Ortadoğu Kazanı…
İran’ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney'in potansiyel halefi olarak görülen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Doğu Azerbaycan Eyaleti Valisi Malik Rahmeti ve Tebriz Vilayeti Cuma İmamı Ayetullah Ali El-Haşim’in de aralarında bulunduğu kaza süsü verilmiş helikopter suikastında dokuz kişi can verdi.
İki bin yıllık bir devlet geleneğine sahip İran’da neler oluyor? Orta Doğu’da neler oluyor? İsrail-Filistin (Kudüs ve Gazze)’de neler oluyor? Türkiye’de neler oluyor?..
İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin harici bakan ile birlikte bir suikasta kurban gitmesinin arkasında yatan amiller neler? Gazeteci milleti, herhangi bir trafik kazası dâhil böylesine helikopter kazalarına daha da bir şüpheyle bakarak yaklaşır. Bu kaza, cennet mekân Muhsin Yazıcıoğlu’na tertip edilen kaza süsü verilmiş helikopter suikastına ne kadar da çok benziyor. Üç helikopter Tebriz’e doğru havalanıyor ve bu helikopterlerden sadece Cumhurbaşkanı ve Dışişleri bakanını taşıyan helikopter güya kaza kırımına uğruyor. Bu küresel suikastta Ortadoğu’nun çıbanbaşı İsrail (Mossad)’in parmağı yok mudur?. Bölgeyi şekillendiren politikalarıyla ABD (CIA)’nin başparmağı hiç yok mudur? İngiltere, Rusya ve Avrupa Birliği’nin istihbarat birimlerinin hiç dahli olmamış mıdır? Zamanla bunların hepsi ortaya çıkacak ama “deliller” 12 saat içerisinde yok edildiği için açılan soruşturmalardan belki de bir neticeye varılamayacaktır.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Reisi ile dışişleri bakanı Abdullahiyan ile bölgelerinde sevilen Türk vali ve imamın bir suikasta kurban gitmeleri, başta İran dış politikası olmak üzere Batı’nın Ortadoğu politikasını etkilemeye yönelik olup, Anglo-Sakson aklın yürürlüğekoyduğu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’ni çabuklaştırmaya ve nihayete erdirmeye yönelik atılmış bir adım olarak da düşünülebilir.
Amerikalılar tarafından kullanılan ve İngilizler tarafından ortaya atılan “Ortadoğu” kavramı veya teriminin içine 16 devlet girmektedir. Ortalama genişliği 8 milyon kilometre kare olan Ortadoğu’da en köklü devletlerin başında Türkiye ve İran gelmektedir. Diğer devletler İngilizlerin başını çektiği sömürgeci devletler tarafından cetvelle çizilen suni sınırlar ile oluşturulmuştur. Dünyanın toplam petrol rezervinin %60’tan yukarısını elinde bulunduran Ortadoğu, Kara Elmas’tan dolayı dünyanın bütün gözlerini üzerine çekmiş bir bölgedir. Kimse görmezden gelememektedir. Dini yapısı, petrol ve yeraltı kaynakları itibariyle Ortadoğu; Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan, Irak,, Lübnan, Ürdün, İsrail, Yemen, Umman, Sudan, ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşmaktadır. Ortadoğu en dar anlamda Mısır, Türkiye ve İran arasında kalan bölgeyi kapsamaktadır. En geniş anlamda ise Kuzey Afrika, Sudan, Somali’den Afganistan’a kadar uzanan bir coğrafyanın adıdır. Ortadoğu’da düzenli hayat M.Ö. 6000 yılına kadar gitmektedir. Yeryüzünde ilk yerleşik hayat burada başlamıştır. Yazılı tarih de bu coğrafyada başlamıştır. Nil, Fırat ve Dicle nehirleri bu bölgeye hayat vermiştir. Nil nehri Mısırlılar için, Fırat-Dicle arasında kalan Mezopotamya Babil, Asur ve Sümerliler için yerleşim imkânı sunmuştur. Mısır’ın tarihi ise M.Ö. 5000 yılına kadar dayanmaktadır. İslamiyet’in doğuşuyla bu bölge (Kenan diyârı) Müslümanların hâkimiyeti altına girmiş, Roma ve Pers imparatorlukları yıkılmış Dört Halife döneminden sonra Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar’ın egemenliği altında kalmıştır. Yüce Osmanlı Devleti’nin bu coğrafya ve topraklardan 1917’de çekilmesiyle birlikte Ortadoğu kazanı da kaynamaya başlamıştır. 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla birlikte kazanın altı harlanmış ve Anglosakson aklının devreye girmesiyle ortaya Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çıkmıştır.
Pers (Fars) olarak bilinen İran, resmi adını 1935’de almıştır. 1979’daki İslam devrimi ile de İran İslam Cumhuriyeti adını almıştır. Halkın büyük bölümü Şii’dir. İran ekonomisinin ana gelir kaynağı petrol ve gazdır. Meselâ İsrail, petrol ihtiyacının % 40’ını Azerbaycan’dan ve yapılan anlaşmalar gereği Yumurtalık Petrol Hattı’ndan sağlamaktadır. İran’da Şii Müslümanlar nüfusun yüzde 85’ini oluşturmakta olup çoğunluğu Azeri ve Farslardan meydana gelmektedir. İran’da Şiilik, önemli bir faktördür. Sünnilerin çoğunluğunu Kürtler (%10), Baluçiler ve Türkmenler teşkil etmektedir. Şii Azeri (Güney Azerbaycan) Türkler nüfusun %25’ini oluşturmakta. İran’da Kaşkay (Türk), Bakhyuari Şahseven (Türk), Basseri ve Afşarlar (Türk) küçük sayıda etnik gruplar da vardır. 1828-1856’da İran-Rus ve İran-İngiliz savaşları sonucunda bağımsızlığını kaybeden İran’ı, İngiliz ve Rus işgal kuvvetleri 1946’da terk etmişlerdir. 1951 yılında petrolü millileştiren Musaddık hükümeti, 1953’de CIA darbesiyle sona ermiştir. ABD’nin desteğiyle Şah Rıza Pehlevi yeniden gelmiştir. Şah, 1979 Ocağında ülkeden ayrılmış ve 1 Nisan 1980’de halk oylaması neticesinde İran İslam Cumhuriyeti ilan edilmiştir. İran’a ekonomik yaptırımlar ise 1996’da uygulanmaya başlanmış ve nükleer bomba yapma teşebbüsüyle ambargo ağırlaştırılmış, fakat batılı ülkeler el altından yine de bu ambargoyu delme yoluna gitmişler. İran’da Batı yanlısı liberaller ile muhafazakâr İslamcılar arasında güç kavgası devam etmektedir.
Ortadoğu’daki bütün savaşlardan ve suikastlerden en başta Türkiye ve ekonomisi olumsuz yönde etkilenmektedir. İran cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanına yönelik suikasttan başta Türkiye ve Ortadoğu devletleri olumsuz yönde etkilenecektir. Soğuk Savaş’ın bitimiyle anglo-sakson akıl tarafından başlatılan Yeni Dünya Düzeni, BOP’u yürürlüğe koyarak Irak, Suriye, Filistin’in parçalanmasından sonra sıranın İran ve Türkiye’ye geldiğinin sinyallerini vermiştir. BOP siyasi, ekonomik ve sosyal bir projedir.
İran’daki son suikast, Ortadoğu ülkelerine ve BOP EŞ Başkanlarına yönelik bir uyarıdır. Türkiye, sinyali almıştır ve yeni “Seferberlik ve Savaş Hâli Yönetmeliği”nde değişiklik yaparak savaş durumuna geçtiğini ifade etmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.