli, cesur kalemini hiç unutmamıştım.
Ahmet Kabaklı, Dilaver Cebeci, Ergun Göze, Taha Akyol, Şule Yüksel Şenler, Mehmet Şevket Eygi, Rauf Tamer gibi nice isim, Türk ve dünya edebiyatının kimi muhteşem yazarlarıyla beraber, zihnimdeki heybetli bir kervanın içine girmiş. Bu kervan sınırlar genişlese, kâh daralsa, içine gayretkeş bir kadın yazarı almak için biraz duraklayıp mola verse; biraz edebiyat tozu, zaman büyüsü, hayal tuzu eklense de, hüzünle ve ümitle karışık, nihaî durağa doğru hâlâ düzülür ilerler gider. Malûm, insan hayal ettikçe yaşar, seyreder.
Kürsüde konuşan adamla, gençlik duygularımı silkeleyip coşturuyorum. 66 yaşında, dimdik, zıpkın gibi, bir yürek ateşiyle, vatan sevdasıyla, yerine bir dakika bile oturmadan konuşuyor. Bu inançları için başını ortaya koyan, bedel ödemeye hazır, çileli, heyecanlı genç insanları seviyorum; fikirlerinin tümüne katılmasam dahi saygı duyuyorum.
Gömlekleri hâlâ içlerinde duruyor. Bukalemunca bir tavırları yok. Yapış yapış, vıcık vıcık, nemneşekil değil.
Soylu bir haysiyet teri akıyor üzerlerinden, tükürük değil. Koç yiğitlerin mayasındandır yürekleri; ruhları şaha kalkmış, ki yine bükülmez bilekleri..
İsimleri cisimleri bilinmese, silinmek istese de ne gam. Halik bilecektir niyetleri, fiilleri.
Necdet Sevinç “Türkiye Mozaik Değildir” isimli konferansında; “Osmanlı İmparatorluğunu yıktıktan sonra, 30’a yakın devlet çıkaran Batılı güçlerin, bugünde Kürdistan ve Ermenistan kurma emelinde olduğunu; fakat millî davalar konusunda devletimizin aymazca davrandığını; anadan doğma katliamcı Türklerin soykırım listesine artık Rumların da dâhil edildiğini; Ermeni tezleri konusunda 20 binden fazla kitap olduğunu, bizimse bu sayının çok gerisinde kaldığımızı ifade etti. Türkiye’nin mozaik olduğu tezinin, Türkiye’yi parçalamak gayesiyle ithal edildiği ve Alman istihbaratına çalışarak ‘Türkiye’de 36 etnik grup vardır’ diyen Peter Alford Andrews’ın “Türkiye’de Etnik Gruplar” adlı kitabı üzerinden bilimsel kılıfının hazırlandığını; Ermeniler konusunda olduğu gibi, bu konuda da rakamlar ve gerçeklerle oynandığını” belirtti. Kötürüm bir gidişin Türkiye’sine değindiği, anlam yüklü, ciğer delici konuşmasıyla yüreğimizi titretti.
Necdet Sevinç, bugün gazetecilik yapamıyor; konferanslar veriyor, sessiz sedasız yeni kitaplarını okurlarıyla paylaşıyor. (Türklük tedavülden kalkmış, ihtiyaç yok, başta ‘bam.. bam Obama!’ diyen bir bando mızıka; Türkiye bir küçcük hindikuş Emerika sonunda…)
6 Mart günü, saat:14.00’de, Konya Türk Ocağı’nın misafiri, bir dönemin efsanevî usta gazetecisi Sayın Necdet Sevinç’ti. Yazdığı yazılar gerçekten de, sahibini kurşunlatmıştı. Maziden gelen, onurlu, yiğit bir sesti…
Geçtiğimiz Salı günü, Selçuk Otel’de, basın toplantısındaydık. İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Mustafa Çıpan’ın sunumu; gerçekleştirdikleri, ilkeleri, geleceğe yönelik hedeflerini aktarırken ortaya koyduğu zarafet etkileyiciydi.
Gözbebeğimiz Mevlana Türbesinde önemli bir tadilat projesiyle, geniş çaplı yenileme çalışmaları yapılıyor; Konya ve çevresinde 21 yerde kültür sanat faaliyetleri icra ediliyordu.
Konyalı sanatkârlarımıza verilen destek, mesleğinde 40 yılı bitiren hattat Sayın Hüseyin Öksüz, Sadrettin Özçimi gibi nadide ebruzen ve musiki üstatlarının; Niyazi Sayın gibi dünya çapındaki kıymetlerin tanıtılması yönündeki çalışmalar; Selçuklulardan miras kalan ve unutulmaya yüz tutmuş “sim sırma” sanatının yeniden canlandırılması gibi faaliyetler, bu seçkin çalışmalardan sadece bir kaçıydı.
Uluslararası Fotoğraf Yarışması, devam edeceği söylenilen Uluslararası Şairler Buluşması, Konya Mistik Müzik Festivali, Türkçe Tiyatro Yapan Guruplar Festivali ve Konya’nın atılımı için yurt içi ve dışında çeşitli sahalarda yapılan ilerleme çabaları, daha niceleri…
Özellikle Kubad-Abad Sarayı’nın ihya edilmesine dair proje, Beyşehir Ereğli, Akşehir gibi yakın çevre ve ilçelerimizdeki tarihi eser restorasyonlarının sürmesi; müzecilik ve turizm konusunda alınan yol; Konya’nın kültürel varlığına, folkloruna, zamanın üstüne çıkan değerlerine ilişkin, yoğun bir emeğin mahsulü yüz akı yayınlar…
Ben Sayın Mustafa Çıpan’a, çalışma arkadaşlarına ve Sayın Valimiz Aydın Nezih Doğan Bey’e, üstün gayretleri için çok teşekkür ediyorum. Bizi u(mutlandırdılar).
NECDET SEVİNÇ’LE
Hergün, Bizim Anadolu, Bugün, Devlet; çeşitli dönemlerde eve giren gazetelerdendi. Çocukluğumun iz bırakan imzalarındandı. Öfkeli, cesur kalemini hiç unutmamıştım.
Ahmet Kabaklı, Dilaver Cebeci, Ergun Göze, Taha Akyol, Şule Yüksel Şenler, Mehmet Şevket Eygi, Rauf Tamer gibi nice isim, Türk ve dünya edebiyatının kimi muhteşem yazarlarıyla beraber, zihnimdeki heybetli bir kervanın içine girmiş. Bu kervan sınırlar genişlese, kâh daralsa, içine gayretkeş bir kadın yazarı almak için biraz duraklayıp mola verse; biraz edebiyat tozu, zaman büyüsü, hayal tuzu eklense de, hüzünle ve ümitle karışık, nihaî durağa doğru hâlâ düzülür ilerler gider. Malûm, insan hayal ettikçe yaşar, seyreder.
Kürsüde konuşan adamla, gençlik duygularımı silkeleyip coşturuyorum. 66 yaşında, dimdik, zıpkın gibi, bir yürek ateşiyle, vatan sevdasıyla, yerine bir dakika bile oturmadan konuşuyor. Bu inançları için başını ortaya koyan, bedel ödemeye hazır, çileli, heyecanlı genç insanları seviyorum; fikirlerinin tümüne katılmasam dahi saygı duyuyorum.
Gömlekleri hâlâ içlerinde duruyor. Bukalemunca bir tavırları yok. Yapış yapış, vıcık vıcık, nemneşekil değil.
Soylu bir haysiyet teri akıyor üzerlerinden, tükürük değil. Koç yiğitlerin mayasındandır yürekleri; ruhları şaha kalkmış, ki yine bükülmez bilekleri..
İsimleri cisimleri bilinmese, silinmek istese de ne gam. Halik bilecektir niyetleri, fiilleri.
Necdet Sevinç “Türkiye Mozaik Değildir” isimli konferansında; “Osmanlı İmparatorluğunu yıktıktan sonra, 30’a yakın devlet çıkaran Batılı güçlerin, bugünde Kürdistan ve Ermenistan kurma emelinde olduğunu; fakat millî davalar konusunda devletimizin aymazca davrandığını; anadan doğma katliamcı Türklerin soykırım listesine artık Rumların da dâhil edildiğini; Ermeni tezleri konusunda 20 binden fazla kitap olduğunu, bizimse bu sayının çok gerisinde kaldığımızı ifade etti. Türkiye’nin mozaik olduğu tezinin, Türkiye’yi parçalamak gayesiyle ithal edildiği ve Alman istihbaratına çalışarak ‘Türkiye’de 36 etnik grup vardır’ diyen Peter Alford Andrews’ın “Türkiye’de Etnik Gruplar” adlı kitabı üzerinden bilimsel kılıfının hazırlandığını; Ermeniler konusunda olduğu gibi, bu konuda da rakamlar ve gerçeklerle oynandığını” belirtti. Kötürüm bir gidişin Türkiye’sine değindiği, anlam yüklü, ciğer delici konuşmasıyla yüreğimizi titretti.
Necdet Sevinç, bugün gazetecilik yapamıyor; konferanslar veriyor, sessiz sedasız yeni kitaplarını okurlarıyla paylaşıyor. (Türklük tedavülden kalkmış, ihtiyaç yok, başta ‘bam.. bam Obama!’ diyen bir bando mızıka; Türkiye bir küçcük hindikuş Emerika sonunda…)
6 Mart günü, saat:14.00’de, Konya Türk Ocağı’nın misafiri, bir dönemin efsanevî usta gazetecisi Sayın Necdet Sevinç’ti. Yazdığı yazılar gerçekten de, sahibini kurşunlatmıştı. Maziden gelen, onurlu, yiğit bir sesti…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.