Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Perde arkası

Perde arkası

Bin bir olay… Peşine takılıyor, incinip üzülüyorsunuz. Bazen çok sarsıcı sadme ve mukabilinde ona yönelik tepkiler var.

Hassasiyetler, duyarsızlıklar, alınganlıklar. Tokatlar, silleler envaiçeşit duygu, infial kiminde isyan ve örtük gurur. 

Ama çemberli, kısıtlı, daraltıp, kararttığımız bir yaşamakta; hadise hakkında ne zaman, ne kadar (sağlıklı) karar verebiliriz. 

Geleni, Göndereni, hadisatın veçhesini, cephelerini yeterince görüp, okuyabildik mi ki, hesabı doğru yapalım.

Neticede varsayımlar, kişilik özellikleri, geçmiş yükü, o an için müessir olan ortam, türlü etkiler devreye girmekte midir?

Acaba, hangi tarihteki tespit/ teşhis/ hükmümüz doğrudur, geçerlidir.

Hangi “Ben” ve tanıklığı(!) araya girmiş, olay(lar)ın ne kadarını (anlaya)bilmişizdir. Hayatımızdaki, yeri, uçları, sonuçları nelerdir?

Sıralanan, öne geçen başka dramatik, trajik, bazen komik vukuat gelecek midir?

Otomatikleşmiş bir hayatın tik takları, ding dangları ve kafaya vuruşları acaba nereye varacaktır. 

Kafa ve ruh şişecek midir, pişecek midir?

Sevimsiz hadiseler “çıplak(!) uyarıcı” mıdır? 

“Bizim” dediğimiz hikâye sayfalarında, en azından şekvâ,  feveranla; sonra hezeyan ve belki tuğyanla dalgalanır dururuz.

Hâlbuki ömürde; okşayışlar, sevinişler, müşfik dokunuşlar da mevcuttur.

 Her şeyin ötesinde “aklınız”, “kalbiniz” ve onun yönlendirdiği, sevk ettiği iş yapma gücünüz vardır; yine de yeşerecek umutlarınız, gizli onarıcılar, sükûnet, itidal ve rahmet esintileri…

Bazen aksi vaki olsa da, sancılı durumlarda; özel güçler ortaya çıkacaktır. 

Sandığımızdan daha metanetli, sabırlı, becerikli, mukavemetliyizdir mesela. Eziyetli süreç, iyi idare(!) edilir. 

Ortaya bir şeyler koyabilirsiniz söz gelişi. Nazarı, dışa, ötekiye, gayriye çevirip; küçük iyilikler, gülüşlü, gönendirici işler yapabilirsiniz. 

Ve hayırlı eylemlerin ötesinde; muhakkak açılımlar, ince, zarif karşılıklar da bulunur.  

İbret ve manaları duyduğunuz, hem başka yolların ayrımına vardığınız, hem de bütün gidişleri, durumları, hadisatı(hayır şer gözükenleri) hissettiğiniz. Üst noktada Birle(ştir)diğiniz.

Bir müddet için de olsa sükûnetli düşünmelere, bir aklıselime, ötenin de fevkinde bir güzellik diyarının notalarına, melodisinin sarhoşluğuna kendinizi kaptırdığınız…

Bir varış ve bitiş noktası. Ulvî manalardan, ziyalı haberlerden bir zevk. 

Durulma, ferahlama, umut kucaklanışı, aşk ve sevgi sıcaklığı.

Mesnedimiz… Kudret, Rahmet. Ünsiyet, letafet, ülfet ve muhabbet.

Eşyanın hakikatini, hikmet yüklü perde arkasını bilmiyoruz. 

Dünyevî hadiseler, seyri; katmanlı, örtülü. Gözler de yarı açık, kapalı.

Öğrenme, (mesele) edindiğimiz bilgi genellikle kabukta, zarfta kalıyor. 

Kısmî bilgi, esasen; acı, yakıcı tecrübe sonrası geliyor. Ve istidadımıza, nasibimize göre bir şeyler görüyor, idrak etmek için çırpınıyoruz.

Perdeyi çekince, zırhı delince, bir menzile varınca acaba nelere vâkıf olacağız? 

Kaç perdeden geçmemiz, nelerden (vaz)geçmemiz gerekecek?

Farklı bir öğrenme, bilgiyle nerelere koşacağız.

Perdelerin ardında pencereler, gün yüzü, ışık da var. 

Bir gün herhalde anlayacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi