Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

İslami burjuvanın modernitesi

İslami burjuvanın modernitesi

Son yıllarda Müslümanların ekonomi, siyaset, edebiyat ve sanat alanlarında dişe dokunur bir varlık gösteremediğini iddia eden felsefe ve sosyoloji alanında kalem oynatanları haklı çıkarırcasına bir hengâme yaşadığımızı inkâr edilemeyecek bir gerçektir.

İktidar nimetlerinden faydalanmaya başladıkları yıllardan bu yana dünün mücahitlerinin bu günün müteahhitleri olduğunu söyleyenler emin olun bu sözü sadece mühendislikten müteahhitliğe terfi edenler için söylemiyor.

Müteahhit dedik diye sadece inşaat işi ile uğraşanlara da has değil bu durum.

Mesela işçi ve memur sendikaları ile adı STK olan dernek ve vakıfların yöneticileri de bu marjinal grup içinde yer aşmıştır.

Marjinal derken kendini önceki durumundan kurtaran işçi ve memurlardan kurtaran sendika yöneticileri ile üyelerinin sırtına basarak yükselen STK yöneticilerini kastettiğimizi belirtmiş olalım.

İlk dönemlerindeki çevreleri ile birbirlerine sadakat gösterirlerken şimdilerde bu sadakatin hangi siyasilere, siyasi kurumlara ve kanun böyle diyor diyerek savundukları yasal kurumlara olan değişiminden kasıttır marjinal kelimesi.

Bu değişim anlayış olarak kişi kendisini en basit entelektüel görülen konuda bile sorumsuz görüp aslında üyesi olduğu ama sorumlu bireyi olarak görmediği bir topluluğu topyekûn sorumlu sayar.

Çünkü kendisini ulaşarak özdeşleştirmek istediği bir üst topluluğun üyesi olabilmek için ailesi, arkadaşları veya mahallesi ile bağlarını kopartacağı üst topluluğun cazibesine kapılmıştır.

Hal böyle olunca modernlik adına o ana kadarki sonlandırarak yetiştiği topluluğu terk etmenin sorumluluğu, mahalle değiştirmek, şehir değiştirmek, meslek değiştirmek hatta eş ve sevgili değiştirmenin sorumluluğundan daha fazla değildir.

Postmodernist İslami burjuva diyebileceğimiz bu kesim dünya coğrafyasındaki değişiklikler ile ekonomik hayatın acımasızlaşmasını kendilerindeki bu köksüz değişime dayanak etmekten çekinmese de bir taraftan da önceki halleri ile son halleri arasındaki bir birine zıt değerlerin çatışmasını yaşamaktadırlar.

Ekonomilerini vahşi kapitalist liberalizmin imkânlarını kullanmak için yerelden globale taşımak iddiasıyla sınırsız ve kuralsız bir hale getirmeye çalışmış olsalar da iç dünyalarındaki metafizik husus dedikleri ruhi boşluğu gideremedikleri için düşürüldükleri nedensiz bir boşluğun çözümünü yazlık kışlık evlerde kurdukları mini hayvanat bahçeleri veya kış bahçelerindeki yetiştirecekleri çiçeklerle gidereceklerini zannettiler.

Postmodernist liberal İslami burjuvanın seküler liberal cumhuriyetçi burjuvaziden daha fazla gelecek endişesiyle zamanın, mekânın ve iktidarın kendi ihtiyaçlarına uygun biçimde nasıl yeniden dizayn edilebileceği konusunda yurt içindeki ortaklarından başka yurt dışından destekçi aramalarının sonuçlarının geçmişteki gibi hüsranla sonuçlanıp sonuçlanmayacağını hep birlikte göreceğiz.

Küreselleşme ifadesinin büyüsüne kapılarak cihat adına bir şeyler yaptı günleri unutup içinde daha da yükselmek için çalıştığı kapitalist sistemin sürekliliğini sağlamanın esasında batının küresel kapitalist sistem üzerindeki egemenliğini sürdürmek anlamına geldiğini anlayamayanların Yeni Dünya Düzeninin Anadolu topraklarının üzerinde başlatacağı bir kardeş kavgasın sonucunda asıl yok etmek istediği şeyin kendisi olduğu endişesini nasıl anlayabilecektir ki.

BOP’ un ana çerçevesinin çizildiği NATO toplantısının Türkiye’nin ev sahipliğinde 2004 yılı Haziran ayında İstanbul’da gerçekleştirildiği günden bu yana ırkçı vahşi kapitalizm belasının milletimiz arasında başlatacağı kardeş kavgasının farkına varmış siyasette de fikir namusunu önde tutan insanlarımız yıllardır insanlarımızı uyarmışlardır.

Ancak iktidar nimetlerini kaybetmek istemeyenler ve medya patronları kişisel ve siyasi çıkarları uğruna bu uyarıya kulak tıkamışlar hatta bu yükselen sesi bastırabilmek için ellerindeki tüm baskı yöntemlerini uygulamışlardır. 

Milletimiz üzerinde oynanan ırkçı siyonist oyunun yeterince anlaşılabilmesi ve tüm imkânlarla buna karşı konulabilmesi bu hain oyunun ardındaki büyük planlamanın ve planlayıcıların bilinmesi ve oyunlarının bozulması ile mümkün olacağına inanıyoruz.

Bu açıdan bakıldığında İslami Burjuvanı uyarılabilmeleri ve ilgisiz göründükleri Irak, Suriye ve son olarak da Filistin de yaşananları yeniden değerlendirebilmeleri için bu şehirde Kudüs adına yapılan faaliyetlere ve hafta sonunda da İstanbul’da yapılacak Kudüs mitingine katılmanın her zamankinden daha bir anlamlı olacağını düşünüyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi