Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Pinokyo Piyang000000000

Pinokyo Piyang000000000

Paradoksunu kendi üreten bir varlıktır insan. Bütün sıkıntılarını ve mutluluklarını yönetimsel yöntemlere bırakmıştır. Adaletini, korunmasını, beslenmesini, eğitimini her zaman demokratik bir cellâdın eline vererek yaşama çabasındadır insan.
Değişince telaffuzu, söylem şekli zihnimizdeki algısı da değişir.
Pagan bir inanıştır.
Ve Papağan bir harekettir kapitalizm.
Kendini güçlü kılmak adına, ilahi bir irtibattaki zikrini bile “Zikirmatik” olarak pazarlamaktan geri durmaz.
Kapitalizm tespih’in katilidir. Ve teşbihin katilidir.
Kendi sınırlarını inşa edip, diğer bütün sınırları ücretlendirerek ilerler.
Her şeyden kazanabilmek kapitalizme özgü bir davranış biçimidir. Ve yaşamı bir kumara endeksler, kazanmak ve kaybetmek, dünya gerçeğidir. Umutsuzluğu ve umudu satar çoğu zaman kapitalizm.
Ünsüz bir düşünür:
“Devletler, çoğu zaman bir hayat kadını, çoğu zaman kumarbaz, çoğu zaman katildir. Ama her zaman devlettir.” der.
Şimdi burada size Platon’un “Devlet” şematiğinden başlayıp, tarihin sistemsel ilerleyişindeki agnostik çağın örgüsünden bahsetmeyeceğim.
(Çünkü Hacı Emmi’ler ne diyorsun evladım cümlelerini yüzüme karşı söyler oldu, yazma öyle bilinmedik gâvurca şeyler sitemindeler.)
Her şeyin başıdır Para…
Kazanma içgüdüsünün, kaybetmiş insanlarıyız hepimiz.
Kazanç ve rızık eksenin manasını kavrayamamış.
Bütün hayat gayesini, daha çok zenginlik için harcamış fakirleriz biz.
Tek düşüncedir, nefis atına binip sürdüğümüz bencilliğimizi insanlığın dışına süreriz hep.
Mal ovalarına, şatafat sarayları kurarız.
Yarış atları gibi salınırız, dünya hipodromunda…
Koşturmak ve daha çok kazanmak içindir bütün organallerimiz.
Ve Umutlarımızı hep taze tutup, kazanmak kolay sözcüğü belleğimizin nişangâhına yerleştirip, kurşunlanır insanlığımız.
Müziğimizi, kültürümüzü kurşunladıkları gibi kurşunladılar. Davul’un yerini bateri bakterisi aldı, sazın yerini piyano?
Hadi buna alıştık, evrensel dedik müziğe kabul ettik.
Peki ya piyango neden evrensel?
Çünkü kainattaki insanların dünyaya bağlılığı, onlara umut pompalamaktan geçer.
İnsanlar huzur ve rahata kavuştukça hırslarını kamçılayıp, daha ve daha olmak adına deha abidelerine dönüşürler.
Piyango insanların umutlarını satın alıp onlara cüzi bir miktarda umut satmanın ticareti olarak, insanlara mutluluk veren bir araçtır. Ve çoğu insanın gözünde masumlaştırılmış bir canavardır.
Piyango pinokyo’dur.
Pinokyo’yu Ghepetto oyar.
Piyango’yu ise kapitalizm oymuştur.
İkisi arasındaki benzerlik ve insanı kandırma metodolojisi de aynıdır.
İkisinin’de yalanları biriktiğinde uzayan bir yerleri vardır.
Pinokyo’da burun uzar.
Piyango’da ise yalanın (paranın) kendisi uzar.
Piyango nasıl bir yalandır. (Zinhar günahtır. Tümceleri ile sakal sıvazlamayacağım.)
Muhterem ulvi, haşmetmahap komünistlerden Lenin:) anlatıyor.
“Hemen piyangonun ne olduğunu anlatayım.
Örneğin benim 50 ruble değerinde bir ineğim var.
Bu ineği piyangoyla satmak istiyorum ve o nedenle de herkese bir ruble değerinde bilet almayı öneriyorum. Bir rubleye bir inek sahibi olma olanağı var!
Herkes ineği satın almak istiyor ve rubleler yağmaya başlıyor.
Yüz ruble toplandığında, piyangoyu çekiyorum: piyangoyu kazanan, ineği bir rubleye almış oluyor, diğerleri hava alıyor.
İnek insanlara "ucuza" mı geldi?
Hayır, çok pahalıya geldi, çünkü değerinin iki katı para ödendi, çünkü iki kişi (piyangoyu düzenleyen ve ineği kazanan) hiçbir şey yapmadan kazanç sağladılar, hem de paralarını kaybeden doksan dokuz insanın sırtından.
Demek ki piyangonun halk için kazançlı olduğunu söyleyenler halkı basitçe aldatmaktadır.
Aynı şekilde köylüye, yoksulluk ve sefaletten çeşitli kooperatifler (ucuz satın alma ve kârlı satma birlikleri), işletmelerde çeşitli iyileştirmeler, bankalar ve benzeri önlemler sayesinde kurtulacağını vaat edenler onu aldatmaktadır.”
Lenin -Kır Yoksullarına (1903)
İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası’nın 2010 yılında yayınladığı “Umdumuz Piyango” raporuna göre
Milli Piyango İdaresi’nin son beş yılda elde ettiği hâsılat 7,5 milyar lirayı aştı.
2009 yılında yapılan çekilişlere halk 402 milyon lira yatırdı.
“Umut olarak harcanan 402 milyon liranın 233 milyon lirası ikramiye olarak ödendi.” Son üç yıl boyunca “talih peşindeki vatandaşın cebinden” şans oyunları için 18 milyar TL çıktı.
Yani sermaye devleti, vergi, zam ve artı-değer sızdırma yollarının yanı sıra başta siz “Sakallı Hüsnü’ler” olmak üzere halkı 18 milyar lira dolandırdı.
Dini bütün hükümetin döneminde, özellikle de kriz yılları olan 2008 ve 2009’da, bu resmî kumar sektörünün gösterdiği büyümenin, talih kuşunu kimin başına kondurduğu açıktır.
Kısacası devlet kumar oynatarak kumbarasını dolduruyor.
Millet kumarbaz.
Milletvekilleri’de kurpiyer…!
Başbakan mı?
Onu da siz bulun.
Ha birde oy kullanırken, Ya Çıkarsa, ya tutarsa demeyin.. Bu göl maya tutmaz..
“ Çünkü maya lazım maya.”
Akıl etmez misiniz?
Düşünmez misiniz?
twitter.com/MucevherBekir

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ebubekir Mücevher Arşivi