Ubeydullah b. Umeyr şöyle demiştir:
“Bir kişi “Elhamdulillah” dediğinde, o kişi için gökyüzü kapıları açılır. “Allah-u Ekber” denildiğinde ise yer ile gökyüzü arası sevapla dolar. “Sübhanallah” denildiğinde ise bunun sevabını Allah’tan başka kimse bilemez. Çünkü Allah (c.c), kudsi bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyurmuştur:
“Kulum, beni kendi nefsinde anarsa, ben de onu anarım. Kulum beni yalnızken anarsa ben de onu anarım. Kulum beni bir topluluk içinde anarsa, ben de onu daha şerefli bir topluluk içinde anarım. Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben de bir dirsek boyu yaklaşırım. O bana bir dirsek boyu yaklaşırsa ben de bir kulaç boyu yaklaşırım. O bana yürürse ben de o kuluma koşarım.” (Buhari, no: 7405.)
Ubeydullah b. Umeyr sözlerine şöyle devam etti:
“Yatağına yatan kişi Allah’ı zikreder bir halde uykuya dalarsa uykudan uyanana kadar Allah’ı zikretmiş sevabı alır.”
Burada Allah’ın bir kulunu anması demek, O’nun günahlarını affetmesidir. Kul, Allah’ı andığında, Allah (c.c) da kulunu anar yani günahlarını affeder.
Bildirildiğine göre Hz. Ali (r.a)’nin şöyle dediği rivayet edilir:
1. Zikir, iki zikrin arasındadır.
2. Müslümanlık, iki kılıcın arasındadır.
3. Günah, iki farzın arasındadır.
Bu sözlerin açıklaması şöyledir:
“Allah (c.c), kulunu zikretmeye muvaffak kılmalıdır. Kulu buna muvaffak kılarsa, kul da Allah’ı zikreder. Kul Allah’ı zikredince, Allah da onun günahlarını bağışlar. “İki kılıcın arasında” sözünden ise bir beldenin halkının Müslüman olması için çalışılır ve cihat edilir. Kişi, Müslüman olduktan sonra dinden çıkarsa mürted olur. Mürted olan yani dinden çıkan kişi ise öldürülür. İşte iki kılıç arasında sözü bunu ifade eder. “Günah iki farzın arasındadır” sözünden ise Müslümanın günah işlememesi farzdır. Günah işlerse bu sefer de tövbe etmesi farzdır. Böylece günah, iki farzın arasında olmuş olur.”
Gününüz bereketli olsun.