Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

6 ŞUBAT DARBESİ!

6 ŞUBAT DARBESİ!

Rabbim tekrarından cümle beldeleri, memleket ve şehirlerimizi emin buyursun. Böylesine insana, insanımıza acı veren darbeleri bir daha ne yaşatsın ne göstersin.
“Vuruş, vurma, çarpma” mânâsına gelen “darbe” kelimesini, başlıkta, mecazi olarak “sarsıntıya yol açan hareket”, “musibet”, “felâket” anlamında kullandım. 17 Ağustos 1999’da 30 bine yakın insanın öldüğü Marmara/Gölcük’teki deprem “Yüzyılın Faciası” idi. 6 Şubat 2023’te kışın dondurucu soğuğunda yaşadığımız art arda iki büyük depremle Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay başta olmak üzere 11 vilâyette büyük facialar yaşandı. Hatay’ı yerle bir eden bu korkunç zelzele; tarihe “Asrın Felâketi” olarak geçti. Sansürlü resmî rakamlar bir tarafa, geride yüzbinlerle ifade edilen ölüm, milyonların evinden barkından mahrumiyeti, karanlık şehirler, unutulmaz acılar, kentleşme, imarlaşma ve inşaatlardaki ihmallere karşı büyük öfke kaldı. O gün gece vakti yeryüzü derinden gelen bir darbeyle sarsılmıştı.
Deprem yer içinde birikmiş gerilme enerjisinin aniden boşalmasıdır. Depremleri inceleyen bilim dalına “Sismoloji” denir. Osmanlı Devleti’nde 1894’te yaşanan İstanbul depreminde “sismograf” aletini ilk getirten padişah ise İkinci Abdülhamid’dir. Türkiye’de görülen depremler Tektonik (kıt’aların kayması vb.) oluşan sığ depremlerdir. Yedi (7) üzeri büyüklüğündeki depremler “büyük deprem” sınıfına giriyor. Deprem konusu çok geniş bir saha. Yerbilimlerinden inşaat mühendisliğine, tarihten sosyal psikolojiye, kıyâmet sarsıntısından ölüm, ömür ve kalp sarsıntısına varıncaya kadar birçok disiplini kapsıyor. Deprem konusunda Türkiye, yerli ve yabancı araştırmacılar için ilginç bir laboratuvar. Yâni Türkiye, deprem araştırmaları için ideal bir ülke.
Ülkemizin ilk büyük depremi “Büyük Anadolu Depremi” olarak tanımlanan ve yedi ilimizi etkileyen 33 bin insanımızın öldüğü, 117 bine yakın binanın tamamen yıkıldığı 27 Aralık 1939’da 52 saniye süren 7,8 büyüklüğündeki Erzincan merkezli depremdir. Ölümün sebebi ise, o bölgedeki inşaat tekniğidir. Ayrıca Erzincan’a yardım ve kurtarmanın 3 gün sonra gidebilmiş olmasıdır. Bütün kamu binalarının yıkıldığı bu zelzelede tahribat haddinden fazla olduğundan ayrı bir bölgede tekrar Yeni bir Erzincan kuruldu. Erzincan hapishanesi de yıkıldığı için buradaki 240’ın üzerinde mahkûm, anlaşmalı serbest bırakılarak arama-kurtarma çalışmalarına katılmışlar, pek çok insanı kurtardıkları için cezalarında TBMM kararıyla indirime gidilmiştir.
Türkiye’de her bölge ve her şehir deprem bölgesi ve fay hattı üzerinde. Bu fay hatları 10 büyüklüğünde bir deprem ürettiğinde hanelerimizin yüzde 90’ını kaybediyoruz. 10’un üzerinde bir depremde ise yeryüzünde insan yapısı diye bir şey ayakta kalamıyor.
Depremin dini boyutunda Kur’an-ı Kerim’in 99. suresi olan Zilzâl Sûresinde, bize kıyâmet sahnelerinden haber veriliyor. Beşeri mimarlar tarafından yeryüzünün içi öyle bir boşaltılıyor ki… Emperyalist zengin, güç ve kuvvet sahipleri ülkeler işgal edip, kan dökerek bu kötülüğü yapmakta bir beis görmüyorlar. Yeryüzünden en çok şımaranlar, yeryüzünde Allah’a en çok isyan içine girip de arzda düzeni bozanlar da zenginlerdir. Azıcık zenginlik, azıcık güç kuvvet sonucunda Allah’a kafa tutmaya kalkışmıyorlar mı?
