Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Laubali sayılmayacak bir yazı

Laubali sayılmayacak bir yazı

Birçok insan gibi, kara kalemle çizilmiş gerçekçi portre resimlerine karşı çok büyük bir hayranlık besliyorum. İnsanı kendinden geçirebilecek düzeydeki bir beğeniden söz ediyorum.

“Bu bir resim mi, yoksa, fotoğraf mı?” dedirtecek derecede gerçek, zaten ‘hiper gerçekçi’ olarak tanımlanmış resimleri diyorum. Resim konusunda söz sahibi olan, otorite olarak adlandırılan ressamlardan hiç birisi sanat olarak görmezler bunu gerçi. Bu iş tamamen bir zanaatkarlıktır onlara göre. Yani emek verilerek, el işçiliğiyle üretilmiş şeylerdir. Sanat değildir. Söz konusu eylemde, insanın kendisinden kattığı hiçbir şey yoktur çünkü. Bilakis, olanı olduğu şekliyle yani bire bir haliyle kağıda aktarabilmektir zaten amaç. E basit bir fotoğraf makinesi bile tek bir dokunuşla o kişinin ya da objenin fotoğrafını -resmini- çekebilir tabi. Doğru. Aslında buna ben de katılmıyor değilim. Olsun. Sanat da olsa, zanaat da olsa, bu işin çok büyük bir hayranıyım ben.

Serde kabiliyet bulunsa da bulunmasa da ciddi bir çalışma disiplini ve özveri gerekiyor elinizden o çizimlerin çıkabilmesi için elbette. Yetenek ve zeka gibi doğuştan verilen, ‘tanrı vergisi’ olarak adlandırılan yeti ve donatıların, üzerinde titizlikle çalışılmadığı sürece hiçbir işe yaramayacağını biliyorum. Cevher işlendiği zaman ortaya bir mücevher çıkabilir ancak. Güldür güldür akan suyun üzerine bir baraj kurulmadıkça da ondan hiçbir enerji üretemez, faydalanamazsınız. Gibi. İşte o cevherin işlenmesi ve suyun üzerine kurulan baraj gibidir çalışmak da. 

Nitekim kolları sıvadım ben de. Bundan birkaç ay önce. Ortaya çıkarttıklarımı beğendikçe motive olup, yapamadıkça da demoralize oldum tabi. Gittim, geldim. Bir başladım, bir bıraktım. Aman ne zor işmiş o öyle! Taslak, oran orantı, kütle hacim, ışık gölge falan derken… Ha bir de uygun malzeme seçimi var tabi. O apayrı bir konu. Hangi markanın kaç B kalemi hangi aşamada kullanılmalı? Ne incelikteki bir silgi seçilmeli -evet silgilerin incelik ve kalınlık değerleri varmış- beyaz saç ve sakal, kara kalemle nasıl çizilir, “yoksa ben aslında her şeyi yapabiliyorum da, sorun, kullandığım kağıdın gramajında mı?” falan filan derken boşa harcanmış paralar mı derseniz, zaman mı yoksa bozulan moral ve kırılan şevk ve heves mi? Oysa internette harika çizimlerin videoları dolaşıyor! Hatta ressamlarının bir kısmı da benden daha genç! Aah, boşa harcanmış yıllarım, ah! Ama bir dakika… Sol kulağa üfürülenler bu kadarcıkla bitti mi sandınız? En güçlü gelen sese kulak verirsem, “senin ne zorun var ki?” diyor o da. “yapmak zorunda mısın? Hayır. Bu işin ucunu bıraksan, kim senden ne hesap sorabilir ki?” bildiğiniz, yılgınlığa sebep olan sözler işte. O sese de kulak kabartmıyor değilim tabi. “Başkasına verilen hesap falan değil ama bir özsaygı meselesine dönüştü bu artık” diye sol tarafa cevap veren bir ses var bir de içimde. Ohoo! Seslerin bini bir para. Uyumsuz ve kafa şişiren bir orkestra…

Bakın tam şu noktada itiraf etmem gereken bir şey var. Samimiyet iyidir, söyleyeyim. Biliyor musunuz ben aslında bu yazıyı “en çok göz resmi çizmeyi pekiştirdim, maskelerden dolayı burunları ve ağızları unuttuğum için” diye bağlayıp devam ettirecek ve artık müptelası olduğum bir korona edebiyatı yapacaktım. Ama bir anda vazgeçtim bundan. Sebebi de yok. Öylesine. 

Gazeteye bu şekliyle yollamam için fazla mı samimi ya da laubali oldu bu yazı acaba? Hmm, yok. Laubali demek haksızlık olur ama samimi sözcüğü belki biraz yerinde olabilir. Bilmiyorum. Bu yazıyı, samimi değil de ciddi olacak bir şekilde perdeleyip maskeleyecek halim yok şu anda sadece. (bu arada neden öyle dedim, ciddiyet ve samimiyet birbirine ters düşen şeyler mi ki? Neyse bu da başka bir yazının konusu olabilir belki) 

Bir türlü istediğim şekilde çizemediğim kara kalem portreler, bitmeyen korona falan derken içim sıkıldı… Gökyüzünde avare avare, yönsüzce uçuşan sahipsiz ve yalnız bir poşet parçası bile bu yazıdan daha anlamlı olabilir sanırım. O halde siz ona bakın. İftar vaktine yakın bir zamanda onu gökyüzünde görme olasılığınız yüksek. Benden söylemesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Aslı Duruk Arşivi