Rüzgârgülü hocalar
Rüzgâr gülü rüzgârın yönüne göre döndüğü için rüzgârın yönünü, dönüş hızına göre ise rüzgârın şiddetini tayin eden 4 yapraklı yonca şeklindeki bir alet olsa da rüzgâr gülü deyimi genelde insanlar için kullanılır.
Mesela her devrin adamı için kullanılır.
Mesela gelen ağam giden paşam diyen insanlar için kullanılır.
Mesela genelin düşüncesini, kendi çıkarları adına araştırarak kolayca fikir değiştiren kolaycı insanlar için kullanılır.
Veya daha açıkçası olayları derinlemesine araştırıp incelemeden değişen duruşlarda damara göre şerbet verenler için kullanılan bir deyimdir diyebiliriz.
Toplumun hemen her kesiminde rüzgârgülü insanlar bulunabilir.
Hiç bulunmaması gereken kesim ilahiyatçılar ve diyanetçilerdir diye bilirdik.
Ama son olaylarda bunun böyle olmadığı bir kez daha görüldü maalesef.
Cumhurbaşkanının Rasulullah’ın(sav)Sahih Sünnetini tartışanlara türedi demesi o ana kadar sesini çıkaramayan diyanet ve ilahiyat mensuplarında bir yönlendirmeye sebep olmuştu.
Rüzgârın estiği yönde tavır almaya başlamışlardı.
Sonradan çok kısa bir zaman sonra Diyanet tarafından toplumca kabul gören bir Hocaefendi ne idüğü belirsiz bir soruşturma nedeniyle açığa alınınca Ehli Sünnet Müslümanlarda oluşan infial nedeniyle ortaya çıkan rüzgâr nedeniyle Diyanet kurumuna olmasa da yöneticilere karşı tavır alma yoluna girdikleri görüldü.
Daha sonra ise Diyaneti savunmaya geçen bir kısım hocanın basın yayın organlarındaki açıklamaları ve internet ortamında paylaştıkları diyanete sahip çıkma çağrıları üzerine ise bir kez daha esen rüzgârdan etkilenerek yön değiştirdikleri görüldü.
FETÖ gibi bir ihaneti yaşayan bu ülkede gerek bir kısım hoca kılıklı insanların gerekse bir kısım ilahiyat öğretim görevlilerinin hala esen rüzgâra göre yön değiştirmesi anlaşılır gibi değildir.
Allah’ın(cc) kitabına tarihsellik maskesi altında saldırılır ve Ayeti Kerimelerin değiştirilmesi talep edilir ses çıkarılmaz.
Hz. Peygamberin(sav) Sahih Sünneti ve Hadislerine Kur’an-ı Kerim’e arz sahtekârlığı adı altında saldırılır ve hatta toptan red edilir ses çıkarılmaz.
Allah(cc) Rasulü’nün(sav) bizzat yaşayarak örneklendirdiği sahih İslam’ı bizlere ulaştırmada ilk basamaklar olarak görev yapan İslam’ın kurucu nesli Sahabe Efendilerimize(ra) ve onları güzellikle takip eden Tabiin Nesline(ra) saldırılır ve tamamı yalancılıkla ve Hz. Peygamber’e(sav) karşı yalan hadis uydurmakla itham edilir yine ses çıkarılmaz.
Selefimiz olan Hadis âlimlerine(ra) her türlü hakaretler yağdırılır ses çıkarılmaz.
Sahih İslam’ı yaşamanın en kolay yolu olan Mezheplere ve Mezhep İmamlarımıza(ra) insanların kafalarında şüphe uyandırmak kastıyla cahilce saldırılır yine ses çıkarılmaz.
Daha açıkça söylemek gerekirse Diyanette Ehli Sünnet karşıtı bidatçi türden her nevi gurup rahatça yuvalanır kimseden ses çıkmaz.
Cumhurbaşkanının son Sahih Sünnet tartışması çıkışı sürekli olarak yukarıdan emir almaya alışmış ve emredilmedikçe kılını bile kıpırdatmayanlar için belli ölçüde uyanışa sebep olur diye düşünmüştük, bu defa da olmadı.
Oluşan kanaate göre Diyanet ve İlahiyat mensupları birkaç kişi haricinde yine ölü toprağını üstlerinden atamadı ve sınıfta kaldılar.
Cılız da olsa seslerini çıkaranların pek çoğu ise bazı hoca(!) ve kurumların ortaya koydukları siyasi bir takım açıklamalar ve tavırlara göre yön değiştirerek Diyanete sahip çıkma adına kendilerinden bekleneni bu defa da veremediler.
Hele hele “Diyanet Ehli Sünnetin kalasıdır” gibi bir takım cahilane sözlerin peşine takılmış olmaları ilim namusuna şüphe düşürmekten başka bir netice doğurmamıştır.
Ehli Sünnet Müslümanlara düşen yine Hz. Ali(ra) nin “Aptal kişinin zannına bakıp da kendi gerçeğini terk eden ondan daha aşağıdır” sözünün gereğini yapmak ve zalimlere karşı durmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.