Bereket Ayı Şehr-i Ramazan Hoş Geldin!
“Şehr-i Ramazan öyle bir aydır ki insanları irşâd için Kur’ân, hidâyet delili beyyineler hâlinde bu ayda indirildi.” (Bakara, 185)
Siyaset ve politika kazanının insanları ayrıştırdığı ve içinde atomize ettiği buhranlarla dolu bir zaman diliminden geçiyoruz.
Günümüz Türkiye’sinde her fırka kendi içinde atomize olmuş vaziyette. Câmilerden tutun silahlı kuvvetlere varıncaya kadar siyasetin girmediği müessese hemen hemen kalmadı gibi. Popülist politikaların arttığı, saygısız, onursuz ve omurgasız vekillerin transfer edildiği, sadece vitrine oynandığı “tek adam” döneminde; insanlar, şeytanî küresel kapitalist sistemin cenderesine sıkıştırılmış durumda. Havaya ve suya cemrelerin düştüğü kış ikliminden çıkıp, baharın müjdecisi hayır ve bereket dolu bir iklime doğru gidiyoruz.
Firavun ve Nemrut’un papucunu çoktan dama atan ve dünyanın başına belâ olmuş akl-ı evvel emlakçı bir adam ile onun yardımcısı testereci küresel bir tetikçiyle birlikte yapay zekâya yaptırılmış Filistin/Gazze’nin son hâlini büyük bir utançla izledim. Netenyahu denilen sapkın adam, İslâm topraklarını mübarek ramazanda da kana bulayacak. Gazze şeridini küresel tatil köyü ve kumarhaneye çevirmek istiyorlar. Senaryosu daha önceden yazılmış bir oyun 7 Ekim’den beri sahnede. İnsanlık, dünya insanlığının gözleri önünde Gazze’de soykırıma tâbi tutuluyor. Çoluk çocuk, kadın-ihtiyar ekin-hayvan demeden her şey katlediliyor, bombalar altında yakılıp yıkılıyor. Dünya nüfusunu azaltmaya Ortadoğu’dan başlanmış görünüyor. Bunun Suriye, İran ve Türkiye ayağı da var.
Emperyalizm ve emperyalist ülkeler, her gittikleri yere kanla girmişlerdir. Küstah Amerika ve sömürgeci İngiliz, Fransız, Hollandalı ve diğer Batılı ülkelerin tarihleri kan, irin, gözyaşı, acı, işkence ve dramla doludur. 21.yüzyılda kültür emperyalizmi ve beşinci kol faaliyetleri revaçta. Devletleri ve milletleri içerden çökermek için “etki ajanlığı” silahını iyi kullanıyorlar. NATO kafa ve NATO aklıyla hareket ederek ülkemizde her 10 yılda bir askerî ve sivil darbe yaptırıyorlar. 28 Şubat askerî darbesi bunun son örneği idi. İnsanlar siyasi fikir, görüş ve ideolojik düşüncelerine göre fişleniyordu. Üniversiteler başta olmak üzere okul ve devlet dairelerinde başörtüsü yasağı getirilmişti. 28 Şubat Postmodern Darbesi’nin üzerinden 28 yıl geçti. Darbecilerin hedefinde Merkez Bankası’nın içini boşaltmak vardı. Ona muvaffak olamayınca milletin 390 milyar dolarını iç ettiler. Başarılı veya başarısız her darbe girişimi ülkeye ihanettir. 15 Temmuz darbe teşebbüsü de henüz tam olarak aydınlatılmış değil. Karanlık yönleri çok. Genç insan beyniyle birlikte kaç milyar dolar yurtdışına kaçırıldı. Bir “altın nesil” yok edildi.
Fransız yazar Alexis Bautzmann, milenyum yılında bir okulda yaptığı bir konuşmasında “Amerikan zihniyeti, melez bir insana veya Bizans entrikasına benzer. Bunun ilk örneği, Truva atının inşasıyla ün yapmış, teknolojiyi kullanmada mahir ve aynı zamanda kral olan Ulysse’dir.” diyor. Günümüzde küresel stratejinin üç aktörü olan “Hollywood, Pentagon ve Washington” üçlüsüne çok dikkat etmek gerekiyor. Şunu da unutmamak gerekir ki, ABD’de siyaset meselesi ilahiyatın dışına asla çıkmamıştır. Gerçi Tramp, elini İncil üzerine koyup yemin etmemiştir. Ama yine de anayasaya bağlı kalacağını belirtmiştir. Bu dini ve siyasi zihniyetin kıyamet gününe Mesihî inançla bağlı Amerikalıların (evanjelistler) beklentileriyle örtüşen özelliği kapsar. Hollwood, beyaz perdede korkuyu, acıyı, öfke ve dramı ustaca kullanmıştır. İklim ve uzayı da buna ilave ederek daha çok “korku” ve “öfke” duygularını yapay zekâyı da kullanarak ustaca kullanmaya devam edecek. Kültür emperyalizmi kitap, sinema, müzik, iklimle devam ettiriliyor. Amerikan sineması hayale dayalı alternatif bir evren geliştirmeye devam edecek. Bu sefer korkuyu uzaydan ve gökyüzünden pompalayacaklar. Bu sinemanın uluslararası seyircisi ve etkisi öylesine çoktur ki, Hollywood filmlerinin hasılatlarına bakmak yeterli.
Şehr-i Ramazan demek “şehrullah” demek. Yağan yağmur yeryüzünü yıkadığı gibi şehr-i Ramazan da ehl-i imanı ardından yıkayıp kalpleri temiz ettiği için bu isimle adlandırılmış. Ramazan kızgın yerde yalınayak yürümekle yanmak demektir. Çünkü bu ayda açlık, susuzluk hararetinden ızdırap çekilir. Günahlar bu hararetle yakılır.
Bu duygular içerisinde akşamları, iftarda acele etmenin; sahurdaysa, ağır davranmanın hikmeti ve sırrına ermeniz temennisiyle günlerin efendisi Cumanız, on bir ayın sultanı olan Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.