Yeraltındaki petrolünden tutun gazına, kömüründen kıymetli madenlerine, altınından gümüş, yakut, zümrüt ve safirine kadar yeryüzünün içindeki bütün değerler boşaltılıyor. Şu arza, tabiata bir bakar mısınız ne muhteşem güzellikler, ne muhteşem bir dengenin kurulduğunu görmemek için kör olmak lâzım. En büyük mimar olan Allah’ın arzda kurduğu ilahi mimariye hiç dikkat ediyor mu? İnsanoğlu boşaltıyor ama asla ilahî mimariye dikkat etmiyor? Şu dağlar, şu ovalar, şu akarsular ölçülü bir dengeyle yaratılmadılar mı? Allah Resulü bir dağa çıktığında saygısından şehadet namazı kıldığını yeni öğrendim. Ben de en yüksek tepeye, meselâ Takkeli Dağ’a çıktığımda “Allahuekber” diye haykırıyorum. Dağlar şahidim olsun diye.
Zelzele sûresi, her okuyana ve tefekkür edene kıyâmet sarsıntısını, ölüm sarsıntısını, ömür sarsıntısını ve kalp sarsıntısını hatırlatması gerekiyor. Bu okuma, meal olarak değil anlayarak, akıl sahiplerinin düşünerek ve aklederek okuması ve müfessirlerin yorumlarını merak etmesiyle daha bir güzelleşiyor. 6 Şubat’ta yaşanan depremden binlerce, milyonlarca insanımız ruhen etkilenmedi mi? Asrın Felâketi’nde kıyâmetin küçük bir provası yaşatıldı. Ölüm küçük kıyâmet değil mi? Enkazdan çıkartılan bir teyze, kendisini kurtaranlara “Dünya yerinde mi?” diye sormuştu. Kıyâmet koptu zannettiği için o suali soruyor.
Kıyâmetten sahnelere devam edelim mi… Depremde yan binada yangın çıkmış, insanlar cayır cayır yanarak ölmüşler. Yan binadaki insanlar “onların çığlıkları, acı feryatları kulağımıza kadar geliyordu” diyorlar. Bolu’daki otel faciasında 78 canın cayır cayır yandığı gibi… Otel yangını da kıyametten küçük bir sahneydi? Altı Şubat’ta yaşanan asrın darbesinin dehşetinden anne bir tarafa, kucağındaki bebek bir tarafa herkes şaşkın vaziyette kaçacak ve sığınacak emin bir yer aramadı mı? İşte mahşerde yer dile gelecek, bütün uzuvlar dile gelip konuşarak şahitlik edecek. Adamın biri camiye gider ve her camiye gidişinde de ayrı ayrı yerlerde namaz kılarmış. Bu durum, cami cemaatinden birinin dikkatini çekmiş ve niçin böyle yaptığını sormuş. Aldığı cevap muhteşem ve düşündürücü: “Her yer bana şahitlik yapsın diye değişik yerlerde kılıyorum.”
Ben ölümü arzu etmeyen ve hayatı seven bir insanım. Bu dünyaya kulluk sanatını icra etmek, güzel ve sağlıklı yaşamak için geldim. Mümin olarak kıyâmda iken ölmek isterim. Rabbim beni, bizi, sizi iyiliği emreden, kötülükten sakındıran topluluk arasına katsın.
Şanlı Peygamberimizden güzel sözler:
“Depremler kıyâmet alâmetlerindendir. Depremler çoğalmadıkça kıyamet kopmaz!”
“Allahu Teâlâ, depremleri iyilere öğüt, müminlere rahmet, kâfirlere ise azap kılar.”
“Eski kavimlerden bir kısmına deprem ile azap yapıldı. İyiler de helak oldu. Çünkü günah işlenirken susmuşlar, önlememişlerdi.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi