Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Kahramanımız Sizsiniz

Kahramanımız Sizsiniz

Bir süre önce “Uzay savaşçısı yetiştiriyorlar” başlıklı bir haber, dikkatimi çekmişti:
“Ünlü Star Wars- Yıldız Savaşları” filmlerinin yılmaz, gözüpek savaşçıları “Jedi Şövalyeleri” ABD’nin San Francisco kentinde kurulan kursta yaşatılıyor. Bir grup meraklı, en gözde silahları olan ışın kılıçlarıyla, San Francisco’da kurdukları yakın dövüş koreografi sınıfında Jedi eğitimlerini sürdürüyor.”
23 Şubat tarihli bu bilgi, geçiştirilen bir başka yıkıcı eylemin haberiyle birlikte düşününce, doğrusu içimi acıttı:
“Çanakkale Savaşı’nın sembol isimlerinden Seyit Onbaşı rehberlerden siliniyor. Emekli Deniz Albay M.Haluk Çağlar, Seyit Onbaşı’nın sırtladığı 276 kiloluk mermiyle Fransız zırhlısı Ocean’ı batırmasının gerçek olmadığını iddia etti. Gelibolu Tarihi Milli Parkı Müdürlüğü’nün alan kılavuzları için düzenlediği seminerde konuşan Çağlar, Ocean’ın nereden geldiği belirsiz bir mermiyle battığını öne sürdü. Rehberlere dağıtılan kitaptan olay çıkarıldı, artık ziyaretçilere Seyit Onbaşı anlatılmayacak.”
Sizde tarihe mâl olmuş kahramanlar yerin dibine geçirilir, paspas yapılır. Onlar ise (çizgi) filmlerinden bile hayata geçirilecek modeller meydana getirir.
 Biz kahramanlarımızı silmekle uğraşıyoruz, onlar hayalî kahramanlar yaratmak(!), eklemekle, bir çeşit yoktan var etmekle.
Sadece Cumhuriyet tarihi değil; Kanunîler, Fatihlerin üzerinde bile ne kadar çok oynandı, didik didik edildi. Topyekûn, güzellikleriyle hatalarıyla, bir bütün hâlinde tarih algısına, süreklilik şuuruna müsaade edilmedi. Parçalandı.
Seyit Onbaşı, sessiz sedasız bir kere daha gömüldü, el birliğiyle öldürüldü.  
Şerefli bir tarihiniz, bayrağınız, kimliğiniz ve toprağınız yoksa her şey bir kocakarı masalından, uydurmadan, söylentiden ibaretse neyi savunacaksınız ki?
Bırakın güvenilecek, sırtımızı dayayacağımız, hatırlayınca bir “Ohh!” diyeceğimiz; çocuk ve gençlerimize gururla örnek göstereceğimiz kahramanlarımız olmasın.
Bırakalım kahraman(lık)lar nisyana terk edilip, gülünçleştirilsin, hiçleştirilsin.
Bariz, hâlâ devam eden aşikâr düşmanlıklar –karşı taraf için olmasa da- bizce yok hükmünde sayıldığı için, pekâlâ kahramanlarımız da y(ele) karışabilir.
Evliya gibi, eli tespihli, “abdest bozan” Apolarımız var nasıl olsa. Hem Patriot vatanseverleri(!) bize yeter.
Hakikîlerini bir kenara atalım, ezip çiğneyelim, hapislerde çürütelim ki sahtelerini yerleştirebilelim.  
Kahramanların da cinsi(yeti) değiştirildi nasılsa. Bırakalım, mazi, gün bomboş kalsın.
“Rüzgârgülü, dönme dolap büyüklerimiz” ne derse o olsun, b(âtıl) hedeflerle kalpler doldurulsun.
Mucizelere, Şanlı Nebî’ye, mesela ayrılık dolayısıyla hurma kütüğünün sevdadan inleyişine, cansız dediğimiz nesnelerin, eşyanın zikrine ve de Allah’ın kendi yarattığı kanunları değiştirme gücüne sahip olduğuna, bırakalım biz Müslümanlar değil de kim inanırsa inansın.
İstiklal Harbi’ne inanmadığımız gibi, elbette kahramanlarına da inanç duyamayız.
 İstiklâl Marşı da modası geçmiş bir şiirdir zaten. Şimdi PKK’nın kahramanlık destanı yazılacak.
Ey demokrat kan içiciler, Öç’alanlar, hatta pokemonlar, bat(d)manlar, kuyruklu kuyruksuz yılanlar, sürüngenler, pas tutmuş çöpten tenekeler kahraman artık sizsiniz.
Bize kayıtsız şartsız itaat; kendi tarihimize, imanımıza mutlak, lânet bir şüphe gereklidir.
“Büyüyünce ben Obama olacağım abi!” diyen, “Küçük Amerikalı” eyalet valileri, gün sizindir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi