Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Öğüt Gölgesi

Öğüt Gölgesi

Nereye gidiyor? Kim? Ne? Niçin? Ve Nasıl..?
Evet insan hayatın rüzgarında, savrulurken gençlik denen bir iklimden geçiyor ve o iklimdeki eksikliklerini iliklerinin ta derininde hissedebiliyor.
Gençler ve gençlik tükeniyor ve tüketicileştiriliyor..?
Üretmeyen ve tüketen bir gençlik.
Yürünmüyor kaldırımlarda. Çünkü kaldırılmış gençlik duvarından saygı isimli tablo. Tuvallerin, Truva’ya dönüştüğü ve çizgilerin, görselliğin izdihamında, gençler zihinlerinden zigon sehpaya doğru yürüdüğü kaldırımlardan yürüyebilmeniz mümkün olmuyor.
Çünkü beyzadelerimiz öylesine, bir ego ile pompalanmışlar ki, kendilerini Kral, Hükümdar bazen Polat, Memati zannediyor.
Kendi bilgileri ve akılları, tecrübeye ihtiyaç duymuyor.. Öğüt gölgesinde serinlemektense, hayatın kavurucu sıcaklığında yanlışın dibine kadar batmayı yeğliyor.
Vücutlarının geliştiriyorlar, spor yapıyorlar.. Yapsınlar… buna karşı olanın gözü çıksın.
Ama bu sporu yaparken, manevi sporlardan uzaklaşıyorlar.
Saatlerce futbol maçı izleyebiliyorlar ama 15 dakikalık bir namaz çok ağır geliyor. Maddi gelişmelerinin ekseninde manevi çelimsizleşme ve kişisel bozukluklar meydana geliyor.
Hani bir reklam repliği vardı.. “Kontrolsüz güç. Güç değildir.” Diyordu. Maneviyatsız gençlikte bu kontrolsüz gücü ifade ediyor.
Özgürlük alanlarını, eğlence ve komedi eksenli yaşayan istekperest bir nesil meydana gelmiş durumda. Bunu bir şiirle ifade etmeye çalışalım.

Bir zamanlar kara sabanla eker, orakla biçerdik.
Suyu ya gözünden, ya testiden içerdik..
Suyu bardağa koyup veriyorsun da eline..
Şapşal Şaşal su istiyor…

Büyüğe hürmet edilirdi, alime denirdi pir..
Eller nasırdı ama, temizdi fikir..
Buyur ediyorsun, evine…
Aylak ayakkabıyla girmek istiyor…

Eskidendi dedelerimiz elbiselerini yamardı..
Nasihatin en tesirlisi şamardı…
Elini kaldırmayı bir dene…
Bedbaht, elini kırmak istiyor.

Hani bizde gençtik saçlarımıza limon sürerdik..
Elbiselerimiz kaliteli olmasa bile temiz giyerdik
Hele kılığını kıyafetine bir söz söylesene..
Saçına jöle, kendine köle istiyor..

Eşek, At, Traktöre binerdik.
Çalışır çabalar, kazancın bereketi ter derdik.
Şimdi otobüse bin diyorsun da.
Yalınayak altına sonmodel araba istiyor

Günde beş vakit futbol izlemek
Bol bol kızları zikretmek
Birde kız arkadaşının etrafında tavaf etmek
Genç olmakmış, Genç sözde gençlik istiyor…

Bu şiirin, biraz ağır kaçtığını düşünüyor olabilirsiniz? Sende bir gençsin diyebilirsiniz. Mutlaka genç olmak, ihtiyarların itiraflı en büyük istekleri. Genç olabilmek mutluluktur. Ve genç olmanın mutluluğunu yaşıyorum..
Ama benim düşüncemdeki genç kavramını ve gençler olarak yaptığımız yanlışları göz önüne almak istedim.
Bir toplumun canlılığı, o toplumdaki gençliğin canlılığı ile mümkündür.
Bu dünyanın sonu nereye varır?
Bu hayatta ki gayemiz nedir?
Dünya hayatından ahiret hayatına ışık tutacak talimat ve rehbere bir genç olarak ne kadar sarılmışız.?
Sorularını aksederek devam ederken yazımızı şu son soruyla bitirelim…!
Maddi ve bedeni sporların, kargaşası ve karmaşası içindeki gençliğin, Manevi Spor noktasında neden enerjisiz olduğunu düşünüyor muyuz?
Öğüt: Toprak olacak olanı güçlendirmek yerine, hakiki kata yükselecek olanı (imanı) güçlendirmek, en hakiki spordur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ebubekir Mücevher Arşivi