İnsanımızı Kaybediyoruz
İslâm’ın ahlâki erdemlerini yaşamaktan hızla uzaklaşmakta olan insanoğlu sosyal hayatta hangi vasıflar geçerliyse ona doğru bir akış göstermekte. Böylece farkında olmadan devrin Müslümanlarının davranışlarında bir istikamet sapması, dengeyi kaybetme hâli görülmekte ve insanlar bir türlü ölçüyü tutturamamaktalar İnsanların içinde bulundukları ortam olumlu veya olumsuz olarak zamanla davranışlara yansır. Günümüzde oturuşlar kalkışlar, konuşmalar, giyim kuşamlar, yeyip içmekler bunların hepsi artık ‘popüler kültür’e göre şekillenmektedir. Üzüntümüz o dur ki bunun neticesinde farklı bir nesil ortaya çıkacak.
Son cümleden girerek konuyu biraz açmak istiyoruz. Sokakta karşılaşan tanıdık insanların birbirleriyle olan selamlaşma şekillerine bir bakın neye benziyor özellikle ayrılırken ‘cav’ ‘bye’ diyerek vedalaşmalarına ne demeli? Ev içi veya ev dışı herhangi bir yerde insanların oturuş kalkış şekillerine şöyle bir inceleyin! Herkeste nasıl bir rahata düşkünlük var ayaklar son hadlere kadar uzatılmış bir vaziyette büyük küçük hiç umursanmaz bir hal oturulmuyor sanki yatılıyor. Hatta insanların sandalyede oturuş şekline bakıyorsunuz hayretlere düşüyorsunuz. Büyüklere saygılı oturalım diye bir fikir zâten gençlerde neredeyse hiç kalmamış. Fakat bunların kendi aralarında da bir ölçü yok, misâfir gelmiş bâri onun yanında biraz toparlanırlar diye bakıyorsunuz böyle bir alışkanlık da verilmemiş. Varsa yoksa kendi rahatlıkları… Ona dokunulmasın da gerisi ne olursa olsun. Saygısız davranışlara gücenen kırılan olur mu? Umurlarında mı dünya ve kuralları varsa yoksa kendileri.
Maalesef bugünkü insan davranışlarında şimdiye kadar empoze edilen Avrupâi kültürün izleri var. İnsanımızın yeme ve içmelerinde de sağ el sol el fark etmiyor. Hatta sol eli kullanmak artık daha çok çağdaşlık belirtisi oldu. Okullarda öyle çok solak öğrenci var ki. Besmeleyle yemek içmek zaten nerde? Acıkan cebinde de parası varsa hemen yemeğe saldırıyor. Besmele çekeyim, oturup sağ elimle yiyeyim düşüncesi aklından geçmiyor. Ayakta fast food özendiriliyor. Yıllardır reklamı yapıla yapıla insanımızın beynine kazınan içecekler de her çeşidiyle âdeta ruhlara aktı. Colası, birası, rakısı ne ola ki! Yeter ki içecek olsun. ‘Ye-İç-Eğlen’ beş kuruş etmeyen dünya felsefesi insanların vazgeçilmezi oldu.
Ya giyim kuşam kültürüne ne demeli? Erkeklerin kadınlaştığı, kadınların erkekleştiğini görebiliyoruz. Kadınlarımızın kendilerini ahlâki düşüklüğün sembolü hâline getirecek tarzda bir giyim şekli sergiledikleri yıllardır içimizi kanatan bir yara durumunda. Çocuklarda büyüklerini kopyaladıklarından onların tablosu da pek iç açıcı değil.
Günümüzde aşırı serbestlik ve özgürlük anlayışı yaygınlaştırıldı. Kaliteli toplumlarda itidalli, dengeli ve tutarlı davranışlar hâkimdir. İnsan davranışlarında bu ölçüyü muhafaza etmezseniz toplumda çok yakın zamanda infialler baş gösterir. Ne yazık ki bizim milletimizde ahlâki yozlaşma, cinsel sapmalar, cinnet getirmeler hızla ilerlemekte… Konuşma tarzındaki bozukluklar, argonun yaygınlaşıp Türkçe’nin müthiş derecede bozulduğu görülmekte… Reklamlar vasıtasıyla sürekli alma kültürü insanı tam manasıyla bir israf tutkunu yapabilmekte…
Bu gidişe dur dememiz gerek.
Devletimiz tez elden insanımızı kaybetmeden milletimizin değerlerini diri tutmaya yönelik çalışmalar yapmalı çareler aramalı yeni plan ve programlar hazırlamalıdır. Bizlerde itidalli, dengeli ve tutarlı davranışlarımızla etrafımıza örnek olalım. Kültürel değerlerimizi ihmal etmeden çocuklarımıza aşılayalım. Varken almayalım. İsrafa dikkat edelim ve etrafımızın da dikkat etmesini sağlayalım. Alırken, yerken, içerken, konuşurken, giyinirken hep dengeli olup aşırıya kaçmayalım. Kendi kültürel değerlerimizi şaşmadan uygulayıp popüler kültüre geçit vermeyelim. Gayret bizden yardım yüce Rab’den inşallah.
Son cümleden girerek konuyu biraz açmak istiyoruz. Sokakta karşılaşan tanıdık insanların birbirleriyle olan selamlaşma şekillerine bir bakın neye benziyor özellikle ayrılırken ‘cav’ ‘bye’ diyerek vedalaşmalarına ne demeli? Ev içi veya ev dışı herhangi bir yerde insanların oturuş kalkış şekillerine şöyle bir inceleyin! Herkeste nasıl bir rahata düşkünlük var ayaklar son hadlere kadar uzatılmış bir vaziyette büyük küçük hiç umursanmaz bir hal oturulmuyor sanki yatılıyor. Hatta insanların sandalyede oturuş şekline bakıyorsunuz hayretlere düşüyorsunuz. Büyüklere saygılı oturalım diye bir fikir zâten gençlerde neredeyse hiç kalmamış. Fakat bunların kendi aralarında da bir ölçü yok, misâfir gelmiş bâri onun yanında biraz toparlanırlar diye bakıyorsunuz böyle bir alışkanlık da verilmemiş. Varsa yoksa kendi rahatlıkları… Ona dokunulmasın da gerisi ne olursa olsun. Saygısız davranışlara gücenen kırılan olur mu? Umurlarında mı dünya ve kuralları varsa yoksa kendileri.
Maalesef bugünkü insan davranışlarında şimdiye kadar empoze edilen Avrupâi kültürün izleri var. İnsanımızın yeme ve içmelerinde de sağ el sol el fark etmiyor. Hatta sol eli kullanmak artık daha çok çağdaşlık belirtisi oldu. Okullarda öyle çok solak öğrenci var ki. Besmeleyle yemek içmek zaten nerde? Acıkan cebinde de parası varsa hemen yemeğe saldırıyor. Besmele çekeyim, oturup sağ elimle yiyeyim düşüncesi aklından geçmiyor. Ayakta fast food özendiriliyor. Yıllardır reklamı yapıla yapıla insanımızın beynine kazınan içecekler de her çeşidiyle âdeta ruhlara aktı. Colası, birası, rakısı ne ola ki! Yeter ki içecek olsun. ‘Ye-İç-Eğlen’ beş kuruş etmeyen dünya felsefesi insanların vazgeçilmezi oldu.
Ya giyim kuşam kültürüne ne demeli? Erkeklerin kadınlaştığı, kadınların erkekleştiğini görebiliyoruz. Kadınlarımızın kendilerini ahlâki düşüklüğün sembolü hâline getirecek tarzda bir giyim şekli sergiledikleri yıllardır içimizi kanatan bir yara durumunda. Çocuklarda büyüklerini kopyaladıklarından onların tablosu da pek iç açıcı değil.
Günümüzde aşırı serbestlik ve özgürlük anlayışı yaygınlaştırıldı. Kaliteli toplumlarda itidalli, dengeli ve tutarlı davranışlar hâkimdir. İnsan davranışlarında bu ölçüyü muhafaza etmezseniz toplumda çok yakın zamanda infialler baş gösterir. Ne yazık ki bizim milletimizde ahlâki yozlaşma, cinsel sapmalar, cinnet getirmeler hızla ilerlemekte… Konuşma tarzındaki bozukluklar, argonun yaygınlaşıp Türkçe’nin müthiş derecede bozulduğu görülmekte… Reklamlar vasıtasıyla sürekli alma kültürü insanı tam manasıyla bir israf tutkunu yapabilmekte…
Bu gidişe dur dememiz gerek.
Devletimiz tez elden insanımızı kaybetmeden milletimizin değerlerini diri tutmaya yönelik çalışmalar yapmalı çareler aramalı yeni plan ve programlar hazırlamalıdır. Bizlerde itidalli, dengeli ve tutarlı davranışlarımızla etrafımıza örnek olalım. Kültürel değerlerimizi ihmal etmeden çocuklarımıza aşılayalım. Varken almayalım. İsrafa dikkat edelim ve etrafımızın da dikkat etmesini sağlayalım. Alırken, yerken, içerken, konuşurken, giyinirken hep dengeli olup aşırıya kaçmayalım. Kendi kültürel değerlerimizi şaşmadan uygulayıp popüler kültüre geçit vermeyelim. Gayret bizden yardım yüce Rab’den inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.